“Bilinç nedir” sorusuna sizin yanıtınız ne olur?

Editör ne diyor?

"Bilinçli ol! Bilinçlendirmek gerekir… Halkın bilinci ne kadar ki? Bilinçli hareket et! Bilinçli yaşamayı bilmelisin… Bilinçli tüketici ol! Çevre için bilinçli çaba sarf etmeli… İçki içince bilinci gitti… Adam bu işi bilinçli olarak yapmış!"

Bunlar, bu haftaki kapak konumuz "bilinç" üzerine, günlük konuşmalarımız içinde "bilinç" sözcüğü geçen bazı cümleler. Az çok herkesin bilinç üzerine bir farkındalığı var. Bilinci, farkında olmak diye de tanımlayabilirsiniz. Farkında olmak! Güzel bir sözcük, anlamıyla, derinliği ile...

Bir de sözlük tanımına bakalım: "İnsanın kendisini, çevresini ve olup biteni tanıma, algılama, kavrama ve fark etme yetisi..."  Bu tartışmalı bir tanım olabilir mi? "Fark etme yetisi"  dediğine göre, bilinci, bilinçli olmayı yetenek ile ilişkilendiriyor! Bilinçli insan olmak, bir yetenek sorunu mu yoksa yeterli bilgi sorunu mu? Sanırız bilinçlenmeyi bilgi edinme, ayrıntılı bilgilenme ile ilişkilendirmek en doğrusu.


Tabii işin içine "ideolojik dogmalar" girince, "bilgi" düşüncelere, insanın farkında olma özelliğine ne kadar yansır, duvara çarpıp geri mi döner, bir başka tartışma kapısını açar. Ama bu tartışmanın yeri burası değil.

Yazımız şüphesiz insanların bilinçlendirilmesi  üzerine de değil... Yumuşak bir giriş yapalım istedik bilince. Konumuz bilinç=farkındalık tamam da, bilincin kaynağı nedir, bu bilinç nasıl oluşuyor, bu alanda teoriler nedir, mesela bir ormanın bilincinden bahsedebilir miyiz? Bilinç yoksa yeteri kadar karmaşık ve bilgi işleyen her sistemde oluşuyor mu? Bizim beynimiz karmaşık olayları işleyebiliyor, bilince sahip olduğumuzun farkındayız, peki benzer karmaşık sistemleri işleyen, mesela bir internetin bilinci var mı? Farkındalık ile mutluluk arasında bir ilişki?

Biz insanlar bilincin salt insana özgü olduğunu düşünebiliriz. Öyle mi? Evren de karmaşık bir sistem!? Kapak konumuz sizlere bilincin oluşmasında yeni bir teoriyi sunuyor ve bu bilinç üzerine bugüne kadarki teorileri de sıralıyor...

Bu bağlamda, Erdal Musoğlu’nun "beynin şifreleri çözülüyor"  başlıklı makalesini şiddetle tavsiye ederiz. Beyin hiyerarşik ve holistik bir karar mekanizmasına sahip, bu bağlamda kalabalıkların bilgeliği  tanımı yakıştırılıyor!

Kentler dâhil her şeyi küçültmeliyiz!

Doğan Kuban hoca E. F. Schumacher’in ünlü “Small is Beautiful” kitabından esinlenerek, Küçük Güzeldir başlıklı yazısıyla, yine Türkiye için çok önemli önerilerde bulunuyor. Kuban, kentlerden başlayarak her şeyi küçültmeliyiz diyor. Kitap için şunları söylüyor: "Büyük; ihtişam, ihtiras, hırs sergileyen gösterişli yapısıyla bir güç ifadesidir. Kapitalizmin zorbalık, sömürü ve hırsızlık kapılarını açık tutan pörsümüş bir ekonomik model olduğunu anlatan en aydınlatıcı kitap Small is Beautiful" . Devam ediyor: "Üretim potansiyeli arttıkça savaşlar ve çatışmalar ve açların sayıları arttı. Hidrokarbür kullanımı, silah, otomobil, televizyon, telefon, kalabalık kentler ve çalışamayan ulaşım sistemleri, gökdelenler dünyanın doğal zenginliklerini yok ediyor...”

İtirazımız olabilir mi? Sonuç: Her şeyi küçültmeliyiz!  Yazıyı kaçırmayın!

Ali Akurgal, i-Kalkışma başlıklı yazısında Atatürk’ün Gençliğe Hitabe’sini modifiye ediyor: "Ey dünya gençliği! Birinci vazifen doğal zekâyı, doğal yaşamı, sonsuza dek korumak ve kollamaktır…" Peki kime karşı? Yanıtı yazıda. Yazılarımız arasında, Cemre Yavuz’un etkilediğimiz çevrenin bize nasıl tepki verdiğini anlatan İlhan Talınlı ile söyleşisi, Çetiner’in obezitenin kökenleri, kilo vermeyi gerçekten başaranlardan 5 tüyö, iş kazalarını azaltmak için sanal şantiye eğitimi, İslam’ın Altın Çağı tartışmasına katılan Sedat Ölçer’in Aristo’dan Empedokles ve Lukretius’a ilk evrim fikirleri ve Darwin yazıları ve daha pek çok özgün konu, yeni haber ve cıvıl cıvıl bilim dünyasıyla dolu bir dergi elinizde.

Her hafta! "HBT 50 bin satsa, Türkiye’nin kaderi değişir" sözünün altını kalın kalın çizerek...

Sevgiyle kalın!

***

Okurlarımızdan 18 öğrenciye 1 yıllık HBT dijital abonelik hediyesi 

Gençleri Herkese Bilim Teknoloji ile buluşturmak için başlattığımız “hediye dijital abonelik” güzel bir ivme kazandı. Bir yandan abone olmak isteyen gençlerden gelen başvurular, öte yandan “ben de destek olmak istiyorum” diyen okurlarımız. Bu hafta da 18 öğrenciye dijital abonelik hediye eden okurlarımız var. Arif Cevizer bir, Levent Durak, Mehmet Boran ve Enise Gülsüm Su ikişer öğrenciye dijital abonelik hediye ettiler. Okurumuz Çağla Pınar Taştan’ın arzusu üzerine bir tıp öğrencisini abonemiz yapıyoruz.

İsminin açıklanmasını arzu etmeyen bir akademisyen okurumuz ise babasının anısına 10 öğrenciyi dergi abonesi yaptı. Okurlarımızdan dijital dergi aboneliği alan 18 öğrencinin isimleri ise şöyle:

  1. Sedef Erdik – İstanbul Üni. Moleküler Biyoloji ve Genetik
  2. Umut Barış Sizgin – Sumgayıt Devlet Üni. Psikoloji
  3. Kadir Atabey – Yeditepe Üni. Elektrik Elektronik Müh.
  4. Cem Alacaoğlu – İstanbul Üni. İktisat İngilizce
  5. Fatih Bilmez – Çanakkale Onsekiz Mart Üni. İşletme Yüksek Lisans
  6. Esra Süzük – Çanakkale Onsekiz Mart Üni. İşletme
  7. Muhammed Utku Yemenici – Aksaray Abdülhamid Han Fen Lisesi
  8. Mert Koç – Kırıkkale Üni. Uluslararası İlişkiler
  9. Seda Seçkin – Çanakkale Onsekiz Mart Üni. İşletme
  10. Betül Tekin – Çanakkale Onsekiz Mart Üni. İşletme
  11. Sergen Yeşilova – Çanakkale On Sekiz Mart Üni. İşletme
  12. Melek Koç – Çanakkale Onsekiz Mart Üni. Uluslararası Ticaret ve Lojistik Yüksek Lisans
  13. Atakan Yüzer – Çanakkale Onsekiz Mart Üni. Uluslararası Ticaret ve Lojistik
  14. Elçin Durmaz – Çanakkale Onsekiz Mart Üni. İşletme Yüksek Lisans
  15. Yasemin Kurtkoru – Çanakkale Onsekiz Mart Üni. İşletme
  16. Hasibe Gün – Çanakkale Onsekiz Mart Üni. İşletme
  17. Esra Çimen – Çanakkale Onsekiz Mart Üni. İşletme
  18. Esra Burcu Kaya – Çanakkale Onsekiz Mart Üni. Uluslararası Ticaret ve Lojistik Yüksek Lisans