Dünya bitti, evet sırada ne var?

Editör ne diyor?

İnsan neden bulunduğu yerden memnun ve mutlu olmaz, yaşadıklarıyla yetinmez ve gözü durmadan başka yerlerde, uzaklarda olur? Şüphesiz meraktan. Bir art niyetimiz yok bu soruda. Şöyle demeyi beklemeyin bizden: Dünyayı bitirdik bitiriyoruz, yeni yaşam alanları gerekir insanoğluna, oraları da bitirmek için! Hayır tabii ki!

Uzayı, gökyüzünü gözlemlemek, insanoğlu kadar eskidir şüphesiz. “Ben neredeyim ve yukarısı, ışıklar içinde bir gökyüzü, güneş, yıldızlar, oraları neresi? Ayaklarımın bastığı yer neresi, yukarısıyla bir ilişkisi var mı?” Toplumlar kendilerini gökyüzüyle de açıklar oldular, gökyüzü ve sonsuzluk, Tanrıya tahsis edildi!

Kedinin ölümü meraktan olur derler. İnsanoğlu farklı mı? Tabi öncü, meraklı, araştıran insanları kastederek söylüyoruz. Yoksa 8 milyar insanın çoook büyük çoğunluğu yaşamın akışına kendini kaptırmış gidiyor.


Şüphesiz ki yukarıdaki sorunun içeriği, zamanla başka şekilde doldu. Biz Yerküre üzerinde artık yaşayamayacak duruma gelirsek veya Dünya’nın sonu bir şekilde gelirse, en azından yaşamak olanaksız olursa, insanoğlunun uzayda başka gezegenlerde neslini sürdürmesinin yollarını aramak, gibi…

Yerküre’ye hayat veren Güneş. O yok, yaşam da yok. Güneş’in enerjisinin bitmesine yaklaşık 5 milyar yıl var... Ama şimdiden kolları sıvamak gerek! Güneş Sistemi Samanyolu Galaksisi’nde bir nokta!

Nereye gidersin, kaçarsın be kardeşim! On yıllarca önce gönderilen Pioneer ve Voyager uzay araçları Güneş Sistemi’ni bildiğimiz kadar ancak terk ettiler! (Carl Sagan’a derin saygı ve sevgi; ruhu, uzay araçlarıyla yolculuğunu sürdürüyor!) Şüphesiz ki fazla uzağa gidemeyiz! Keşfedilen ve üzerinde yaşanılabilecek gezegenler hakkında da öyle bir büyük bilgi sahibi değiliz. Şimdilik Ay ve Mars’ta koloni kurmayı düşünüyoruz ki insan neslini oralarda sürdürmek için umudu bilimsel ve teknik yeni gelişmelerle artırmak zorundayız.

Belki Yerküre’ye benzer bir yer bulur muyuz? Kaç on yılda gidilir… Kesin olan şu ki, Dünya’dan yolcu edeceğimiz ilk insanlar (koloni), uzay gemisinde kuracakları yaşanabilir bir küçük dünyada belki de bir kaç yüzyıl yaşayıp çoğalacaklar... Çocukları, torunları belki nihai hedefe varacak. Düşünsenize, sonsuzluk da insanoğlunun resmi mezarlıklarına dönüşecek.

Bilim kurgu yazmak için oturmadık bilgisayarın başına. Kapak konumuzda, giderek hızlanan uzay araştırmalarına Türkiye’nin de bu kez daha büyük bir hamle ile katıldığını haber veriyoruz! Yıllarca önce Antalya’nın dağlarında, o zaman için büyük ama şimdi için küçücük sayılacak bir ulusal teleskop ve gözlemevi ile yetiniyorduk. Ne büyük haberdi! Şimdi ise, Erzurum’un dağlarında, kıyaslanamayacak kapsamda ve büyüklükte, dünya ile bazı konularda yarışabileceğimiz bir gözlemevi kuruluyor: DAG!

Nihayet uzay meraklısı bilim insanlarımızı belki tamamen değil ama önemli ölçüde burada, ülkemizde tutabileceğimiz bir proje hayata geçiriliyor. Şüphesiz giden gidecek yine de, ama biz de ABD’deki bilim insanlarımızın büyük uzay keşifleri türünden haberleri Türkiye’den, Doğu Anadolu Gözlemevi’nden (DAG) bildirmek için heyecanlanıyoruz. Bu umudu beslemek için koşullar var! Kalkınma Bakanlığı, 100 milyon lirayı aşan desteğiyle İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi’nden sonra, şimdi de DAG gibi bir projeye destek veriyor. Güzel haber!

Uygar yaşamın sayısal temelleri

Doğan Kuban, uygarlık sorunsalına yeni bir boyutla yaklaşıyor bu haftaki yazısında: “Bilimde yeni aşama: Derin Ekoloji... Uygar yaşamın sayısal temelleri!” Diyor ki, “Ülkeler öğretimleri ve üretimleri kadar uygardırlar! Uluslararası standartlarla karşılaştırılamayan ulusal performansların hikâyesine ancak en cahiller inandırılabilir... Herhangi bir ülkeyi alın, sayısal parametrelerle ekonomisini, öğretimini, toplumsal gelişmişliğini bir kefeye koyun. Öbür kefede geleceği yazılıdır.”

İtirazımız olabilir mi? Bozkurt Güvenç de Kuban’ın konusu uygarlaşma ve çağdaşlaşma meselesine giriyor yazısında. Yılların içinden damıtılan ve arıtılan düşünceler. Her ikisi de çok yaşasın! Yıllarca bizimle birlikte, bilim ve teknoloji politikalarının usta düşünürü ve yazarı arkadaşımız Aykut Göker’i anıyor ilk yıldönümünde Müfit Akyos! Diğer yazarlarımız da, büyük zenginlikler katıyor hepimize... Ama daha bir sürü ve hepimizi derinden ilgilendiren çok sayıda konularımızı burada anmaya yerimiz yok. Lütfen başlıkları inceleyin ve birlikte yarını inşa ettiğimiz HBT’nin daha çok çevrede okunmasına ve yayılmasına yardımcı olun.

Portalda dijital dâhil çeşitli abone seçeneklerimizi bulacaksınız... Biliyoruz, gönlünüz bizle birlikte...

Gelecek hafta yine Cuma, beyin besleme gününde buluşmak dileğiyle...

***

Doğan Kuban – İki Bilge Konferansı ve kitap imza

Yine Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Yerleşkesinde, 1 Nisan Cumartesi günü, yani yarın, Doğan Kuban, İki Bilge Konferansları kapsamında “Gelecek Üzerine Diyalog” başlıklı bir konuşma yapacak. Bozkurt Güvenç rahatsızlığı nedeniyle Ankara’dan gelemiyor. Merak etmeyin ciddi bir durum yok. Bir yenilik yapıyoruz ve Kuban’ın bazı kitapları için imza töreni de düzenliyoruz! Bekliyoruz.