Kanser tedavisinde umut verici, sarsıcı gelişmeler; artık sona mı yaklaşılıyor?

Editör ne diyor?

Bu haftaki dergimizde Almanya’da araştırmalarını sürdüren Türk kökenli bilim insanlarının cilt kanserinin tedavisinde geldikleri ileri noktayı keyifle yayınlarken, çok önemli iki yeni kanser tedavi yöntemi haberi daha gündeme düştü. İlki, yeni bir yöntemle kişiye özgü kanser tedavisine geçişle ilgiliydi ve lenfoblastik lösemi kanserli hastalar ayağa kalkmıştı. 63 hastanın %83’ünde kanser büyük gerileme içindeydi ve bir kişi de 5 yıldır sağlıklıydı. Amerikan ilaç yönetimi yönteme izin verdi. Novartis’in geliştirdiği yöntem oldukça pahalı şüphesiz: 475 bin $. Fakat tüm kanser tedavileri için yepyeni bir çığır açıldığı, yol gösterici olduğu belirtiliyor. Bu yönteme isim verildi: Canlı ilaç!

Yöntem şu: Kanser hücrelerinin en büyük maharetlerinden biri bağışıklık sisteminden saklanabilmeleridir. Bu yeni yöntemle kişinin kendi bağışıklık sistemi hücreleri dışarıya alınıyor ve tümör hücrelerini, lösemi hücrelerini, kanser hücrelerini tanımaları ve onu yok etmeleri konusunda bir anlamda eğitiliyor ve hastaya tekrar geri uygulanıyor. Böylece tümör hücreleri hastanın kendi bağışıklık hücreleri tarafından yok ediliyor.

İkinci haber ise İskoç bilim insanlarının geliştirdiği CIDC yöntemi (Kaspaz Bağımsız Hücre Ölümü). Burada kanserli hücrelerin tamamı öldürülmüyor, geri kalanı insan bağışıklık sistemi aktive edilerek temizleniyor, böylece ilaçların yan etkileri de çok azaltılıyor.


Reyhan Oksay’ın söyleşisinde de, kanser aşısı ön plana çıkıyor. Türk kökenli iki bilim insanı Prof. Dr. Uğur Şahin ve eşi Doç. Dr. Özlem Türeci deri kanseri için aşı geliştirmede büyük bir ilerleme kaydettiler.

Kanser araştırmalarına her yıl yüz milyonlarca, milyarlarca dolar harcanıyor. Kanser hastalarının tedavisine küresel olarak harcanan para 100 milyar dolar! Yeni kanser ilaçları ile birlikte harcamalar artıyor.

Dikkat çekmek istediğimiz bir nokta var: Yukarıda sözünü ettiğimiz yeni yöntemler, yapılan uzun araştırmaların sonucu. Dolayısıyla akla gelen soru şu: Acaba bu yeni yöntemler, kanseri kesin alt etmek için sürdürülmekte olan araştırmaların umutlu ve güler yüzlü ilk ürünleri mi? İnşallah!

Kuban: Yol haritası

Doğan Kuban hoca bir yol haritası çiziyor “Çağa Katılma Mücadelesi” ve bir saptama yapıyor: "Dünyanın ve özellikle Müslüman ülkelerin tümünün içinde yaşadıkları politik, kültürel, ekonomik bunalım ve bunların sonucu olan iç ve dış savaşlar ve toplumsal kargaşa, İslam tarihinde hiçbir zaman, hatta sömürge döneminde bile, bu kadar kötü olmamıştı...”

Yeni bir köşede “10 Etik Kural”ın ilkinin hayvan hakları olduğunu belirtelim. Türkler'de yıldız tapımı, arketipler yazısı ilginizi çekecektir. Yıldız Cıbıroğlu Ersin Alok’un bu konudaki kitabının içinde dolaşıyor. Mustafa Çetiner Omega-3’ün kanser değil ama kalp ve dolaşım sistemi hastalıklarında olumlu etkisini kaleme aldı.

Çok önemli büyük bir olaya bizzat maruz kalırsanız nasıl hareket edersiniz? Mesela deprem, su baskını, ani batan bir tekne, bir terör saldırısı... Böyle durumlarda insanların bir kısmı adeta “donup kalıyor” hareket edemiyor ve sağlıklı karar veremiyor. Bunun nedeni sakın beyinlerimiz “kesintiye” uğruyor olmasın? Okuyun lütfen. Peki, kuzgunların ileriye yönelik plan yaptıklarını biliyor muydunuz? Son sayfamızın ilginç konusu.

İki hafta önce bilinç üzerine beni bir teoriyi gündeme getirmiştik. Şimdi ise Burak Cem Coşkun ve Mehmet Özer “Bilinç, Matematiksel Bir Desenin Ürünü mü” yazılarıyla bilincin gizemli yapısı içinde yolculuk yapıyorlar. Tanol Türkoğlu’nun yazısı ise “Dijital Savaş Ligi”… Hijyen ve sağlık konumuzda temizlik var: Temizliğin ölçüsü nedir? Ne kadar temizlik aşırı temizliktir?

HBT geleceğin Türkiye’si için var. Bu genişleyerek sürecek olan bir toplumsal inşa yayını ve hareketidir; herkesin bir kenarından tutmasıyla, sahip çıkmasıyla başarılacak...

Sevgiyle kalın, gelecek Cuma yine tüm Türkiye’de yeni bir dergide beraber olmak dileğiyle...