Kutuplara güle güle mi?

Editör ne diyor?

Kendi kozamızdan başımızı dışarıya çıkarmıyor musunuz? Ev, iş, aile ve ülkenin durumuna kafamızı takmış ve gözlerimiz başka şeyleri görmüyor mu? Bunların bir sürüsü geçici, kalıcı olanı gündeminize getiriyoruz: Kutup bölgelerine Dünya güle güle diyor! Bu hepimizi etkileyecek bir gelişme şüphesiz! Durum karşısında ne yapalım diyecekler, ama onlar bile kayıtsız kalmamalı: Kutuplar kutup olmaktan çıktığında, yeni bir tatil fırsatı yakalayabilirler!

Bu kez iki kutuptaki son gelişmeleri kapak yaptık: İlki Güney Kutuptaki gelişme: Muazzam büyüklükteki yeni bir buz dağımız olacak: uzunluğu 175 km! Anakara buzulundan kopmasına ve bağımsız buz dağı oluşmasına 20 km kaldı... Bu kopuşun sonucu: arkasında kalan buzullar da büyük ölçüde erimeye başlayacaklar. Sonuç, deniz düzeyinde yükselme.

Yani yaşadığımız iklim değişikliğinin bir ürünü!


İkinci ürünü ise Kuzey Kutbu’nda! Yaz aylarında 2030 yılına kadar deniz üzerinde hiçbir buzulun kalmayacağını öne süren araştırmalar! Bu duruma, bölgede yaşayan kutup canlılarının da sonu olacağına ilişkin felaket haberi eşlik ediyor.

Hükümetlerarası görüşmelerde alınan iklim kararlarına hiç uyulmayacağının ortaya çıkması, felaketi yakınlaştırıyor. Trump zaten iklim değişikliğini tanımıyor! Amerikalı muhafazakârlar için her şey sadece para! Dünya battıkça paralarını ne yapacaklarını merak edelim!

İki önemli gelişme

Herkese Bilim Teknoloji dergimizde Hande Özdinler arkadaşımızın yeni bir çalışmasını duyuruyoruz: Bu, ALS hastalığının teşhis ve tedavisinde çok önemli bir basamak oluşturacak. Bilim dergileri haberi önemle duyurdular. Hande’ye de koş Hande koş diyoruz!

Erdal Musoğlu, "Geleceğe Doğru"  köşesinde, Barselona kenti örneğinde, yarının akıllı ve yeşil şehirlerin başladığını duyuruyor. İlgiyle okuduk ve şiddetle öneriyoruz. Çünkü İstanbul’un ve ülkenin geleceğin neresinde durduğunu ve olacağını, en azından hepimizin düşünmesi gerekir!

Çok gecikmiş de olsa bir metro ağının oluşturulması şüphesiz ki iyi bir şey, ama bu geçen yüzyılın kent politikasıydı. Şimdi ise kentlerde hemen hemen tüm hizmetlerin, insan dâhil, dijitalleştiği bir döneme adım atıldı. Bu yazıyı, geçen ay yayınladığımız kentlerde yeni trafik sistemleri yazısının bir devamı görebilirsiniz.

Doğan Kuban ve Bozkurt Güvenç’in yazılarını anımsatmalıyız: Kuban, uygar bir toplumu kurmayı ve farklı boyutlardaki uygarlık gerçeğini dile getirirken, Güvenç bugünkü okullarımızın müfredat meselesini çağdaş eğitimin gereklilikleri gözünden ele alıyor. Değerli yazarımız Müfit Akyos’un iki sayı önce yayınlanması gereken yazısı, bizim kargaşalığımıza kurban gitti. Özür dileyerek, “Bir Zamanlar TÜBİTAK” yazısını önemle anımsatırız. Tanol Türkoğlu, insan biyolojisini ve canlılık olgusunu değiştirme özelliğine sahip atomik düzeyde yeni malzemeleri ve gelişmeleri gündeme getiriyor.

Büyük bilimcilerin macerası

Bilim ve Üniversite sayfamızda, bilime büyük katkılarda bulunan bilimcileri tanıtma macerası Francis Crick ile sürüyor: DNA’nın keşfinin heyecan dolu öyküsü! Kadir Özkan ve Türker Kılıç öykünün imzacıları.

Arılar, ah o arılar! Müthiş bir deney yapıldı ve arılara futbol oynatıldı. Ayrıca seyreden arıların da, oyunu hemen kavradıkları ve sahaya girdiklerinde kurallara göre oynamaya başladıkları görüldü. Haberi dergimizde, ama oyunun video linki de portalda!

Dikkatinize getirmek istediğimiz iki haberimiz daha var: Almanya’daki orta tabaka ve üstü Türkler konusu… düşünceleri ve konumları. Gözde Kara ve arkadaşlarının araştırmalarının ilk bölümü.

HBT’yi beraber geliştirelim ve büyütelim. Geleceğimizi inşa ediyoruz ve her cumayı beyin besleme günü olarak ilan ediyoruz…

Gelecek Cuma’ya kadar, sevgi ve dostlukla kalın…