Kanserin oluşumu rastlantısal mı çevresel mi?

Sağlık
Kanserin oluşumu rastlantısal mı çevresel mi?

Neden kanser türlerinde yaygınlık oranları birbirinden çok farklı? İki zıt görüş tartışıyor.

Uzmanlar arasında güncel bir tartışma sürüyor: kanserden çevresel etkenler mi yoksa rastlantılar mı sorumlu. Bilim insanları diyor ki, kanser hücredeki düzenin raydan çıkmasıdır. Fakat bu değişim her organda aynı sıklıkta gerçekleşmiyor. Mesela bir insanın hayatı boyunca tiroit kanserine yakalanma olasılığı istatistiklere göre yüzde birdir. Gırtlak kıkırdağı kanserinde ise bu oran yüzde 0,0007 civarındadır.

Peki bunun sebebi ne olabilir? Bilindiği gibi sigara ve alkol, tümörlerin oluşumunu tetikliyor ama aynı şey yüksek enerjili ışın veya bazı virüs enfeksiyonları için de geçerli. Bu yüzden kanser türlerini karşılaştırmak için her şeyden önce zararlı çevre faktörlerine bakmak gerekiyor.


Biyoistatistikçi Christian Tomasetti ve onkolog Bert Vogelstein, bu yılın başında şimdiye dek pek üzerinde durulmayan bir ilişkiye dikkat çekti: Kalın bağırsakta, ince bağırsağa kıyasla 24 misli tümör oluşuyor. Tomasetti ve Vogelstein'a göre bunun nedenlerini, bazen hızlı bazen de daha yavaş olarak her dokuyu yenileyen kök hücrelerinde aramak gerekiyordu.

Science dergisindeki araştırma yazısında, kalınbağırsakta çok daha fazla hücre bölünmesi meydana geldiğinden ve bölünmelerde DNA kopyasında hatalar oluşabileceğinden daha fazla tümör oluşmakta, deniyor. İki bilim insanı bu ilişkiyi meme kanseri ve prostat dahil, 31 kanser türünde inceledi. Sonuca göre bir dokudaki bölünme oranı ne kadar yüksek ise, kanser riski de o denli yüksek.

Sayılara itiraz

Bu sonuç birçok araştırmacı tarafından kabul edilebilirdi. Ancak sayılar yüzünden itirazlar geldi. Mesela Amerikalı bilim insanları, incelenen tüm kanser türlerinin yüzde 65'inin hücre bölünmesiyle açıklanabileceğini hesaplamışlardı. Yani vakaların üçte ikisinde kanser oluşumu rastlantısaldı, kanserden çevresel faktörler sorumlu değildi.

Science dergisinde yayımlanan “Kötü şans hipotezi” (Bad luck hypothesis) büyük eleştiriler almıştı. Açıklanan sayılar yüksek bulunmuştu, ayrıca kansere karşı hiçbir şey yapılamaz gibi bir etki bırakıyordu.

Stony Brook Üniversitesi'nde Yusuf Hannun ve ekibi şimdi Nature dergisinde yeni bir araştırmanın sonuçlarını sundu. Araştırmacılar Tomasetti ve Vogelstein'ın verilerini yeni bir istatistiksel yöntemle inceleyerek bambaşka bir sonuca ulaştı. Buna göre kanserin oluşum nedeni yüzde 10-30 arası iç faktörlere (yani hücre bölünmesinin raydan çıkması) geriye kalan kanserler ise zararlı çevre faktörlerine bağlı.

Farklı sonuçların kaynağı ne

Aynı veri malzemesine sahip iki araştırmanın bu kadar farklı sonuç vermesinin nedeni larak, iki ekibin “iç” ve “dış” için farklı görüşlere sahip olmaları gösteriliyor. Tomasetti ve Vogelstein için kök hücrelerin bölünmesi sırasında meydana gelen her hata bir iç süreç. Oysa kök hücreler de dış etkenlere tepki verir. Mesela UV ışını bir kök hücrede mutasyona neden olduğu zaman bunun sorumlusu çevredir, hücre bölünmesi değildir diyor Hannun. Fakat araştırmacı bununla birlikte iç ve dış arasındaki sınırın her zaman net olmadığını da itiraf ediyor.

Tomasetti ve Vogelstein ise kendi sonuçlarını savunmaya devam ediyor. Hücre bölünmesinin sayısı kanser riskinin büyük bir kısmını açıklayabilir diyen araştırmacılar, Hannun'un mutlak ve göreceli kanser riskini birbirine karıştırdığını iddia ediyor.

Bu şu anlama geliyor: Her ne kadar kanser türleri birbirleriyle karşılaştırılabilse de, “x türü bir kanserin şu kadar yüzdesinin iç faktörlerle açıklanabilmesi” mümkün değil.

Bununla birlikte iki araştırma ekibi bir konuda hemfikir. Rastlantının oranı ne kadar büyük olursa olsun, bu sonuçtan, kanserin bir kader olduğu anlamı çıkarılmamalı.