Tarihte bugün: İşlemci piyasasının lideri Intel kuruldu

Öne Çıkanlar Teknoyaşam

Dünyanın en büyük yarı iletken firması Intel, teknoloji tarihinde çok önemli bir yere sahip. Bugün işlemci pazarının %80'inden fazlasına hakim olan firma, 49 yıl önce bugün 1968 yılında, Andy Grove, Robert Noyce ve Moore yasasının mucidi Gordon Earle Moore tarafından Santa Clara, Kaliforniya’da kuruldu.

Soldan sağa: Andy Grove, Robert Noyce, Gordon Moore (1978)

İlklerin ve yeniliklerin firması Intel, dünyada ilk kez son kullanıcıya yönelik reklam kampanyaları yürütmüş bir yarı iletken firması. Intel'den önce işlemcilerin hedef kitlesi daha çok bilgisayar ve komponent üreticileriydi ve hiçbiri son kullanıcı için reklam yapmamıştı. Bu kuralı yıkan Intel, markasını herkesin bildiği marka bir haline getirdi. Intel’in 50 yıllık geçmişinde hem büyük başarılar hem de bilgisayar dünyasına ders niteliğinde hatalar var.

Şu anki işlemci mimarisinin temeli


Intel 1971 yılında ilk işlemcisi olan 4004'ü piyasaya sürdü. 4004 pazarda ciddi bir başarı sağladı. Ama 70’li yıllar rekabetin büyük olduğu dönemlerdi ve Intel henüz çok büyük bir firma değildi. Intel 70'lerin ortalarında 8080 mimarisine geçiti. Ama Intel için asıl önemli olan mimari, 1979 yılında ortaya çıktı. O yıl 8086 işlemcisini pazara sürdü. 8086 işlemcisi şu an hala bilgisayarlarımızda kullandığımız, Intel ve AMD'nin ürettiği işlemci mimarisinin temelini yani X86 mimarisini oluşturuyor.

O dönem bilgisayar dünyasının en büyük ismi IBM'di. IBM ile çalışmak gibi bir fırsat elde edenler yükseliyor, fakat IBM ile ters düşen firmalar başarısız oluyordu. 8080 mimarisi çok başarılı oldu ve Intel'in önünü açtı. IBM 8086 serisi işlemcileri kendi PC'lerinde kullanmak için Intel’e teklif götürdü. Ama bir şartı vardı. Tek kaynağa bağımlı kalmak istemeyen IBM, Intel’in işlemcilerinin lisansını, yani üretim haklarını başka firmalara da vermesini istiyordu. Intel bu teklifi kabul etti ve 4 şirkete X86 mimarinin lisans hakkını verdi. Şimdiki en büyük rakiplerinden AMD’ye de lisans hakkı vermek zorunda kaldı.

Intel Windows 95 ile evlere girdi

AMD 1975 yılından beri Intel'in piyasaya sürdüğü işlemcilerin benzerlerini üretiyordu. O tarihten sonra AMD, Intel işlemcilerini yasal olarak üretmeye başladı. Aynı dönemde diğer büyük bilgisayar üreticileri de Intel ile çalışmaya başladı. Intel’in mali gücü arttıkça, işlemci teknolojisini artırdı ve çok başarılı işlemciler ortaya çıkardı.

90'lı yıllara gelindiğinde Intel çok büyümüştü, artık yarı iletken endüstrisinin en büyük firmasıydı. Pentium serisi üzerinde çalışmaya başladı. Pentium 3 Intel'in tarihindeki en başarılı işlemci serilerinden biri oldu ve sadece profesyonel bilgisayarlarda değil, Windows 95 ile evlere giren masaüstü bilgisayarlarda da yayıldı. Intel, Microsoft ile iyi bir işbirliği yaptıktan sonra, işlemci dendiğinde insanların aklına gelen tek marka oldu.

Intel tarihinin en büyük iki hatası

Intel 2000'lerde Pentium 4’ü piyasaya sürdü. Ancak bu işlemci Intel'in tarihindeki en başarısız iki işlemci serisinden biri oldu. Özellikle ilk nesil Pentium 4’ler, Pentium 3'lerin bile gerisindeydi. O dönemde genelde Intel işlemcilerin yasal kopyalarını üreten AMD, artık kendi mimarisini geliştireceğini duyurdu ve piyasaya başarılı işlemci serilerini sürmeye başladı. Hatta ilk defa gerçek 64 bit destekli işlemciyi piyasaya sürdü. Intel 2003 yılında AMD'den x86 64 mimarisinin lisans haklarını satın almak zorunda kaldı.

AMD’nin gittikçe daha büyük bir rakip haline gelmesiyle paniğe kapılan Intel, Pentium 4'te bazı güncellemeler yapmaya başladı. AMD dünyanın ilk doğal çift çekirdekli işlemcisini pazara sürünce, Intel panikle tarihinin ikinci büyük hatasını yaptı ve çift çekirdekli olduğunu öne sürdüğü Pentium D’yi piyasaya sürdü. AMD'nin işlemcisi birleştirmiş 2 çekirdeğin ortak kaynak kullanımları ve ortak bellekleri olan doğal çift çekirdekli bir işlemciydi. Ama Pentium D, bir yonganın üstüne iki Pentium 4 işlemcisinin konulmuş haliydi. Aynı sokete takılmaları dışında hiçbir ortak noktaları yoktu.

Bugün hala devam eden Core mimarisi

Bu başarısızlığın ardından 2005'ten sonra Intel teknoloji yatırımlarını artırmaya başladı. Bu sırada da AMD hızlı büyümenin de getirdiği etkiyle agresif hamleler yapmaya başladı. Kendi yonga üretim tesislerini kurdu ancak yönetemedi ve kapatmak zorunda kaldı. Daha sonra ATI'yi satın alıp ekran kartı pazarına girdi. 

Intel 2006 yılında, bugün hala devam eden Core mimarisine geçti. Bu mimaride çıkan seriler çok büyük başarılar elde etti. 2007'de ilk doğal 4 çekirdekli işlemciyi tanıttı. 2009 yılında ise asıl büyük hamleyi yaptı ve Nehalem mimarisine geçti. Yani ilk nesil core i3, core i5 ve core i7'leri piyasaya sürdü.

Daha sonra Intel, her iki yılda bir mimariyi güncelleyeceği ve ara dönemlerde de mevcut mimariyi iyileştireceğine dair bir açıklama yaptı. Söz verdiği şekilde devam etti ve rakibi kendisinden çok geride kalsa da hala yoğun bir yarışın içindeymiş gibi üretime devam etti.

İşlemci piyasasının lideri

2011 yılına geldiğinde, Intel belki de tarihinin en iyi işlemci serisini çıkardı. Sandy Bridge serisi bugün hala kullanılıyor. Sandy Bridge'den itibaren İntel, artık hem pazarın büyük bölümüne hakim oldu ve performans konusunda tartışmasız bir lider haline geldi. Ancak bir süre sonra akıllı telefon ve tablet pazarına girmek istedi. Atom işlemciyi buna göre özelleştirdi ancak bu alanda başarılı olamadı.

Intel bugün en iyi yonga üretim teknolojisine sahip ve çok ileri bir teknik kullanıyor. Ancak artık firmanın Core mimarisi o kadar rafine bir hale geldi ki düzeltilecek bir eksiğinin kalmadığı ve Intel’in bir noktada tıkandığı söyleniyor. Şimdilik üretim teknolojisini geliştirmeye çalıştığı ve gelecekte bir lazer işlemci teknolojisi üzerinde çalışacağından söz ediliyor.