Genetik yapımız ve vahşet

Bozkurt Güvenç
Genetik yapımız ve vahşet

Yazımın başlığı, Doğan Kubanın bir denemesini hatırlatıyor olabilir. Onun "Antropolojik-Biyolojik Aydınlanma"  yorumuna katılıyorum da, bir sorum var: Vahşet, genetik yapımızda mı yoksa geleneksel kültür yapımızda mı?

Marvin Harris'in Our Kind (insan türü) ve Maurice Masterlink'in Arıların Yaşamı  kitaplarını okumadım. Bir insanbilim öğrencisi olarak, Harris’in Antropoloji Kuramının Gelişmesi (1968 ve 2001 güncellemesi) ile Kültür, İnsan ve Doğa: Genel Antropolojiye Giriş (1971) sık sık başvurduğum kaynaklardır.

İnsanbilim, 100 yıl önce genetik idi, 50 yıl kadar önce kültür oldu, GENOM 2005 Raporu'ndan sonra, her şeyin geni bulundu. Her davranış yeniden genetikle (kalıtımla) açıklanır oldu. Bu kervana 1960’lı yıllarda katılmıştım.


Canlı varlıklara bakışımda evrim ve kültür kuramlarından uzak ve bağımsız kalamıyorum. Canlıların evrimi, doğal seçilim ilkesiyle açıklanır: Doğada güçlüler yaşar, zayıflar elenir. Bireyleri güçlü olmayan insan türü yarattığı ve aktardığı kültür veya uygarlık ile egemen olmuştur doğaya. Son yıllara değin bireysel yaşantıların genetiği etkilemediği kabul edilirdi. Bugün, çoğalma sürecindeki mutasyonlara ek olarak, bir enerji türü olan düşüncelerin bile genleri etkilediği savunuluyor. (Bkz. Türker Kılıç, HBT, Sayı 6.)

Lewis Morgan'ın (1878) önerdiği vahşet dönemine bilimsel kültür tarihinde avcılık-toplayıcılık deniyor. İnsanın John Dewey’e göre, insanın (değişmeyen) doğası öğrenmektir. Vahşet, hiddet, şiddet genetik yapımızdan mı yoksa kültür ve eğitimden mi geliyor? Hayvanlar âleminde vahşi denen saldırgan türler var. İnsanlar tarafından erken yaşta korunup beslenen kurtlarla kuşların hatta aslanların bile evcilleştiği; oysa 5-6 aylık oluncaya değin insan kokusu almayan türlerin evcilleşemeyip, doğaya döndüğü biliniyor.

İnsan ve toplumdaki vahşeti genetik yapıya bağlamak acaba ne kadar bilimseldir?

Uygar toplumlarda bir sapık kişinin ailesini, okul arkadaşlarını öldürmesi ya da toplumu yönetmesi genetik mi yoksa bir eğitim/kişilik) sorunu mudur? Sağlıksız davranışlar vahşet olarak görülürse, fildişi ve krokodil avcıları, aslan avına çıkan soylular; sığınmacıları kampa kapatanlar; "Barış istiyorsan savaşa hazır ol" diyenler, barış çağrılarını duymayan lider kişiler hangi uygarlık sınıfına konabilir?

Sorun, genetik yapıda mı yoksa kültürel mi? Freud’un, bilinçaltı kuramı bunların senteziydi.

Eski çağda Kartacalı Terrence "Ben ötekiyim" sözüyle anılırmış. İnsanbilimci Levi-Strauss (1961), "Ötekine karşı BEN"  yöneliminin "ÖTEKİLER ve Ben" diyenlerden daha güçlü olduğunu yazdı. Ernest Gellner ise Müslüman toplumda"Herkese karşı BEN" deyimini buldu.

Sağlıksız davranışlar bireylerin genetik yapısından kaynaklanıyor olsa bile, uygar toplumların örtülü vahşetini mazur gösterebilir mi? Vahşi ve uygar davranışlar genetik yapıyla açıklansa bile, İnsan ailesindeki fıtrat görüntülü vahşetin erken eğitimden kaynaklandığını örter mi? (Çiğdem Kağıtçıbaşı, HBT, Sayı 11.)

Müslüman toplumlarda kadına, Japon kültüründe kişinin kendine yönelik vahşeti, intihar edenlerin yaş dağılımı, eğitim sürecinin ve kültürel değerlerin varlığını düşündürüyor.

Eşcinsellik genetik, ama ya vahşet? Kara kutudaki genetik-gelenek ilişkisini yeterince biliyor muyuz? Genetik yapıdaki vahşet, akıllı geçinen uygar insanı etik sorumluluktan kurtarır mı?

Vahşet genetik yapıda ise onu değiştirmek mümkün olabilir. ("Sentetik insan kalıtımı", HBT, Sayı 11.)

Kültür ya da töredeyse n’aparız?  Sanırım çözüm bu soruda!


Bozkurt Güvenç