Türkiye’de sınav sistemi, dijitalleşme ve bir çözüm önerisi

Can Gürses
Türkiye’de sınav sistemi, dijitalleşme ve bir çözüm önerisi

Ülkece, en basit ifadeyle, çok önemli bir dönemden geçiyoruz. Devleti oluşturan her birimi bir daha benzer tehlikelerle karşılaşmamacasına yeniden inşa etmeye çalışıyoruz ki kısa zamanda halledilmesi zor bir problem olduğu açık.

Her problemin çözümünde olduğu gibi yapılması gereken ilk iş öncelikle problemi anlamak ve sakin kafa ile problemin kaynağını doğru tespit etmektir.

Tüm bu yaşananlar içerisinde belki de doğal olarak ikinci planda kalan ancak ülkenin geleceğini doğrudan ve ilk sıradan ilgilendiren konunun eğitim sistemimiz olduğu bence çıkarılması gereken ilk derslerden.


Neden mi?

Çünkü kapatılan özel okul sayısı ülkedeki özel okul sayısının 1/3’ü
Çünkü kapatılan üniversite sayısı ülkedeki üniversite sayısının %8’i
Çünkü en çok personelin uzaklaştırıldığı, toplam çıkarılan personelin yarıdan fazlasının olduğu devlet kurumu MEB.
Çünkü uzaklaştırılan öğretmenlerin sayısı, ülkedeki tüm öğretmenlerin %3’üne karşılık geliyor (şimdilik).
Çünkü anlaşılıyor ki Türkiye’deki belli başlı hayati sınavların soruları (KPSS, YGS-LYS, Askeri Lise vb.) çalınabiliyor ve bu sayede her yıl belki de on binlerce insanın hayatı etkileniyor.

Daha bir bu kadar ‘çünkü’ bulmak mümkün…

Eğitim sistemimizde tam da şimdi etkili müdahalelerle kalıcı çözümler getirmezsek başka ne zaman yapabiliriz bilmiyorum.

Bir şeyi öncelikli olarak yapacaksak o da eğitim ve (ne yazık ki) bu sistemin merkezindeki sınav sistemimize olan güveni yeniden inşa etmeye başlamak. Bunun yolu da içinde ana hedefi okulları bilişim teknolojileri ile donatmak olan ancak öğretmen eğitimi gibi birçok yan hedefi de olan FATİH Projesi’ni yeniden ayağa kaldırmaktan ve bu projeyi mevcut sınavların işleyişi ile de ilişkilendirmekten geçiyor.

Özetle, eğer Türkiye’de sınav sistemine yeniden güven inşa etmek istiyorsak en önemlilerinden başlamak üzere tüm sınavları dijital platforma taşımalıyız.

Nasıl mı?

1. Yavaş yavaş ilk örneklerini Yabancı Dil Sınavı’nda (YDS) gördüğümüz bilgisayar ortamında sınav uygulamasına tüm sınavlarda geçmenin hazırlıkları başlamalıdır. En başta ilgili sınav merkezlerini oluşturmak sıkıntılı gibi görünmekle birlikte Türkiye’deki tüm okullardaki bilgisayar sayısının (halihazırda 45 öğrenciye 1 bilgisayar düşüyor), FATİH Projesi’nin de verebileceği destekle, bu ihtiyacı karşılayabilmesi zor bir hedef değil.

Zaten örneğin üniversite sınavının yılda 5-6 defa yapılmasına yönelik fikirler Milli Eğitim Bakanı seviyesinde dahi bahis konusu oldu. Dolayısıyla bu sınavları çoklu seanslar şeklinde gerçekleştirmek gayet mümkün.

2. Denilebilir ki; temel sıkıntının soruların çalışması olduğu bir sistemde sınavı kağıtta yapmakla bilgisayarda yapmak arasında ne fark olabilir ki?

Türkiye’de dijitalleşme kavramına bakış da kağıtta olanın bilgisayardaki varlığı şeklinde algılandığı için bu sorunun sorulmasını da garip bulmak zor ancak cevabı basit.

İş sadece soruları bilgisayar ortamında sormaktan geçmiyor tabii; çok basit bir örnek olarak bizdeki yüksek lisans seçme sınavı ALES’in yurt dışı karşılığı olan GRE’ye bakacak olursak bu sınavı alan iki kullanıcının farklı deneyimler yaşadığını görürüz. Bu tarz sınavlarda kullanıcının karşısına çıkan bir sonraki soru, o kullacının önceki sorularda gösterdiği performansa dayanılarak belirlenir. Böylelikle sınavın başından itibaren tüm öğrenciler farklı farklı soruları yanıtlayarak ilerlerler.

Soruları kim ve nasıl belirler derseniz; o da basit. Örneğin az önce verdiğim örnek olan GRE sınavında, sorular adaylara geri planda çalışan bir bilgisayar programı sayesinde sunulur. Bu program belirli bir algoritmaya göre devasa bir soru havuzundan, örneğin konularına ve zorluk derecelerine göre ayıklanmış 100 bin soruluk bir soru havuzundan, her öğrenci için bir soru seçer ve her birinin verdiği yanıta göre bir sonraki sorması gereken soruyu yine bu soru havuzundan adaylara sorar.

Dolayısıyla herhangi bir öğrencinin sınav günü karşısına gelecek soruları bilmesine imkan ve ihtimal yoktur.

Bu tarz bir sistemde hile yapmanın iki yolu aklıma geliyor (önerilere açığım!):

1. On binlerce soruluk veri tabanının tümden çalınıp birilerine servis edilmesi… Bu durumda eğer bir aday gerçekten o kadar soruyu çalışıp ezberleyebiliyorsa gerçekten helal olsun!

Ancak bunu da engellemenin bir yolu, soru veri tabanını düzenli olarak güncellemekten geçer. Diğer bir konu da dijital ortamda yapılan her aksiyon (örneğin veri tabanı çalınması vb.) mutlaka takip edilebilir bir iz bırakır.

2. Sistemin hacklenmesi; kapalı bir sistemi (dışarı ile internet erişimi olmayan bir sistemi) hacklemek oldukça zor bir iştir ancak bu aksiyonlar da kaynağı tespit edilebilen, en azından önlemi alınabilen, iz bırakan aksiyonlardır.

Özetle Türkiye’nin artık tüm hızıyla her kurumunda ama öncelikli olarak eğitim sisteminde ve bu eğitim sisteminin (ne yazık ki) merkezinde yer alan sınav sisteminde bir revizyon yapması ve güvenirliği tekrar inşa etmesi zorundayız.

Zorundayız kelimesi kuvvetli bir kelime biliyorum ancak; bunu insanların geleceklerine dair umutsuzluğa ve çalışsalar bile olmayacağı algısına kapılmamaları, sonucunda da eğitim-öğretimden tümden soğumamaları için yapmak zorunluluk değil de nedir?!

Hilelere bahis konusu olan okulları kapamak belki başlangıç aşamasında hızlı bir çözüm gibi görülebilir ancak en nihayetinde her koşulda memuriyet için, üniversiteye giriş için, askerlik ve polislik için ve daha bir çok alanda Türkiye’nin bir gerçeği olarak seçme sınavı kavramından kaçmamız mümkün değil.

Ve eski usullerle devam edersek nelerle karşılaşabileceğimize dair en net örneği de ne yazık ki ülkece yaşadık. Bu dersi olumlu şeylerin başlangıcı haline getirmek de sadece bizim elimizde.

FATİH Projesi’nin etrafındaki başarısızlık bulutunu dağıtalım, kapsamını genişletip bütçesini doğru konulara odaklayalım ve ülkece başladığımız işi bitirelim.

Can Gürses  /@canitti / [email protected]


Can Gürses

ODTÜ Fizik&Matematik bölümlerinden mezun. Yüksek lisansını UPenn, Princeton ve UC Davis üniversitelerinde fizik alanında yaptı. Ar-Ge ve E-Öğrenme Uzmanı / Danışmanlığı yapıyor. "Sınav Uzmanı" adlı girişimin kurucusu ve sahibi. Satranç, bilim ve matematik ile ilgileniyor.