Yapay Zekâ sorunu

Bozkurt Güvenç
Yapay Zekâ sorunu

Başarısını zekâsına değil de düzenli çalışmasına bağlayan Aziz Sancar'ın gündeme getirdiği Zekâ-IQ ilişkisi yeterince tartışılmadan unutuldu gitti. Cem Say’ın “Yapay Zekâ derin düşünebiliyor mu?” başlıklı denemesi konuyu tazeledi. HBT 1 Temmuz sayısındaki açıklamasını ilgiyle okudum. Gelişmeleri öğrendim yazarı kutluyorum. Eski moda bir yapay zekâ meraklısı olarak bazı işleri bizden daha çabuk yapsalar da, insandan daha zeki bir bilgisayar yapılabileceği konusunda kuşkularım sürüyor.

Yapay Zekâ, bana 40 yıl önce 3 boyutlu bir sinema salonunda izlediğim “Bir Uzay Serüveni” (Space Odyssey 2000) filmini anımsatıyor.

 Bilim kurgu öykünün senaryosu


Üstün yetenekli bir yapay zekâ, bugünkü adıyla bir bilgisayar, insan ömrünü aşan uzun yolculuğun güvenliğinden ve yolcuların yönetim ve gözetiminden sorumludur. Yolcuları uyutup uyandırarak ömürlerini uzatmakta ve görevlendirmektedir.

Ancak bazı yolcular kaybolmaya ve kazaya uğramaya başlayınca, sıradan zekâlı bir yolcu araştırmaya başlar. Yapay zekâ ile doğal zekânın ölümcül mücadelesi sonunda insan yapay zekânın belleğine ulaşır ve birimlerini teker teker sökerken düğüm çözülür. Yapay Zekâ suçsuz olduğunu, ruh hastası bir uzmanın talimatını yerine getirdiğini itiraf eder.

Sona eren öykü izleyicileri şu sorun ile karşı karşıya bırakır: Ülkenin ve dünyanın yönetimini süper güçlü bir Yapay Zekâ ele geçirirse halimiz nice olur?

007 James Bond dizileri

Medyada izlediğimiz çılgın “Dr. Nomos” dizileri, sanımca bu sorunu gündemde tutuyor. Gerçi gençleşen James Bond kuşakları son anda nükleer bir savaş çıkarmak isteyen çılgınların hakkından geliyor ama biraz gecikseler uygarlığın ve insanlığın sonu olabilir. Bu filmlerin bazı korku kuşkularımızı gideriyor olması acaba yeterli mi?

Uygarlık ve insanlığın geleceği

Paranoya hastası bir kişinin ülke ve hatta dünya yönetimini ele geçirmesi, uygarlık değerlerine son vermesi nasıl önlenebilir? Günümüzde siyaset, medya aracılığı ile yapıldığı için medyayı yöneten ya da denetleyen dünyayı yönetiyor. Sorun, bilgisayar mühendislerinin, yapay zekâyı geliştirenlerin ruh sağlığından daha yaşamsal bir düzeyde görünüyor.

Demokratik yönetimler seçimle geldiğine göre, seçmenlerin eğitim düzeyi, en az araştırmacı ve yöneticilerin eğitimi kadar yaşamsal önem kazanıyor.

Ortalama eğitimi ilkokul düzeyinde olan bir toplumda, Anayasal kuvvetler ayrılığı, hukukun üstünlüğü ve laiklik ne kadar önemli veya anlamlıdır?

Geçen yıllarda, DeepMind ve AlphaGo programları, uzmanların desteğinde dünya şampiyonlarına karşı başarılı sonuçlar aldı. Cem Say’a göre, özel teknikle hazırlanan AlphaGo kendi kendine öğrenme düzeyine çok yaklaşmış.

Bu ön bilgiyle düşünmeye başladım. Eğitim düzeyi yeterli olmayan toplum ve yöneticiler için bir kendi kendine öğrenme teknolojisi geliştirilebilir mi? Ya da ulusal eğitim programlarına böyle bir boyut kazandırılabilir mi?

Öğrencilerimizin erken yaşlarda bilgisayar öğrenmesine önem veriyoruz. Öğretmen ve eğitimciler için de kendi kendilerine öğrenme bir programı geliştirilemez mi?

Teknolojiyi türleri ve doğayı evcilleştirmek için kullandık bugüne değin. Acaba, kendi kendimizi ve içimizdeki vahşi eğilimleri evcilleştirmek için evcil bir teknoloji geliştirebilir miyiz?

Belki açıkladığımdan çok daha fazla soru var, ama geleceğimiz ve güvenliğimiz, sorduğumuz sorulara bağlı görünüyor.

Bilim, bildiklerimizi uygulayıp yinelemekle veya diploma ile değil, HBT'nin her sayfasında vurgulandığı gibi, sorgulayıp araştırmakla başlıyor.

Bozkurt Güvenç


Bozkurt Güvenç