PISA-TIMSS Sonuçları ve Eğitim Sistemi

Can Gürses
PISA-TIMSS Sonuçları ve Eğitim Sistemi

Geçtiğimiz haftaların çokça üzerinde durulan konularından biri TIMSS ve PISA sonuçlarıydı. Aslında bu durum ülkece birkaç gün dahi olsa eğitim sistemimizi konuşma fırsatı vermesi açısından sevindirici. Her 3 yılda bir uluslararası arenada boyumuzun ölçüsünü almamız, olayın bu kadar konuşulmasının en büyük nedenlerinden bence. Göz ardı edilemeyecek yüzlerce sayfalık raporlardaki grafikler ve analizler ışığında başka ülkelere kıyasla fen bilimleri, matematik ve okuma becerilerimizin neden düşük seviyede olduğunu görüyoruz. Raporların başka ülkelerle kıyaslamalı şekilde ve bir ülkenin birçok dinamiğini de hesaba katarak bilimsel şekilde hazırlanmış olması, sonuçlara herhangi bir şey diyebilme ihtimalini de ortadan kaldırıyor.

Artık herkesin ezberlediği grafikler olmasına rağmen her alandaki sıralamamız tekrar gözümüzün önünde olursa faydalı olacağına inanıyorum:

Okuma becerisi sonuçlarında Türkiye, OECD ülkeleri içinde sondan 2.; Kanada, Singapur, Finlandiya, Estonya başı çekiyor.


Matematik sonuçlarında Türkiye, OECD ülkeleri içinde sondan 3.; Japonya, Kore, Estonya başı çekiyor.

Fen Bilgisi sonuçlarında Türkiye, OECD ülkeleri içinde sondan 2.; Japonya, Estonya, Finlandiya başı çekiyor.

Tüm bu grafikler ve daha fazlası eşliğinde Türkiye’nin her alanda son sıralara uzun zamandır demir atmış olmasını eleştiren birçok yazı yazıldı… ki olması gereken de bu zaten.

Yalnız bu yazıların dikkat çeken ortak bir noktası;

Pisa ve TIMSS sonuçlarını eleştirirken çözüm üretmekten tamamen uzak kalmaları.

Ne gariptir ki; Pisa’nın da bizim gençler hakkında çıkardığı temel sonuç bu aslında: Analitik yeteneğimiz genel olarak durum tespiti seviyesinde; analiz-sentez ve çözüm üretme noktasında ciddi eksiklerimiz var.

Bu noktada sonuçlara bakıp “eğitim sistemimiz değişmeli”, “ sınav sistemi kalkmalı” gibi tek düze önerilerde bulunup konuyu geçiştirenlere sempati ile bakmak pek mümkün değil.

Şimdi düşünelim, elimizdeki parametreler belli:

  • Türkiye’nin giderek artan bir genç nüfusu var. Öyle ki ulusal her sınavın; TEOG, YGS-LYS, KPSS, ALES vb., bir sonraki yıl katılımcı sayısı büyümesi %15’ler dolayında.
  • Üniversite sınavını göz önüne alırsak, katılımcı sayısının bu miktarına ve artışına cevap verecek sayıda yüksek öğretim kurumumuz mevcut değil.
  • Peki mevcut bu durum; üniversite kontenjanı kadar adayı ancak çıkartan İskandinav ülkelerindeki duruma mı yoksa sürekli artan nüfusları ile her alanda sınav yapmak zorunda olan Uzak Doğu ülkelerinde ki duruma daha çok benziyor?

Peki; bu Uzak Doğu ülkeleri bizden de fazla nüfusları ve daha da ağır sınav sistemleri ile PİSA ve benzer testlerde nasıl başarılı oluyorlar?

Aslında cevap basit; sorunun kökü sınav sistemi vb. temalar değil. Sorunun özü; sınavı nasıl yaptığınız, ölçme istediğiniz kavramları nasıl ölçtüğünüzle ve bunlardan nasıl sonuçlar çıkardığınızla ilgilidir.

Bir ülkenin eğitimle ilgili izlemesi gereken algoritma aslında o kadar basit ki:

  • Önce ülkenin uzun vade sanayi, tarım, bilim-teknoloji hedeflerini belirle ki nasıl nesiller yetiştirmek istediğin ortaya çıksın.
  • Hedef koyduğun standartlara seni eriştirecek nesiller yetiştirmek için her durumda evrensel değerleri merkez alarak eğitim programını bu hedefler doğrultusunda belirle.
  • Eğitim programı boyunca; ölçücü, adaletli, yeteneği ortaya çıkaran sınavlar yaparak hangi birey hangi alanda yetenekli ortaya çıkar.
  • Seçme işlemini gerçekleştirdikten sonra yetenekli bireyi kendi alanında en iyi şekilde eğit.
  • Ve eğitim hayatını tamamlamış bireylerin aldıkları eğitimle örtüşen işler bulmasına olanak tanı.

Görüldüğü gibi bu yapı içerisinde yanlış gidebilecek çok fazla şeyden sadece bir tanesi sınav sistemi.

İşini doğru yapan ülkeler incelendiğinde görülecektir ki; bu maddelerin tamamını doğru şekilde yapıyorlar. Ve bunların tamamı doğru şekilde yapıldığında öğrencileri sınavla seçmeye zorunda olmak, o kadar da büyük bir problem haline gelmiyor. Çin örneğinde, Kore örneğinde, Japonya örneğinde olduğu gibi…

Basit bir çıkarımla; evet mevcut Sınav Sistemi ülkemiz için bir sorun ancak Sınav Sistemi, mevcut olduğu için değil ‘bu haliyle’ mevcut olduğu için; öğrenciyi bilimsel konularda, evrensel değerleri kriter alan doğru sorular sorarak ölçmediği için bir problem.


Can Gürses

ODTÜ Fizik&Matematik bölümlerinden mezun. Yüksek lisansını UPenn, Princeton ve UC Davis üniversitelerinde fizik alanında yaptı. Ar-Ge ve E-Öğrenme Uzmanı / Danışmanlığı yapıyor. "Sınav Uzmanı" adlı girişimin kurucusu ve sahibi. Satranç, bilim ve matematik ile ilgileniyor.