Ay’da köy kurulacak: Projeden mütahitliğe

Edip Emil Öymen
Ay’da köy kurulacak: Projeden mütahitliğe

Letonya/Riga’da 17-22 Eylül’de toplanan Avrupa Astronomi Kongresi’nde, Ay’da bir köy kurma zamanı ve zeminin “iyice” geldiği konuşuldu. Epeydir çalışılan bir konu olmasına rağmen, Avrupa Uzay Ajansı Başkanı Jan Woerner projeye “Uzay 4.0” adını vererek medyatik bir açılım da yaptı. Kongredeki sunumlar, tartışmalar “Haydi, Ay’a tekrar gidiyoruz” heyecanı yarattı. Apollo 17’nin 13 Aralık 1972’de Ay’a inişinden bu yana oraya bir daha giden olmamıştı. Şimdi ise, Ay’a dolaşmaya değil, yatılı kalmaya gidilecek. Bunun lojistiği stratejisi hazırlanıyor.

Devletler değil, şirketler önde

Halen dünyanın 400 km yukarısında dönmekte olan Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS) 2024’te emekli olacak. Bu tarihe kadar Ay’da bir koloni oluşturmak gerekiyor. Amerikan özel sektörü Google XPrize, Elon Musk’ın Space-X projeleri ve başkalarıyla bu konuda kararlı. Bu “başkaları” epey uzun bir liste. NASA ise Boeing, Lockheed başta olmak üzere 6 şirkete Ay’da barınma prototipi inşa etme yetkisi ve izni verdi.


Ay’a tekrar gidileceği artık belli, ama orada nasıl yaşanacak? Şimdilik bu soru Ar-Ge aşamasında. Ay’la ilgili bilinen bilgilerden hareketle düşünülenler özetle şöyle: Ay’da 6-10 kişilik bir ekip öncü olacak. Her şey planlandığı gibi giderse 2040’da köyün nüfusu 100’e ulaşabilir. Burası ISS gibi Dünya’ya bağlı bir otel değil, Ay’dan yararlanan bir ekosistem olacak. ISS’e benzeyen tek yanı, aynı orası gibi tek bir ülkenin değil, bir çok ülkenin katkısıyla oluşacak olması. Zaten, Ay Köyü’nde devletler yerine şirketlerin borusu ötecek.

Yenilikçi mütahitlik: 3D baskı

Ay’da bol bulunan Helyum-3 izotopunu Dünya’ya nükleer reaktör yakıtı olarak göndererek daha temiz enerji elde etmek mümkün olabilir. Ay’da bulunan su, içme suyuyla alakasız, buzun ve kimyasal bileşiklerin içinde hapsolmuş durumdaysa da, yine de bu su füze yakıtı olarak kullanılabilir: Ay’dan Mars’a yolculukta örneğin.

Dünyanın ilk asteroid madencilik şirketi Planetary Resources, Ay’da bütün bu ve diğer bir sürü iş için şart olan binaların elbette 3D baskıyla yapılmasını öneriyor. Bunun nasıl yapılabileceğini göstermek amacıyla asteroid parçalarından ürettiği, 3D ile “bastığı” bir objeyi geçen yıl tanıtmıştı. Bu, 2.5 cm yükseklikte, 8 cm genişlikte, 250 gram ağırlığında bir uzay aracı modeliydi. Bu kadar küçük bir baskıyı asteroid parçaları ve uzay tozuyla yapan, içinde insan yaşayacak binayı da yapar. Zaten NASA da ISS’e bir 3D baskı cihazı gönderdi, ve yerçekimsiz ortamda bu işin nasıl yapılacağını araştırdı. (Nasılı, ayrı bir yazı konusu).

3D mimarı Enrico Dini

3D baskı teknolojisindeki hızlı gelişme sonucunda, bugün bu yöntemle bina inşaatı bilimkurgu olmaktan çıktı. İşin bu noktaya gelmesine İtalyan mimar Enrico Dini epey emek verdi. İtalya/Pisa’da bu sistemi daha 2010’da kuran mimara göre Ay’da yerleşim için, oradaki binalar insana gerek kalmadan, otomatik olarak 3D yazıcıyla inşa edilebilir.

Mimarın D-Shape adlı özgün yazıcısı, magnezyumlu bir yapıştırıcıyla karışmış toz halindeki kumu, yüzlerce iğne deliğinden, alttaki bir levhaya döküyor. Bunu, mimari bir yazılımla yapıyor. Tutkallı kumla, taş gibi sert bir doku. Heykel de yapılabilir. Bina da. Eşya da.

Sinyor Dini’ye göre D-Shape, normal bina yapımından 4 kat daha hızlı. Çimentodan üçte bir daha ucuz. Atığı az. Ama en farklı özelliği, yuvarlak organik şekillerde inşaat yapabilmesi.

Ay tozundan duvar

Bu yöntemi denemek için Avrupa Uzay Ajansı Ay’ın yüzeyindeki toz gibi üst tabaka “toprağı” kullanarak 3D baskıyla 1.5 ton ağırlığında bir duvar inşa ettirdi. Bunun Ay’da da yapılabileceğini gösterdi.

Denizaltındaki otel odalarıyla ünlü İsveç’li mimar Mikael Genberg ise, Ay’a gidecek astronotların “kalması” için bir ev inşa projesi geliştirmişti (2013). Bu ev, dünyadan yollanacak komutla 3D sistemiyle orada inşa edilecekti. İsveç mimarisine özgü kırmızı aşı boyalı dış cephesi ve beyaz pencere pervazlarıyla küçük, kutu gibi, şirin bir kültür imzası olacaktı. Bu şaka gibi projeye İsveç Uzay Dairesi “olabilir” demişti. Şakanın, gerçeğe dönüşme aşamasındayız.

Edip Emil Öymen

*Bu yazı 03.11.2017 tarihli Dünya gazetesinde yayınlandı.

Edip Emil Öymen