İç savaş turizmi: İnsanlığa ibret için

Edip Emil Öymen
İç savaş turizmi: İnsanlığa ibret için

Bir tablonun 80’inci yıldönümü anılıyor. Kutlanmıyor, anılıyor. Çünkü tablo, bir cinayetin resmi. 80 yıl önce işlenen cinayet, uygar dünyanın ortak belleğine bu tabloyla nakşolmuş.

 

Tablo: Guernica. Ressam: Picasso. Yıl: 1937.


Bilenlerden özür dileyerek, bilmeyenlere: 17 Temmuz 1936’da İspanya’da, Cumhuriyetçi hükümete isyan ederek muhafazakarları, aşırı sağcıları yanına toplayan General Franko ve ordusu iç savaşı başlattı. Ülkenin güneyinden kuzeyine doğru adım adım ilerlediler. Onları, Hitler’in Nazi Almanyası, Mussolini’nin faşist İtalyası destekledi. Paraca, askerce, donanımca. İspanya’nın yasal hükümeti ise dışardan pek az yardım alabildi. Yabancı aydınlar ve gönüllülerden oluşan Milletler Taburu’nda yazar Ernest Hemingway, yazar George Orwell, “ilk kadın savaş muhabiri” Martha Gellhorn, sonradan Yugoslavya lideri olacak Tito, fotoğrafçı Robert Capa başta gelen ünlülerdi. Savaşı fiilen izlediler. Hemingway daha sonra anılarını romanlaştırdı.

Gökten gelen cinayet

26 Nisan 1937’de ülkenin kuzeyinde Atlantik kıyısındaki küçük Bask kasabası Guernica’ya, Alman ve İtalyan savaş uçaklarıyla yapılan saldırıda kasaba, 2 bin kişiyle yok oldu. Bu cinayet dünyada duyulduktan sonra, Paris’te yaşayan İspanyol ressam Picasso 3.5 x 7.75 metre boyutlarında siyah, beyaz, gri renklerle –şimdi dünyaca tanınan- Guernica tablosunu yaptı. İspanya’ya demokrasi yeniden gelene kadar bu tablonun İspanya’da sergilenmesini yasakladı. Tablo aynı yıl, İspanya’nın direnen hükümetinin Paris’te katıldığı Uluslararası Fuar’da sergilendi. Daha sonra Londra ve New York’ta.

Sürgünde bir tablo

Tablo, Franko’nun 1975’te ölümüne kadar New York Çağdaş Sanatlar Müzesi’nde (MoMA) kaldı. Taa 1981’de Madrid’e taşınabildi. Bugün, Kraliçe Sofia Müzesi’nde özel salonunda. Mona Lisa kadar ünlü. Salonu dolduran uygar kalabalıkta sadece huşû, hürmet, tâzim hâkim. Müze, tablonun yıldönümü vesilesiyle kendi elindeki Picasso’lara 30 değişik kurumdan 130 Picasso daha getirmiş: Hepsi yıkım, acı, teessür, ölüm temalı.

Yıkık kasaba: Belchite

Zaragoza kentinin 40 km güneybatısındaki Belchite kasabası, bütünüyle yıkıntı halinde duruyor. Burası, İç Savaş sırasında isyancı faşistlerle hükümet kuvvetleri arasındaki çekişme noktalarından sadece bir tanesi. Ama sonuçta isyancılar, bütün İspanya’da egemenlik ilan ettikleri gibi, burayı da aldılar. General Franko, yıkıntıya dönen kasabanın imarına izin vermedi. İç Savaş’ın bir ibret abidesi olarak kalmasını istedi. Yeni Belchite, oraya yakın bir yerde inşa edildi. Esas Belchite öylece bırakıldı.

İç Savaş en az 500 bin ölü, en az 500 bin mülteciye neden olduktan sonra 1 Nisan 1939’da Franko’nun Madrid’i de ele geçirmesiyle sona erdi. Sonrasında kaç Cumhuriyetçinin yok edildiği, ne kadarının hapislerde çürüdüğü, ne kadarının “sıfır maliyet” hesabına göre inşaatlarda çalıştırılıp öldürüldüğü apayrı bir konu. Franko, 36 yıl ülkeyi tek başına yönettikten sonra 1975’te öldü. İspanya, hızla demokrasiye döndü. 10 yıl içinde AB üyesi oldu.

Karanlık turizm

İspanyollar, ülke tarihinin bu çok trajik ve halen kapanmayan yarasını sessiz bir hüzünle anıyor. Bu çerçevede, Belchite yıkıntısına turistik turlar düzenleniyor. Başta “Karanlık Turizm” (Dark Tourism) şirketi olmak üzere çeşitli turlar, bir iç savaşın ne demek olduğunu yerli ve yabancı meraklılara anlatmakla meşgul. Aslında bu yaptıkları da turizmde bir inovasyon işte... Turizm sadece renkli, eğlenceli, hoş ve boş zaman değil, aynı zamanda hayatın acılarını da tanıtan, öğretici, eğitici de olabilir. Madrid ve Barcelona’da tam da bunu yapan turlar var. İki şehir de Cumhuriyetçi Hükümet yanlısıydı, Franko’nun muazzam gazabına uğramıştı. Yüreği kaldırabilenlere, bu turlardan alınacak ibret çok. İşin ilginç yanı şu ki, General Franko’nun mezarı da bir ziyaretgâh: Madrid’e 60 km uzaklıkta, yüksek bir kayalığın üzerinde 150 metre daha yükselen bir dev haçın altına oyulan anıt mezarda Franko’yla birlikte 34 bin yandaşı ve 12 bin Cumhuriyetçi’nin mezarları bir arada. İç Savaş’ın kapatılamayan bir hesabı, bu ironi.

Edip Emil Öymen

*Bu yazı 02.06.2017 tarihli Dünya gazetesinde yayınlandı.


Edip Emil Öymen