Uzayın (yeniden) keşfi

Tanol Türkoğlu
Uzayın (yeniden) keşfi

Nesnelerin Interneti sadece insanın günlük yaşamının konforunu artırmayı sağlamayacak, insanlığın önünde durun büyük problemlerin çözümünde de rol alacak. Nasıl mı? Veriyi yakalayabilme özelliği sayesinde.

Nesnelerin Interneti (“Internet of Things”) herkesin dilinde. Ancak bu olgu ile neler yapılabileceği konusunda, uzmanlar dışında, bilgi sahibi olan yok. Biraz araştıranlar, işin merkezinde cihazların kendi aralarında (insan dahli olmadan) iletişim kurma özelliğinin yattığını kolayca öğrenebilir. Bu iletişim sayesindedir ki artık o tür cihazlar “akıllı” diye anılıyor.

Ancak cihazların bu şekilde “akıllanması” aslında bilgi toplumu için can alıcı başka bir ögenin daha da netleşmesi açısından önemlidir: Verinin kayıt alına alınabilmesi, enformasyon haline getirilmesi.


Veri, temelde hareketin, devinimin ardında bıraktığı iz olarak tanımlanabilir. Devinim halindeki irili ufaklı her şey her an inanılmaz düzeyde veri üretmektedir. Ancak insanoğlu bu verinin çok marjinal bir kısmını kayıt edebilmektedir.

Neden? Çünkü insanın elinde kayıt edecek medya çeşidi yakın zamana dek çok azdı. Sadece insan hafızası ile kağıt-kalem bu işi görebiliyordu. Dijital teknolojilerin icadıyla birlikte bu alanda da yeni bir imkan doğdu. Bilgisayar, veri kayıt etmeye başladı. Zaten “Dünya için birkaç bilgisayar yeter” öngörüsünün gerisinde de bu yatar; “bilgisayar” çok yüksek hacimde veri işleme amacıyla kullanılacak cihazlardır; o kadar(!)

Kuantum sıçramasından büyük

Dijital cihazların veriyi kayıt edip enformasyon haline getirmesi insanoğlunun bilgi üretim sürecinde bir kuantum sıçraması yapmasını sağladı. Nesnelerin Interneti ile insanoğlu çok daha büyük bir sıçramanın eşiğinde.

Nesnelerin internetinin temelinde yatan ve yazının girişinde ifade edilmeyen husus ise cihazlara bağlı sensörlerin varlığıdır. Bu cihazları “akıllı” yapan aslında bu sensörlere sahip olmasıdır. Sensörler sayesinde veri toplayabilir, bunları anlık olarak değerlendirebilirler.

Örneğin gelecek yıllarda giyeceğimiz spor ayakkabılarının tabanları sensörler sayesinde ayak tabanımızdan türlü veriler toplayabilecek ve bizim o anki yorgunluk durumumuzu tespit edebilecek. Benzer durumda daha önce neler yaptığımız enformasyonuna ulaşacak (diyelim ki taze sıkılmış portakal suyu içmek) aynı şeyi isteyebileceğimize “kanaat getirerek” bir başka akıllı cihaz olan kol saatimize bir sinyal gönderecek.

Kol saatimiz bizi uyararak, az sonra evde olunca mutfakta taze sıkılmış bir bardak portakal suyunun hazır olmasını isteyip istemediğimizi soracak. Evet dersek, bu kez kol saatimiz evdeki buzdolabına, meyve sıkacağına sinyaller gönderecek. Bu cihazlar da kendi aralarında iş bölümü yaparak portakalların sıkılmasını sağlayacak.

Akıllı nesnelerin sensörlere sahip olması, çevresiyle etkileşime girerek veriyi yakalayabilmesi yetmez! Bu enformasyon çok hızlı bir şekilde işlenebilirse, bilgiye dönüşebilir. O nedenle internet erişiminin, bulut bilişimin yaygınlaşması çok kritiktir.

Yakalanan tüm o veri, internet üzerinde sahibine ait bir yerde (“bulut”ta) depolanmalı, erişilebilmeli ve anlık olarak analiz edilebilmelidir. Yoksa bir değeri kalmaz; tazeliğini yitirir.

Bellidir ki nesnelerin interneti sadece bu türden konfora yönelik amaçlar için kullanılmayacaktır. Asıl değeri bugün insanlığın önünde duran büyük problemleri çözmedeki rolüyle anlaşılacaktır. Öldürücü hastalıkların ortadan kaldırılması, başka gezegenlerde yaşamın olanaklı kılınması gibi.

Tanol Türkoğlu [email protected]


Tanol Türkoglu