Akademide kadınlar

Lale Akarun Y
Akademide kadınlar

Bilim Akademisi, Bilimin Işığında Cumhuriyetin Yeni Yüzyılı temasıyla değişik paneller düzenliyor. Panelist olarak katıldığım Eğitim panelinin videosu Bilim Akademisi YouTube kanalında diğer panellerle birlikte yayınlandı.

Bu ayın paneli, Akademide Kadınlar konusundaydı. Bilim Akademisi’nin yayınladığı ve Bilim akademisi web sayfasından satın alınabilen Sahada: Cumhuriyetin Harcında Bilim ve Kadınlar kitabından öncelikle bahsetmem gerekir: Müsemma Sabancıoğlu önderliğinde bir ekip tarafından hazırlanan kitapta, Cumhuriyetin ilk yıllarında saha çalışmalarıyla akademik katkılar yapmış 12 kadın tanıtılıyor.

Tatlı su balığı çalışmanın nasıl bir iş olduğundan İstanbul’un en yaşlı kayalarına, Bursa’nın eski evlerine, Anadolu’nun ve Trakya’nın bitkilerine, Adana Karatepe’de dağlarda yapılan kazılara, Ereğli, Soma, Taşköprü, Manisa ve Diyarbakır’da yapılan sosyal bilimler araştırmalarına, “taş para” denilen fosillere, kayboluşlarından yüzyıllar sonra ortaya çıkarılan heykellere ve son olarak depremin neden olduğunu anlamak için Türkiye’yi gezen bir kadının bilimsel çalışmalarına değişik saha çalışmalarını anlatan kitapta, bu çalışmaları yapan tüm kadınlar için, aile üyeleri, öğrencileri ve alanların uzmanlarıyla söyleşiler yapılmış, fotoğraflar, çizimler, kütüphanelerden bulunan belgelerle çok canlı portreler çizilmiş. Kitapta yer alan isimler: Fahire Battalgazi, Leman Cevat Tomsu, Atıfe Dizer, Asuman Baytop, Halet Çambel, Saadet Ergene Bayramoğlu, Cazibe Sayar, Behice Boran, Mübeccel Kıray, Fatma Başaran, Jale İnan ve Nuriye Pınar Erdem. Her birinin hikayesi, hayranlık verici. İleride daha ayrıntılı yazacağım. Bu kitaptaki hikayelere panelde atıflar yapıldı; kadın akademisyenlerin portreleri konuşmalara eşlik etti.


Güçlü feminist hareket

15 Mart günü Beyoğlu’nda, Yapı Kredi Kültür Sanat merkezinde düzenlenen panele Bilim Akademisi başkanı Canan Atılgan moderatörlük yaptı. Panelistler Sabancı Üniversitesi’nden Ayşe Gül Altınay, Hacettepe Üniversitesi’nden Zehra Taşkın ve Özyeğin Üniversitesi’nden Berna Zengin Arslan’dan oluşuyordu.

İlk panelist Ayşe Gül Altınay, Osmanlı’nın son dönemleri ve Cumhuriyetin ilk yıllarında var olan güçlü feminist hareketten bahsetti. 1870’te açılan kız öğretmen okulundan ve 1913’te açılan kadın üniversitesinden bahsederek, kadın hareketinin ilk olarak Osmanlı’nın son dönemlerinde kökleri olduğuna işaret etti. Daha önceki yazılarımda, kadın okullarının sayı olarak yetersiz ve sadece İstanbul ile kısıtlı kaldığından bahsetmiştim. Mutlaka bu harekete karşı çıkışlar bunda etkili olmuştur; sadece Osmanlı’da değil, Cumhuriyet dönemlerinde de bu karşı çıkışların ne kadar kuvvetli olduğunu biliyoruz.

İkinci sırada söz alan Berna Zengin Arslan, kadın mühendisler üzerine araştırmaları olan bir akademisyen. Cumhuriyetle birlikte kadınların eğitimine büyük önem verildiğini, teşvik edildiğini, bu nedenle özellikle STEM denilen fen, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarında 1960-1970’lerde Türkiye’de üniversite mezunu kadın sayısının, Avrupa ve Amerika’ya oranla birkaç kat fazla olduğunu söyledi. Ancak şu anda batı dünyası Türkiye’deki sayıları yakalarken, Türkiye yerinde saymış görünüyor.

“Yapacağım yanlışlar için özür dilerim”

Tabii ki istatistiklere bakmak önemli, genel durumu ancak böyle anlayabiliyoruz. Acaba o istatistikleri oluşturan kadınlar neler yaşamışlar? Bu konuya Zehra Taşkın esprili bir şekilde girdi: “Yapacağım yanlışlar için özür dilerim” demesi kadınların sürekli yaşadığı imposter sendromuna bir örnekti.

Kadınların yetersizlik hissi içinde, acaba yanlış yapar mıyım, yanlış yaparsam “kadın işte, zaten kadınlar yetersiz” yargısına neden olur muyum korkusuyla çekingen davrandıklarını, akademik dünyanın da onlara önyargıyla yaklaştığını örneklerle anlattı. Verdiği örneklerden birisiyle yazımı sonlandırayım:

Geçen haftaki yazımın konusu olan Mustafa İnan, Sahada kitabındaki 12 kadından birisi olan Jale İnan’ın eşi. Bu tabii ki böyle söylenmiyor genelde: Mustafa İnan böyle anılmazken, Jale İnan’ın Wikipedia sayfasında “Babası, Türkiye’nin ilk arkeologlarından Aziz Ogan, eşi bilim insanı Mustafa İnan’dır” diyor. Kadının ba- şarısı arkasındaki erkeklere atfedilirken, başarısızlığın hesabı kadına çıkıyor.

Lale Akarun

*Bu yazı, HBT Dergi 416. sayıda yayınlanmıştır.

Lale Akarun