Günümüzde dünya genelinde yaklaşık 55 milyon demans hastası var ve her yıl yaklaşık 10 milyon insanda demans gelişmekte. Demansın en sık nedeni olan Alzheimer hastalığının sıklığı, 65-74 yaş aralığında %3, 75-84 yaş aralığında %17 ve 85 yaş üzerindekilerde ise %32. Yaşlanan nüfusla birlikte demans hastalarının sayısının artmaya devam edeceği ve bu durumun birey ve toplum üzerinde önemli olumsuz etkiler doğuracağı öngörülmekte. Günümüzde “demans epidemisi” halini alan durum eski çağlarda da var mıydı? Başka bir deyişle de- mans, insanlığın ezeli ve kaçınılmaz sorunlarından biri mi?
Antik çağlarda yazılmış metinlerde yaşlılardaki fiziksel sağlık sorunlarından çokça bahsedilmesine karşın demanstan neredeyse hiç söz edilmediğini fark eden araştırmacılar Finch ve Burstein, M.Ö. 8. yüzyıl ve M.S. 3. yüzyıl arasında yazılmış Yunan-Roma metinlerini inceleyerek elde ettikleri bulguları Journal of Alzheimer’s Disease’de (Alzheimer Hastalığı Dergisi) yayınladılar. İnceledikleri yazılar arasında Hipokrat ve öğrencileri tarafından yazılmış tıp kitapları mevcuttu.
Antik Yunan ve Roma dönemlerinde yazılan kitaplarda yaşlılardaki işitme kaybı, baş dönmesi ve sindirim sorunlarından bahsedilirken ciddi bellek bozukluğu ve demanstan neredeyse hiç söz edilmiyordu. Zihinsel yetilerin 60 yaş üzerinde de bozulmadan sürdürülmesi bekleniyordu. Her ne kadar ileri yaşla ilişkili unutkanlık Antik Yunan metinlerinde seyrek olarak geç- se de demansla uyumlu olabilecek ciddi bilişsel yeti kaybı anlatılmamıştı.
Yüzyıllar sonraki Roma döneminde yazılan metinlerde ise en az dört yerde ileri demans tablosu betimlenmişti: Galen, 80 yaş civarında bazı yaşlılarda yeni bilgiler edinmekte güçlük olduğunu yazmıştı. Cicero, bazı yaşlılarda bilişsel yetilerde bozulma olduğunu belirtmişti.
Yazarlar, Antik Roma’da şehirlerin kalabalıklaşması ve çevre kirliliğinin artışının yanı sıra gıda hazırlama ve içme suyu taşınmasında kurşun kullanılmaya başlanmasının demans vakalarının ortaya çıkmasıyla ilişkili olabileceğini öne sürüyorlar.
Verileri değerlendirirken dikkate alınması gereken bir nokta var: Antik Yunan ve Roma dönemlerine ilişkin demografik verilere sahip değiliz yani nüfustaki yaşlı oranını bilmiyoruz. Örneğin nüfusta yaşlı oranı önemli ölçüde az ise demans vakalarının da seyrek olmasını bekleyebiliriz. Yazarlar, bu sınırlılığı aşmak için günümüzde yaşayan endüstriyelleşmemiş bir insan topluluğunu, Bolivya Amazonlarında yaşayan Tsimané yerlilerini kullanıyorlar. Tsimané yerlileri enfeksiyonlar nedeniyle yüksek ölüm oranlarına sahip olan, kalp damar hastalıklarından çok az etkilenen fiziksel olarak aktif bir halk. Bununla birlikte Tsimané yaşlıları, dünyanın en düşük Alzheimer hastalığı oranına sahipler. Bundan 2.000-2.500 yıl önce demansın çok nadir olduğunu bildiren bu ilginç makale ile birlikte günümüzün endüstriyelleşmemiş topluluklarında dünyanın geri kalanına göre Alzheimer hastalığının çok seyrek gözlenmesi, modern yaşam stili ve çevresel faktörlerin demans gelişimindeki rolünü akla getiriyor. Fiziksel hareketsizlik ve çevre kirliliği modern demans epidemisine katkıda bulunuyor olabilir.
Özlem Kayım Yıldız
*Bu yazı, HBT Dergi 421. sayıda yayınlanmıştır.