Bu sene neler yapmalıyız?

Ali Akurgal Y
Bu sene neler yapmalıyız?

Değerli okurlar; 2024 zor bir seneydi. Benzer şekilde 2025 de hiç kolay olmayacak. Umarım yanılırım. Ama senenin üçüncü gününde sizi uyarmak zorundayım.

Neler yapmalıyız özetleyeyim: Bu sene iki ayrı kulvarda iki ayrı süreci yürütmemiz gerek. Biri yaşantımızı normalleştirecek kısa erimli çabalar, diğeri toplum yapımızı sağlamlaştıracak ve Atatürk’ün bize emanet ettiği noktaya taşıyacak uzun erimli işler. Birincisi kısa sürede sonuçlarını görmeye başlayacağımız (umarım) önlemler diğeri uzun uzun yapılacak bir toplum mühendisliği. Bu ikincisinde “Mustafa Kemal’in askerleri” gibi çalışmamız gerek.

Türkiye hızla tarım ve sanayiden uzaklaşıyor. İthal hayvanları ithal samanla ve ithal bakıcı ile besleyerek hayvancılık yaptığımızı sanıyoruz. Et ve süt bedellerinin bu denli artması şaşırtmasın kimseyi. Ülkede saman yetişmiyor olsa bravo denilecek bir çaba. Benzer şekilde, ithal tohumu ithal gübreyle zenginleştirilmiş toprağa ithal tarım makinesiyle ekip, yağmur yağmayınca hepsini heder etmeyi tarım zannediyorsanız, o da tutarsız, geçersiz. Mercimeği bile Kanada’dan ithal ediyor olmamız kimseyi düşündürmüyor.


Sanayide, katma değeri düşük olan işlemler yabancı ülkelere naklediliyor. Bizde, nitelikli üretim yok denecek kadar az. Var mı bir elektrikli araç için akü üreten? Onu geçtik, ülkenin bol bulunan madenleri ile akü araştırması yapan var mı? O da yok. İstiyoruz ki, birileri yapsın bize öğretsin, biz yapabildiğimiz kadar yapalım. Amele sınıfının tarifi. O zaman ulaşabildiğiniz düzey, amelelik. Muasır medeniyete ulaşmak veya geçmek falan hayal. Eskiden bir yurt dışında çalışan inşaat sektörü vardı, bırakın yurt dışını Melen barajını bile doğru tasarlayıp üretemiyoruz.

Ne olacak?

Peki ne olacak? Üstelik AB’ye istemediği kadar düşük düzeyli işçi yollamışken. Aküyü onlar üretsin biz satın alalım mı diyeceğiz? Yoksa gayrete gelip kuantum fizikçisi Prof. Mete Atatüre’ye kulak verip yepyeni, kimsenin akıl edemediği bir kuantum akü mü üreteceğiz. Peki bunun kitapta (Kur’an) oluru var mı? Eğer yoksa kimin izni ile keşfedeceğiz? Bu iş “katil Sisi” dedikten sonra “kardeşim Sisi” demek kadar kolay değil. Yoksa turizmde mi umutlar? İspanya ve Yunanistan’la rekabet edip Rus turistleri ülkemize mi çekeceğiz? Geçiniz. Bizim yurttaşlardan parası olanlar bile oralara gidip tatil yapıyorken?

Belki de Karadeniz’de yeni doğalgaz yatakları bulur, Ağrı dağının zirvesinde de petrol keşfederiz. Sahi; ilk seçim ne zaman? Ülkenin madenleri tutanın elinde kaldı zaten, yalnızca bulunmadık yataklar bizim. Belki de yanı başımıza gelecek olan yeni komşumuz İsrail ile ülkemizdeki sığınmacı Araplara bir çözüm buluruz, Afgan ve Iraklıları da yollarız giderler. Neden olmasın? Hiç olmaz demeyin, bir olasılık, ABD’nin bize vereceği yeni bir görevi yerine getirir, hizmet ihracından para kazanırız.

Ne yapılmalı?

Uzaya gitmeyi bırakıp uzaya gidecek araç yapmalıyız. Bu iş için çok ileri düzeyde metal alaşımı ve metal işleme teknolojileri gerek. Öyle levha saçı aldım sağını solunu deldim, kestim ile olacak bir iş değil. Biri bir “replicator” yaparsa o zaman belki mümkün. Ama ben mühendislikte okurken ODTÜ mimarlıkta öğrencilere ergimiş madenle beslenen mahluk için yaşam ortamı tasarlattırıyorlardı; şimdi kaldı mı böyle şeyler? Onu hayal edemeyenlerin uzay taşıtı tasarlaması bence olanaksız.

Okurken integral almayı öğrenememiş biri olarak başarılı bir mühendis olmamı, integral almayı bilgisayar kullanarak başarabilmeme borçluyum. İntegral senin neyine gerek diye sormadan her öğrenciye öğretin derim. Benzer şekilde atalarımızın Orta Asya’dan geliş serüvenini bilimsel verilere dayandırarak ortaya çıkartın her Türkiyeliyim diyene öğretin.

Ali Akurgal

Ali Akurgal