İyi robot, kötü robot

Tanol Türkoğlu
İyi robot, kötü robot

İzleme fırsatını bulduğum bir bilim kurgu filmi (Ex Machina) Turing Testi ile ilgiliydi. Zekâ sahibi makine, bir robottu ve sorgulayıcısı ile bir camın arkasından ancak görsel ve işitsel engel olmadan iletişim kuruyordu. Üstüne üstlük sorgulayıcı genç bir erkek, robot ise kadın idi. Robotun verdiği cevaplardan onun bir “makine” olduğunu ayırt etmek olası değildi. Ancak sorun bununla bitmiyordu.

Ünlü Turing Testi yapay zekâ ile ilgilidir. Teste göre sorgulayıcı rolündeki bir kişi, klavye marifetiyle sorular sorar. Soruları iki kişi cevaplar. Cevaplar, sorgulayıcının ekranında belirir. Cevaplayanlar, sorgulayıcı ile aynı fiziksel mekanda değildir. Görsel ve işitsel iletişimleri yoktur.

Soruları cevaplayan iki kişiden birisi insan diğeri makinedir. Sorgulayıcıdan beklenen aldığı cevaplara göre hangisinin makine olduğunu tespit etmesidir. Eğer bunu ayırt edemezse, cevaplayan makine, insan düzeyinde bir zekaya sahiptir diye kabul edilir; makine testi geçmiştir. Bir başka deyişle o cihazdaki “yapay zekâ” insan zekâsı seviyesindedir.


Bu test bütünüyle zekâ olgusuna odaklanmıştır. Ancak testin amacı makinenin insandan ayırt edilip edilemeyeceği olduğu için makineyi insanla her açıdan karşılaştırmak da mümkün. Örneğin insan zekâsı “kıvamında” zekaya sahip bir “makine” (bilgisayar, robot vb.) kendisinin neden sorgulanmakta olduğunu merak etmez mi? Çünkü açıktır ki cevaplayıcı denek pozisyonundaki insana teste dahil olmadan önce gerekli açıklamalar yapılmıştır. Yoksa sokaktan yaka paça birisi çevrilip, bir odaya tıkılsa, önüne konulacak bilgisayar ekranında belirecek soruları cevaplaması talep edilse, kuzu kuzu bu talebi karşılamayacaktır.

Bu açıdan Turing Testi’ndeki yapay zekâ “Homo sapiens sapiens”in değil de ancak “Homo sapiens”in zekâsı ile kıyaslanmakta olabilir. Yani düşündüğünün ayırdında olan bir insanın değil, düşünme becerisi olan (ama bunun idrakinde olmayan) bir insanın.

Bir diğer husus ise insan zekâsının, insanda bulunan öteki her şeyden soyutlanmış bir olgu olarak değerlendirilmesi. Örneğin insan zekasının duygu ile ilgisi yok mu? Eğer varsa bu boyut yapay zekaya aktarılabilir mi? Nasıl? Testin en başında makineye, tıpkı cevaplayıcı konumundaki ikinci denek olan insana yapıldığı gibi test ile ilgili bir açıklama yapma “gereği” duyulmuyorsa zaten geçmiş olsun. Ona insan zekasına denk bir zekâ denilemez.

Turing Testi 1950 yılına dayanıyor. Ortaya atıldığı dönem itibariyle değerlendirildiğinde çağının ilerisinde bir bakış açısına sahip olduğu aşikâr. Ancak önce elektronikleşme sonra da dijitalleşme ve internet ile gelen global bir meta-bilgisayar imkanına sahip 21. Yüzyılın ilk yıllarında bu testin de belki güncellenmesi gerekir. Zaten akademik camiada da bu testi olumlayan kadar eleştiren de pek çok değerlendirme ve makale var.

Evrimsel sürecin büyük bir kısmı doğadaki mücbir sebeplerden kaynaklanmış olabilir. Şimdi bu dramatik değişikliklerin çoğunu doğrudan doğa değil de onun bir üyesi olan insan yapıyor. Doğanın yaptıkları iyi/kötü diye eleştirilmiyordu. İnsandan hep daha iyisini yapması bekleniyor; ama bu her zaman gerçekleşmiyor. Belki de o nedenle robotlardan (yani insan düzeyindeki yapay zekadan) hep iyi olmalarını, hep iyi şeyler yapmalarını bekliyoruz (işte Turing Testi, işte Asimov’un Üç Robot Yasası).

Tanol Türkoğlu / [email protected]


Tanol Türkoglu