Hava, Deniz ve Kara Harp Okulu birincilerinin hepsinin kadın olduğunu duymak beni inanılmaz mutlu etti. 1992 yılında doktoramı bitirip yurda yeni döndüğümde, bir dönem Hava Harp Okulu'nda ders vermiştim: İstatistik ve olasılık. Verdiğim ilk derslerden birisiydi. Sabahları servisle Yeşilköy’e, Hava Harp Okulu'na gidiyorduk. İlk gün silahlı bir asker “Komutanımı almaya geldim" diye kapıya dayanınca eşim, “Evin komutanının sen olduğunu nereden bildiler” diye şaka yapmıştı.
İlk dersi oldukça ağır işlediğimi sonradan anladım. Öğrencilerim dersi devamlı kaynatmaya çalışıyordu: New York’u anlatır mısınız hocam diye soruyorlardı; ben de onlara Manhattan’ın ortasında dikdörtgen şeklinde bir park var; her bir kenarı boyunca şu dağılımla soygun oluyorsa parkta bir saatte kaç soygun oluyordur gibi sorular soruyordum.
Çözüm çift katlı integral çözmeyi gerektirir; ilk olasılık dersi için zor bir soru. Yine de öğrencilerim dersi severek izlemişler, bir kısmı oldukça başarılı olmuştu. Ben ise mühendislik konularının yanı sıra mühendislik dışı konularda dersler almalarına şaşırmıştım. İlk dersim olduğu için bu öğrencileri çok severek anarım.
Daha sonra pek çok Harp Okulu mezunu lisansüstü öğrencim oldu. İlk doktora öğrencim Deniz Harp Okulu’nu bitirdikten sonra Amerika’da yüksek lisans derecesi almış çok parlak bir öğrenciydi. Çok şanslı olduğumu sonradan anladım, bir daha o kadar çalışkan ve disiplinli öğrencim olmadı. Hem bilgili ve çalışkan hem de bilgiye çok saygı duyan bir öğrenciydi. Rekor sürede doktorasını bitirdi; çok başarılı yayınlar yaptı.
İlk kadın öğrenci
O zamanlar Harp Okulu mezunları üniversite mezunu sayılmıyordu, fark derslerini tamamlamaları için özel eğitim programları yaptık ve sonra bu öğrencilerden en iyileri lisansüstü programlarımızda öğrencimiz oldular. Doktoralarını aldıktan sonra Harp Okulları'nda öğretim üyesi oldular; Harp Okulları bir zaman sonra üniversite statüsü kazandı.
Harp okulu birincisi olmak her zaman önemlidir: Döneminin Harp Okulu birincisi bir öğrencimiz, doktora için başvururken: “Doktora yapmazsam genelkurmay başkanı olabilirim” demişti, çok şaşırmıştık. Gerçekten de bir zamanlar silahlı kuvvetlerde liyakat esastı. Döneminin birincisi olmak, aldığı tüm eğitimlerde tam puan almak, birinci olmak, terfi için esas belirleyiciydi.
Kadınların Harp Okulları'na alınması konusunda ilk deneyim, 1995-1960 arasında olmuş. O dönem NATO’ya giren Türk ordusu, Amerikan ordusunda kadın subayları görerek orduda kadın fikri ile tanışmış. 1955’te İnci Arcan adlı bir kız öğrenci, Harp Okulu'na girmek üzere başvurmuş; ret cevabı alsa da yılmamış, tekrar tekrar başvurmuş, sonunda Milli Savunma Bakanı ile görüşüp kız öğrencilere harp okulunda okuma yolunun açılmasını sağlamış.
İnci Arcan başarıyla mezun olup 1983’te albay rütbesi ile emekli olana kadar Kara Kuvvetleri bünyesinde çalışmış. Maalesef kadın öğrenci alımı, kısa sürmüş. 1960’ta son verilen bu uygulama, 30 sene boyunca gündeme gelmemiş.
Benim Hava Harp Okulu'nda ders verdiğim 1992 senesi Harp Okulları'na tekrar kız öğrenci alımının başladığı sene. Benim ders verdiğim üçüncü sınıflarda olmasa da birinci sınıflarda kadınlar vardı. Onlar ve arkalarından gelen diğer kadınlar ordumuzda başarıyla görev yaptılar; pek çoğu emekli olmuş olmalı. Ondan beri pek çok başarılı kadın subay yetişti. Ancak bu senenin mezunları özel: Üç kadın mezun, sınıflarının birincisi. Bu başarılı kadınlar, eminim ileride kurmay eğitimlerini de başarıyla tamamlayacaklar, terfi edecekler. Belki general, amiral olacaklar. Belki içlerinden birisi genel kurmay başkanı bile olur; kim bilir?
Lale Akarun
*Bu yazı, HBT Dergi 438. sayıda yayınlanmıştır.