Nörolojik hastalıklar dünya sağlığı için en büyük tehdit

Özlem Kayım Yıldız Y

Sinir sistemini etkileyen hastalıklar çeşitlidir ve otizm spektrum bozukluğu gibi nörogelişimsel hastalıkları, Alzheimer hastalığı gibi ileri yaşta ortaya çıkan nörodejeneratif hastalıkları, migren ve gerilim tipi baş ağrısı gibi yaygın baş ağrısı sendromlarını, yenidoğanın statik beyin hasarlarını, epilepsileri, enfeksiyonlara ikincil gelişen patolojik süreçleri ve tüm dünyada en yaygın ölüm nedenleri arasında olan beyin damar hastalıklarını içerir.

Hastalıkların küresel halk sağlığı üzerine etkilerini araştıran bugüne dek yapılmış en kapsamlı araştırma olan Küresel Hastalık, Yaralanma ve Risk Faktörleri Çalışması-2021 (Global Burden of Disease, Injuries, and Risk Factors Study, GBD, 2021) verilerine göre nörolojik hastalıkların halk sağlığı üzerine oluşturduğu yük bugüne dek sanılandan çok daha fazla. 1990-2021 yılları arasında 204 ülkenin sağlık verilerinin incelendiği araştırmada sinir sistemi hastalıklarının küresel ölçekte en fazla ölüm ve engellilik yaratan hastalıklar olduğu belirlendi. GBD-2021 verilerine göre 2021 yılında dünya nüfusunun %43’ü yani 3,4 milyar insan nörolojik hastalıklardan birinden etkilendi. Dünya çapında son 31 yılda nörolojik bozukluklar nedeniyle oluşan engellilik, hastalık ve erken ölümlerde %18’lik artış olarak 1990’da 375 milyon yıl olan sağlıklı yaşam yılı kaybı 2021’de 443 milyon yıla yükseldi. Nörolojik hastalıkların halk sağlığı üzerine etkisi, kalp ve damar hastalıklarını geride bıraktı (https://doi.org/10.1016/S1474-4422(24)00038-3).

Nörolojik hastalıklar içerisinde halk sağlığı üzerine en fazla olumsuz etkide bulunan ilk 10 hastalık inme yani beyin damar hastalıkları, yenidoğanın beyin hasarı, migren, Alzheimer hastalığı ve diğer demanslar, diyabetik nöropati, menenjit, epilepsi, erken doğumla ilişkili nörolojik bozukluklar, otizm spektrum bozukluğu ve sinir sistemi kanserleriydi. COVID-19’un meydana getirdiği nörolojik bozukluklar ise 2021’de 20. sıradaydı ve 2,48 milyon yıl sağlıklı yaşam yılı kaybına yol açmıştı. En yaygın nörolojik bozukluklar ise gerilim tipi baş ağrısı (2 milyar insan) ve migrendi (1,1 milyar insan). Zaman içerisinde sıklığında en fazla artış görülen hastalık ise diyabetik nöropati idi; 1990-2021 yılları arasında sıklığı üç kattan fazla artış göstermişti, bu durum, küresel olarak diyabet sıklığının artmasına ikincildi.


Neden büyük bir tehdit?

Nörolojik hastalıkların oluşturduğu halk sağlığı yükündeki bu artışın nedenleri neler? En başta gelen nedenler dünya nüfusunun artışı ve yaşlanması. Ayrıca hava kirliliği, obezite, tütün ürünleri tüketimi, sağlıksız beslenme gibi çevresel ve yaşam stili ile ilişkili risk faktörlerine maruz kalma düzeylerinde de artış söz konusu. Gerçekte, yaşın etkisi ortadan kaldırıldığında nörolojik hastalıklarla ilişkili engellilik ve ölüm oranlarında 1990’dan bu yana yaklaşık üçte bir oranında düşüş söz konusu. Bu düşüşün nedenleri hastalıklara ilişkin farkındalık düzeyinde artış, aşılama, tetanoz (%93 azalma), menenjit (%62 azalma) ve inme (%39 azalma) gibi bazı hastalıklar için küresel önleme politikalarının uygulamaya konmasıdır. Sonuç olarak veriler, nüfusun yaşlanmasının, sinir sistemi hastalıklarındaki artışın esas belirleyicisi olduğuna işaret etmektedir.

Nörolojik hastalıklar kaynaklı ölümler ve engelliliklerin %80’den fazlası düşük ve orta gelirli ülkelerde. 2021’de nörolojik hastalıklardan en çok etkilenen coğrafi bölgeler Orta ve Batı Sahraaltı Afrika iken en az etkilenenler ise yüksek gelirli Asya Pasifik ülkeleri ve Avustralya idi. En yoksul ülkelerdeki nörolojik bozuklukların önemli bir kısmını 5 yaş altındakileri etkileyen doğumla ilişkili sorunlar ve enfeksiyon hastalıklarının sinir sistemi üzerine etkileri oluşturuyordu. 2017 yılı itibarıyla dünya ülkelerinin yalnızca dörtte birinde nörolojik hastalıklar için ayrılmış bir bütçe var ve yarısında tanı ve tedaviye yönelik rehberler mevcut. Bu hastalıklarla ilgilenen tıbbi personel sayısı da eşit olmayan bir biçimde dağılmış durumda: Yüksek gelirli ülkeler, düşük ve orta gelirli ülkelerden 70 kat daha fazla nöroloji alanında uzmanlaşmış personele sahip.

Korunmaya öncelik verilmeli

Birçok nörolojik hastalıkta sağaltıcı, kür sağlayıcı tedaviler mevcut değil. Bu nedenle, bu hastalıklardan korunmaya öncelikli tanınmalı. Neyse ki, inme ve demans gibi hastalıklar için etkili koruyucu yöntemler var. Bu hastalıklar için düzeltilebilir risk faktörlerine odaklanılmalı. Örneğin, en önemlisi hipertansiyon olmak üzere önlenebilir 18 risk faktörüyle mücadele inme nedeniyle oluşan ölüm ve engelliliğin %84’ünü engeller. Kurşuna maruz kalmanın kontrol altına alınması entelektüel engellilik gelişimini %63, açlık kan şekerini normal düzeylere getirmek ise demans yükünü %15 oranında azaltır.

Tüm dünyada nörolojik hastalıkların yükü hızlı biçimde artmakta. Nüfusların yaşlanması ve bu artışın devam etmesi halinde önümüzdeki on yıllarda sinir sistemi hastalıklarının halk sağlığı üzerine olumsuz etkisi daha da büyük olacaktır. Bununla birlikte, nörolojik hastalıkları önlemeye yönelik koruyucu stratejiler yeterince uygulanmamakta. Bu hastalıkların büyük ölçüde önlenebilir ancak gelişmeleri halinde kür sağlanamaz olmaları nedeniyle küresel halk sağlığı öncelikleri arasında yer almaları gerekli.

Yazı: Özlem Kayım Yıldız

* Bu yazı, HBT Dergi'nin 465. sayısında, yazarın köşesinde yayımlanmıştır.


Batuhan Sarıcan