Yüksek teknoloji ihracatında Türkiye

Bayram Ali Eşiyok
Yüksek teknoloji ihracatında Türkiye

Yüksek teknoloji içerikli sektörler havacılık ve uzay, bilgisayar, elektronik, optik ve ilaç sektörlerinden oluşuyor. Yazının konusunu bu üç sektörde en yüksek pazar payına sahip ülkelerin belirlenmesi ve Türkiye’nin göreli pozisyonunun çözümlenmesi oluşturuyor.

Havacılık ve uzay sanayinde ABD’nin pazar payı aşınıyor…

Bilim ve teknolojinin en gelişmiş çıktılarını kullanan sektörlerin başında havacılık ve uzay sanayi geliyor. Ar-Ge faaliyetlerinden, temel araştırmalardan ve inovasyondan beslenen havacılık ve uzay sanayi pazarına ABD başta olmak üzere diğer metropol ülkeler hakim.  2014 yılı itibariyle sektörde ABD’nin ihracat pazar payı %32.51. Yani pazarın 1/3’ü ABD’nin denetiminde. ABD’yi %17.61 ile Fransa, %13.11 ile Almanya ve %9.25 ile İngiltere izliyor. Türkiye’nin dünya pazar payı ise sadece %0.22.


2000-2014 arasında ihracat pazar payını en fazla artıran ülke ise Fransa. Fransa’nın 2000 yılında %13.69 olan ihracat pazar payı, 2014 yılında %17.61’e yükselmiş.  İhracat pazar payı düşen ülkeler ise ABD ve İngiltere. ABD’nin 2000 yılında %35.88 olan pazar payı, 2011 yılında %29.10’a kadar geriledikten sonra ılımlı bir artışla 2014 yılında %32.51’e yükselmiş. İngiltere’nin payı ise %12.17’den %9.25’e düşmüş. Almanya’nın pazar payı ise nerdeyse aynı kalmış (%13).

Tablo: Yüksek teknoloji içeren sektörlerde ihracat pazar payı en yüksek ülkeler ve Türkiye (%)

Kaynak: OECD, MSTI veri tabanından hareketle oluşturuldu. Ülke sıralaması 2014 yılına göre.


Bilgisayar, elektronik ve optik pazarına Çin hâkim

Yeni bir tekno-ekonomik paradigma olarak Bilgi ve İletişim Teknolojileri (BİT) sektörünün bilgisayar, elektronik ve optik pazarına önemli ölçüde Çin hakim. 2014 yılında Çin’in pazar payı %27.55. Çin’i  %8.14 pazar payı ile ABD izliyor. %5.96 pazar payına sahip Güney Kore’yi teknolojide önemli gelişmeler sağlayan Singapur takip ediyor. Türkiye’nin bilgisayar, elektronik ve optik sanayinde ihracat pazar payı yok gibi… %0.12.

Güney Kore başta olmak üzere, Çin ve Singapur uluslararası işbölümü içerisindeki yerlerini önemli ölçüde değiştirmiş gözüküyorlar. Metropol ülkelerin havacılık ve uzay sanayindeki hegemonyalarının bilgisayar, elektronik ve optik sanayi söz konusu olduğunda önemli ölçüde aşındığı anlaşılıyor. Çin ve Güney Kore gibi gelişmekte olan iki büyük ekonominin BİT sektöründe elde ettikleri başarım büyük ölçüde liberal olmayan, yer yer müdahalelere dayanan sanayi politikaları sonucunda elde edilen bir başarı.

Pazar paylarına trend olarak bakıldığında, 2000-2014 yılları arasında Çin’in ihracat pazar payında dramatik artış gerçekleşmiş: 2000 yılında %4.35 olan pazar payı 2014 yılında %27.55’e yükselmiş. Çin’in artan pazar payına karşın, ABD’nin pazarı payı önemli ölçüde aşınmış, %16.39’dan %8.14’e gerilemiş.

İlaç pazarının iki hâkim aktörü: Almanya ve İsviçre

Bilim ve teknolojinin içselleştiği yüksek teknoloji içerikli ilaç sektörü pazarına Almanya ve İsviçre hakim. 2014 yılında Almanya’nın pazar payı %14.95. Almanya’yı %12.33 ihracat pazar payı ile İsviçre, %9.64 pay ile Belçika ve %8.81 pay ile ABD izliyor. 2000-2014 arasında Almanya, İsviçre ve Belçika’nın ihracat payları artarken, sadece ABD’nin (diğer üç sektörde de olduğu) ihracat pazar payı aşınmış.

ABD sadece havacılık ve uzay sanayinde lider ülke. ABD, BİT’ teki üstünlüğünü Çin’e, ilaçta ise Almanya’ya kaptırmış. Kısaca, ABD yüksek teknoloji içerikli sektörlerde pazarlarını kaybediyor… Hegemonyası giderek sarsılıyor. Çin’in nefesini ensesinde hissediyor…

Sonuç olarak, havacılık-uzay ve ilaç sanayinde gelişmiş ülkelerin hakimiyeti izlenirken, bilgisayar, elektronik ve optik sektöründe Çin’in artan etkinliği söz konusu. Türkiye ise bu üç temel/yüksek teknoloji içerikli sektörde “var olmanın dayanılmaz hafifliği”ni yaşıyor… Üretemiyor, ihracat yapamıyor ve dünya pazarlarında istenen düzeyde pay alamıyor.

Peki çözüm? Onlarca kez CBT’de ve birçok kez de HBT’de vurgulandığı üzere, merkezinde bilim ve teknoloji politikalarının olduğu yeni bir sanayileşme stratejisi ve tüm bunları kapsayan yeni bir kalkınma paradigması temel çıkış yolu olarak gözüküyor… Ne yazık, ufukta yeni bir kalkınma paradigmasının yüksek teknolojilere dayalı öncülleri değil, giderek şişen bir hizmet sektörü, finanslaşan ve inşaatlaşan bir ekonominin yarattığı rantlar ve dışa bağımlılığı artmış, kırılgan bir ekonominin ayak sesleri duyuluyor…

Bayram Ali Eşiyok

Bayram Ali Eşiyok