Merhaba ve ilk yazı: Akademik makalede özen

Tevfik Uyar
Merhaba ve ilk yazı: Akademik makalede özen

Uzun bir süredir gece gündüz çabaladık. Bu hafta ortaya yeni bir Türkçe bilim yayını koyabilmiş olmanın mutluluğunu ve keyfini yaşıyoruz. Bundan sonra her hafta bu köşede birlikte olmak dileğiyle...

***

Bilimsel elektronik yayıncılığın mümkün hale gelmesiyle birlikte hakemli bir bilim dergisi çıkarabilmek için katlanılacak maliyetlerin önemli bir kısmı ortadan kalktı. Bu durumun başta açık erişimli olanlar olmak üzere akademik dergilerin sayısını artırması bakımından bilim dünyasına sağladığı katkı açıktır.


Ne var ki uzunca bir süredir Türkiye’de pek çok alanda yaşadığımız niceliğe ağırlık verilirken niteliğin atlanması sorunsalı bu alanda da karşımıza çıkıyor. Özellikle yeni kurulan üniversitelerin çeşitli fakülte ve enstitülerince yayımlanan dergilere göz attığınızda makalelerin kaliteleri hakkında ciddi şüphelere kapılmamak elde değil.

Bir makalenin kalitesini iki açıdan değerlendirebilirsiniz. Elbette öncelik bilimsel kalitedir. Ne var ki bu tarz bir değerlendirme başka bir bilimsel tartışma doğurur çünkü doğruluğu, yanlışlığı ve kalitesi genellikle ilk bakışta belirlenebilir hususlar değildir. Diğer kalite faktörü ise makalenin biçimsel değerlendirmesidir. Bilhassa yayın hayatına yeni başlamış olan bilimsel dergilere göz atıldığında, dergilerin web sayfalarında ilan ettikleri kaynak gösterme kurallarına uymayan makaleleri kabul ettiklerine sıkça rastlanıyor. Tahminimce başka bir dergi için yazılmış makalenin aceleyle söz konusu dergiye kaydırılmasından kaynaklanıyor bu hata.

Makalelerin çok sayıda yazım yanlışıyla dolu olmaları ise başka bir sorun. Yazar(lar)ın, hakemlerin ve bir editörün gözünden kaçmış bariz hatalar hem makale hem de dergi hakkında şüphe yaratıyor. Kimi zaman yazarların adının yazılma biçimlerinin tutarsız olduğunu (örneğin birinin soyadının tamamen büyük harflerden, diğerininse sadece baş harfi büyük olarak yayımlanması) veya yazarların kendi çalıştıkları kurum adlarını yazarken hata yaptıklarını görmek çok üzücü.

Türkçe yazılan makalelerin İngilizce özetlerinin neredeyse doğrudan Google Translate aracılığıyla çevrilip konmaları ise tam bir facia. Geçtiğimiz günlerde keşfettiğim, Siirt Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi’nde yayımlanan Erzurumlu İbrahim Hakkı hakkındaki makalenin zaten pek anlaşılamayan İngilizce özetinde İbrahim Hakkı Hazretleri özel ismi, inanması güç ama, Abraham Rights Holiness olarak çevrilmişti. Makaleye Twitter aracılığıyla dikkat çekmem ve ODA TV tarafından haber konusu edilmesinden sonra derginin bir Erratum / Corrigenda, ya da herhangi bir başka düzeltme notu yayımlamadan apar topar makaleyi değiştirmesi de bilimsel yayıncılık açısından dehşet verici.

İçerikten ziyade şekle önem vermenin, nitelikten ziyade niceliğe önem vermeye benzediğini düşünebilir, bu kadar şekilci olmanın önemsiz olduğunu iddia edebilirsiniz. Bence şekil önemlidir. En azından bir gösterge olarak.

Zira bilimsel araştırma süreci titizlik gerektiren bir süreçtir. Kimi sonuçlar binlerce ve hatta milyonlarca veririnin analiz edilmesiyle ortaya çıkar. Bilimsel araştırma disiplini, “titizlik” özelliğini garanti altına almak adına çeşitli yöntemler açığa çıkarmıştır: en ufak bir yanlılığın araştırma sonuçlarına yansımaması için ne deneklerin, ne de verileri analiz edenlerin deneyin amacını bilmedikleri çift kör deneyi yöntemi gibi. Ya da bir anketin Türkçe’ye çevrilmesinde anketin önce yazar tarafından Türkçeye, sonra bir başkası tarafından yeniden orijinal diline çevrilmesi, daha sonra bu yeni çevirinin de o dili iyi bilen veya anadili olan birine kontrol ettirilmesi gibi. Bu ve bu gibi hepsi insan hatalarını ya da yazarın araştırma sonuçlarına istemeden etkide bulunmasını engellemek için ortaya konmuş yöntemlerdir. Esasında hakemlik kurumu da bu yüzden vardır.

Titiz olunmasına böylesine çaba gösterilen bilimsel araştırma ethosunda, çalıştığı kurumun adı da dâhil pek çok yazım yanlışı yapan bir yazarın verilerini titizlikle analiz ettiğine kesin olarak güvenebilir miyiz? Peki ya onca ifade hatasını, terim hatasını, çeviri yanlışını atlamış hakem ve editörlerin, makalenin bilimsel kalitesini doğru değerlendirdiklerine?

Gözden kaçan küçük hatalar elbette olacaktır. Bu küçük hatalar hem yazarların, hem hakemlerin hem de editörlerin gözünden kaçmış bile olabilir. Zaten uzman bir okur makalenin genel havasından o hataların istemsizce mi yoksa özensizlikten mi ortaya çıktığını anlayabilir. Ancak herkes uzman değil. Ve öyle hatalar var ki “bu kadar özensizlikle bu araştırma sağlıklı bir biçimde yapılmış olamaz” hissi uyandırıyor.

Bir bilimsel makale genelde aylarca, kimi zaman yıllarca uğraştan sonra ortaya çıkıyor. Gerek makaleyi yazan yazarların, gerekse derginin veya kendilerinin saygınlığını korumak isteyen hakemler ve editörlerin onun düzgün görünmesi için de gerekli çabayı sarf etmelerini bekleyebiliriz.

Elbette şeklin kötü olması ne yazarların ne de hakemlerin bilimsel kalite konusunda da “kötü” bir iş ortaya koyduklarını göstermez, ancak hem araştırmanın hem de derginin kalitesi hakkında yeterince makul bir şüphe yaratır.

Tevfik Uyar / @tevfik_uyar 


Tevfik Uyar

İstanbul Teknik Üniversitesi Uçak Mühendisliği bölümünden mezun olmuştur. Yüksek Lisans ve Doktora derecelerini İstanbul Kültür Üniversitesi İşletme Yönetimi Anabilimdalı'ndan almıştır. Çalışmaları risk algısı, belirsizlik altında karar verme ve emniyet yönetimi üzerinedir. Açık Bilim'in kurucusu, Yalansavar editörü ve Herkese Bilim Teknoloji Dergisi yayın kurulu üyesi olan Uyar, "Astrolojinin Bilimle İmtihanı", "Safsatalar: Aklın Kırk Haramisi" gibi popüler bilim kitaplarının, “Tek Kişilik Firar”, “Kızıl Sürgün” gibi bilimkurgu eserlerin yazarı, "İrrasyonel", “Yalancılar ve Sahtekarlar Ansiklopedisi”, "Başkalarının Aklı" gibi kitapların çevirmenidir.