Ah be dostum... Ah be Yılmaz... Acı haberin geldi ve yüreğimden bir minik serçe pırpır edip havalandı. Karşımdaki koca çınarın dallarından birine kondu ve “Hani ona telefon edecektin dün akşam? Bak, aramadın, bugüne erteledin ve artık o yok” dedi. Gözümden bir damla yaş aktı ve klavyenin tuşuna damladı... Zordu senin gibi bir insanın hastalığını kabullenmesi. Seni, koca yaşlı çınara benzetirdim da...