Yılmaz Zenger’i kaybettik

Öne Çıkanlar Toplum
Yılmaz Zenger’i kaybettik

Ah be dostum... Ah be Yılmaz... Acı haberin geldi ve yüreğimden bir minik serçe pırpır edip havalandı. Karşımdaki koca çınarın dallarından birine kondu ve “Hani ona telefon edecektin dün akşam? Bak, aramadın, bugüne erteledin ve artık o yok” dedi. Gözümden bir damla yaş aktı ve klavyenin tuşuna damladı...

Zordu senin gibi bir insanın hastalığını kabullenmesi. Seni, koca yaşlı çınara benzetirdim daima. Hiç yıkılmayacak, hep göğe doğru yeni dallarını uzatacak, koca gövdesini rüzgara siper ederek her daim kuşları barındıracak çınar gibiydin... 86 yaşında bilge bir çınar. Evet, Yılmaz Zenger. Dik duruşundan asla ödün vermeden yaşadın. Ve ağaçlar ayakta ölür derler ya, sen de ayakta öldün. Çözüm insanıydın... Problem çözücü idin. Var oluşunu yaratıcılığının ve çözüm üretim becerinin üzerine inşa etmiştin ve bunu da hakkıyla yaptın doğrusu. İçindeki küçük çocuğun asla büyümesine izin vermedin. Hocaydın ama onun da ötesinde sınırsız bir öğreticiydin. Evinin, atölyenin kapısı herkese açıktı. Senden bilgi kırıntıları bile alabilmenin önemini anlayanlar o kapıyı kullandılar. Anlamayanlar ise seni kullanmak istediler... O kadar iyi, o kadar dürüsttün ki, bunu bile önemsemedin. Boş verdin...

Hep ileriye baktın, geleceğe... Bir adım öndeydin bu konuda. Deneyseldin daima... Her yeni teknolojiyi hemen özümseyen, yeni malzemeler kullanmasını seven, deneyen... Başarı kadar başarısızlıkların da önemini bilmiş ve kabullenmiştin.


Senin dünyan üretmek üzerineydi. Fabrikan evin, çalışanların ise çocuğun gibiydi. Maddi açıdan en sıkışık olduğun dönemde bile önce işçilerini düşünürdün: “Ne yapalım, onları kapının önüne koyamam ki" der ve yeni çözümler üretirdin. Dedim ya, sen hep çözüm adamıydın... Çözümler ürete ürete, problem çöze çöze bugüne geldin. Ve karşına hiç istemediğin anda kötü bir hastalık çıktı. Ona da çözüm bulmak istedin. Türlü yollar denedin. Ama karşındaki bu kez çok sert bir kayaydı sevgili Yılmaz. Ama gücün yettiğince direndin... Haziran ayında Büyükada’da ağırladık seni. Tekerlekli sandalyeye mahkumdun artık, ama yine de geldin. Uzun konuşunca nefes nefese kalıyordun ama olabildiğince bol sohbet ettik. Ardından Ören’e gittin ve bir çalışma atölyesine katıldın. Konuştun, birikimlerini anlattın.

Kaçınılmaz son ise dün gece geldi. Işıklar içinde uyu canım dostum...

Yılmaz Zenger kim diye soranlara, onu tanımamış olup tanımak isteyenlere onun küçük bir hayat hikayesi:

 

Yılmaz Zenger dünyaca tanınmış bir tasarımcı, mimar ve sanatçıydı. Kendine ait endüstriyel tasarım ve özel ürün üretimi yaptığı tesiste çalışmanın yanı sıra, İstanbul Teknik Üniversitesi'nde uzun yıllar boyama, heykel, tasarım üzerine ders verdi ve yazılar yazdı. Zenger aynı zamanda, 40 yıl önce kuruluşunda yer aldığı Yapı Endüstri Merkezi'nin yönetim kurulu üyeliğini görevini de uzun yıllar sürdürdü.

Bir mimar, tasarımcı ve sanatçı olarak çok sevdiği bir söz vardı: “Her görünen nesne, görünmesi gereken başka bir şeyin üstünü örter” . İşte Zenger yaşamı boyunca hep örtüleri kaldırıp daha alt katmanlara inmeye çalıştı. Zenger, Herkese Bilim Teknoloji dergisinin de yazarları arasındaydı.

Yılmaz Zenger'in cenazesi, 5 Ağustos Pazar günü, ikindi namazının ardından, Şakirin Camii'nden kaldırılacak.

Özlem Yüzak