Orhan Bursalı
*Bu yazı, HBT Dergi 494. sayıda yayınlanmıştır.
Yeni enerji devrimi, dijitalleşme, savunma sanayi ve uzay teknolojileri konulaırında gerçekleşiyor ve tüm bunların arkasında görünmez kahramanlar var: Nadir metaller (veya nadir toprak elementleri, İng. rare earth elements). Yaklaşık 17 elementten oluşan bu grup, adından da anlaşılacağı gibi “nadiren” saf hâlde bulunur ve çıkarılıp işlenmesi zahmetlidir. Ancak hepsi modern teknolojilerin kalbinde yer alırlar.
Bugün dünyada bu elementler, “21. yüzyılın petrolü” olarak anılıyor. Çünkü geleceğin teknolojileri—elektrikli araçlar, yenilenebilir enerji, ileri elektronik, savunma sistemleri—çoğunlukla bu metallerin sağladığı manyetik, optik ve katalitik özelliklere dayanıyor. Petrol ne kadar enerji dünyasını belirlediyse, nadir metaller de teknolojik dünya için benzer bir hammadde hâline geldi.
Evet... nadir toprak toprak elementleri adıyla bildiğimiz değerli metaller, neredeyse bir sıcak savaş aracına dönüşecek kadar önemli ABD ile Çin arasında... Çin dünyanın en zengin nadir metal kaynaklarına sahip ve bu hakimiyetini başta ABD olmak üzere dünyaya koz olarak kullanma kararı aldı. Çin aslında bu yılın başlarında nadir metallere bazı kısıtlamalar getirmiş, bu metalleri askeri projelerde kullanmak isteyen yabancı şirket ve kurumlara satışını yasaklamıştı. 1 Aralık’tan itibaren, nadir metaller üzerinde denetimini daha da artırmayı planladı. Ve pek çok metala ihracat yasağı koydu.
Kıyamet koptu Beyaz Saray’da; Trump derhal Çin ithalatına gümrük vergilerini yüzde yüze çıkardı. Gerilim arttı piyasalar yeniden etkilendi, ekonomide belirsizlikler yükseldi, borsa düştü, altın ve gümüş tarihlerinin en büyük rekorlarına koşmaya başladı. Çin ile ABD arasındaki gerilim dünyayı etkiliyor.
Derken, nadir toprak elementleri veya metalleri meselesi ülkemizde de iktidar muhalefet arasında sert tartışma konusu oldu. Hemen hemen 40 yıldır Eskişehir Beylikova’da nadir metaller yatağı olduğu biliniyor. 3 yıl önce Beylikova’da yapılan geniş sondajlar sonucu 694 milyon tonluk nadir toprak element kaynağı olduğu hesaplandı. Çin’den sonra ikinci büyük yatak olduğu ileri sürülüyor. Beylikova’da 17 farklı nadir toprak elementinin varlığı saptanmış. Burada ayrıca toryum da var. Toryumu mesela Hindistan nükleer santralinde kullanmaya başladı.
Türkiye’nin sorunu bu metalleri elde edecek, işleyecek yüksek üretim teknolojilerine sahip olmaması. Eti Maden’in bir pilot tesisi kurduğunu biliyoruz.
Hammadde olarak satışta ustayız!
Türkiye hiçbir zaman büyük bir metal üretici olmadı. Böyle bir devlet politikası yoktu. Metaller genellikle büyük ölçüde ham halde dışa satılıyor, biz de yabancı şirketlerden yüksek katma değerli ürünler olarak bin kat pahalı geri satın alıyoruz.
Nadir elementlerin değeri de aslında uzun zamandır biliniyordu ve hükümet de nadir metaller üzerinde müdürlük kurdu. Peki, Cumhurbaşkanı ABD’de görüştüğü Trump’a Beylikova’yı önerdi mi? Çünkü Türkiye dışlandığı F- 35 uçakları projesine yeniden girmek istiyor, bir Halkbank soruşturması var, F- 16 uçak alımı bile onaylanamıyor Kongre tarafından. Trump’ın baskısı var Erdoğan üzerinde, Rusya’dan gaz alma diyor.
Cumhurbaşkanı Trump’a bütün bunlar karşılığında Beylikova tesislerini işletmeyi önerdi mi? Şüphesiz Beylikova’yı satın alması söz konusu olamaz ama işletmesi tamamen bu konuda uzman bir Amerikan şirketine verilebilir ve ABD’nin özellikle askeri amaçlar başta olmak üzere yüksek teknolojik ürünlerde nadir metal kullanımı ihtiyacını karşılayabilir.
İktidar bunu reddediyor ama işletilmesi için tamamen Amerikalılarla anlaşma yoluna gitme potansiyeli yüksek görülüyor.
Savaş uçakları, yapay zeka çipleri…
Nadir toprak elementleri mesela F-35 savaş uçaklarından tutun, birçok bilgisayar çipinin üretimi için şarttır. Düşünün, bu çipler akıllı telefonlardan yapay zeka sistemlerine kadar her şeyde kullanılmak zorundadır. Eğer dünyanın bir nolu yüksek çip teknoloji üreten şirketi Nvidia ve bir nolu Amerikan şirketi Apple gibi dünyanın en büyük şirketlerinden bazıları, bu metallere yeterince erişemezse hem üretimleri azalır hem de tedarik zincirleri kopar. Bu şirketler ihtiyaçları olan nadir metalleri genellikle, en büyük üretici olan Çin’den alıyor.
Çin bu metaller üzerinde tam kontrolünü sıkılaştırınca, Amerikan yüksek teknoloji kullanan üreticiler büyük sıkıntıya girecekler. Kıyametin kopma nedeni bu. Çin yüksek teknoloji üretimine bu kararlarıyla dünya çapında hakimiyet kurma koşullarını yaratıyor.
Çin ile ABD arasında zaten bir yüksek teknoloji üretim savaşı var. Çin her alanda, askeri yüksek teknoloji dahil, bir meydan okuyucu pozisyonunda. Mesela Çin yukarıda açıkladığımız 1 Aralıkta yürürlüğe girecek nadir toprak metalleri üzerindeki tam kontrolünün yanı sıra, aynı zamanda Çin elektrikli otomobillerin pillerinin üretiminde ihtiyaç duyulan birçok ekipmanın ihracatını da kısıtlayacağını açıkladı. Amacı, otomotiv sektöründeki rekabet avantajını uzun vadeye yaymak.
Nadir toprak elementleri ayrıca, dronlar (insanlı insansız hava / savaş araçları, fabrika robotları ve açık deniz rüzgar türbinlerindeki elektrik motorlarına güç veren mıknatısların yanı sıra otomobillerdeki frenler, koltuklar ve diğer sistemlerin üretiminde de kullanılmakta (New York Times, WP, Geology Science web sitesi)
Robot üretiminde birinci
Hatırlatalım, Çin fabrikalarında robot üretimi çok yüksek. Fabrika robotlarını diğer tüm ülkelerden çok daha hızlı üretiyor ve kuruyor. Fabrikalarında daha fazla robot kullanmak için bir kampanya başlatmıştı, bunun sonucunda imalat sanayini dönüştürdü ve dünyada egemen üretici haline geldi. Şuna bakın: “Çin'deki fabrikalar 2017'den bu yana her yıl 150.000'den fazla robot kurdu, üretim kapasitesi de hızla arttı. Bu yılın başında, Çin'deki fabrikalar dünya çapında üretilen tüm malların neredeyse üçte birini üretiyordu; bu rakam, Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, Japonya, Güney Kore ve İngiltere'nin toplamından daha fazlaydı. Mesela ABD üçüncü sırada yer alıyor. Çin imalat sektöründeki küresel hakim rolünü giderek güçlendiriyor.
Çin’in nadir metallerin satışı üzerine tam kontrolü ve tüm bu gelişmeler, Trum’ın paniğinin temel nedeni. Bu yazı hazırlanırken, Trump, Çin lideri ile Güney Kore bir araya gelerek bir anlaşma sağlanacağı umudunu açıklıyordu.
Çin nadir toprak elementlerinin çıkartılmasından işlenmesine, rafine edilmesine ve çeşitli amaçlarla kullanılmasına kadar tüm süreçleri çok iyi biliyor. Çin’in bu konuda yeteneğinin ne zaman başladığını yan kutudan okuyabilirsiniz.
Samaryumun yüzde yüzü
Mesela, Çin nadir metal olan dünyadaki tüm samaryumu rafine ediyor. ABD Samaryumu F-35 savaş uçakları ve çok çeşitli füzeler üretmek için kullanmaktadır. Çin samaryumun satışını durdurursa, ABD bu metalin rafinesi için yıllarca zaman kaybedecektir. Çin bu süre içinde de epey yol alacaktır. Sadece samaryum değil, nadir metallerin çoğunu çıkartıyor ve işliyor.
Bu arada Avrupa ve ABD, Çin’in satışını askıya aldığı nadir toprak mıknatısları üretmek için, zamanında Çin’den aldıkları ekipmanları da kullanarak fabrikalar kurdular ve mıknatıs üretme yarışını girdiler. ABD’de 4 fabrikanın inşaatları bitti, ancak Çin’in 30 yıllık üretim deneyimine hacim olarak ulaşabilmeleri yıllar alacak. Daha şimdiden pek çok şirket işleyecekleri metal bulmakta zorluk çekiyor. Otomobil üreticileri ve savunma sanayii şirketleri etkileniyor. Kanadalı Neo Performance Materials şirketi Eylül’de Estonya'da kurduğu fabrika ile Batının ihtiyaçlarını karşılayabilecek kapasitede üretim yapabilecek. Fakat Çin’e kıyasla katbekat az.
Bir araştırmaya göre, (Adamas Intelligence) Kuzey Amerika ve Avrupa, otomobiller, robotlar, dronlar ve diğer ürünler için yılda yaklaşık 40.000 ton nadir toprak mıknatısı satın alıyor, neredeyse tamamı Çin'den.
Almanya ve Finlandiya yılda 2.000 tondan az nadir toprak mıknatısı üretiyor. Japon şirketleri, çoğunlukla Japonya ve Güney Kore'deki otomobil üreticileri için 25.000 ton ek üretim yapıyor. Çin ise yılda 200.000 tondan fazla nadir toprak mıknatısı üretiyor. Mıknatısların çoğu, Çin'in büyük çaplı mamul mal ihracatının bir parçası olarak Çin fabrikalarında üretilen motorlarda ve diğer cihazlarda kullanılıyor.
Mıknatısların yüzde 99’u
Çin cevher işleme üzerindeki neredeyse tam kontrole sahip. Çin rafinerileri, ısıya dayanıklı mıknatısların üretiminde hayati önem taşıyan üç tür nadir toprak elementinin dünya arzının %99'undan fazlasını üretiyor. ABD dahil pek çok maden şirketi cevherlerini rafine edilmek üzere uzun zamandır Çin'e gönderiyor. Şunu da belirtelim. Dünyadaki nadir toprak işleme ekipmanlarının çoğunu Çin üretiyor. Şimdi ekipmanlara da satış kontrolü getirdi.
Bu yazıda aslında nadir metal üretimi üzerinde küresel bir savaşın önemini vurgulamaya çalışıyoruz. Amerikalı bilimciler diyor ki “Çin çok sert oynuyor, Çin bu hamlesiyle küresel yapay zeka ve modern elektronik tedarik zinciri üzerinde tam kontrole sahip olabilir."
Çin öyle ki ülkedeki birçok endüstri teknisyeninin, ülkeden ayrılmalarını önlemek için pasaportlarını topladı. Çin, çiplerde ısındıklarında bile manyetik kararlılığı korumak için kullanılan nadir toprak elementi disprozyum’un dünyada yüzde 99'unu rafine ediyor. Şanghay yakınlarındaki Wuxi'deki tek bir rafineri, tüm dünyadaki ultra saf disprozyumu üretiyor. Nadir toprak elementleri, çok sayıda bellek çipi ve mantık çipi de dahil, gelişmiş yarı iletkenlerin üretimi için olmazsa olmazı sayılıyor. Bu çipler gelişmiş yapay zeka sistemlerine güç veren bilgisayarların önemli bileşenleridir.
Bu egemenlik kaygısı, Çin ile ABD arasındaki gümrük tariflere üzerindeki gelgitli büyük mücadeleye yansıyor.
ABD ve Batı şüphesiz Çin karşısında epey apansız yakalandılar ve ama 3-5 yıl içinde Çin’e olan bağımlılıklarını büyük ölçüde sona erdirecek atılıma geçtiler. Çin de bunu biliyor, ama bu süreyi nadir toprak elementlerini kullandıkları teknolojileriyle yüksek teknoloji ürünlerinde mümkün olduğunca egemenliklerini sürdürmek, mümkün olduğunda yüksek kazanç elde etmek ve özellikle yapay zeka uygulamalarında önde gitmek.
Batı ile Çin arasındaki bugünkü savaş, eğer batı piyasaları dayanabilirse ve kendini koruyabilirse, 5 yıl içinde durulur ve yeni bir normal düzen yakalanabilir.
Fakat Çin, bu süre içinde yüksek teknolojide atı alıp Üsküdar'ı geçen ülke olacak.
Çin bilim ve eğitime verdiği önemin meyvelerini topluyor
1940'ların sonlarında, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri'ndeki metalurji uzmanları, boru hatları, otomobil parçaları ve diğer uygulamalarda yaygın olarak kullanılan sünek demirin kalitesini artırmak için henüz erimiş haldeyken ona bir miktar nadir toprak elementi seryum eklediler. Nadir toprak elementlerinin ilk endüstriyel kullanımı. Seryumun cevherden kimyasal olarak ayrıştırılması oldukça kolaydı.
Çin’in bugünkü yükselişinin temellerini atan Deng Şiao Ping, eski demir çelik sektörünün kalitesini yükseltmek için Fang Yi'yi başbakan yardımcısı ve aynı zamanda güçlü Devlet Bilim ve Teknoloji Komisyonu direktörü olarak atadı. Fang, hemen önde gelen jeolog ve bilim insanlarını, Çin'in İç Moğolistan bölgesindeki Baotou şehrine götürdü. burası, geniş çelik fabrikalarına ve ülkenin en büyük demir cevheri madenine ev sahipliği yapıyordu. Baotou, Mao döneminde Çin'in tank ve topçuları için gerekli demir ve çeliğin çoğunu üretmişti, ancak Bay Fang'ın ekibi madenden demirden daha fazlasını çıkarmak için önemli bir karar aldı.
Şehrin demir cevheri yatağı, bol miktarda hafif nadir toprak elementleriyle doluydu. Bunlar arasında, sünek demir ve cam üretiminde kullanılan seryumun yanı sıra, petrol rafinerisinde kullanılan lantan ve Amerika Birleşik Devletleri, 1970'lerde süpersonik savaş uçakları ve füzelerin içindeki elektrik motorları için gereken ısıya dayanıklı mıknatısları üretmek için kullanmaya başladığı samaryum da vardı.
Nadir toprak metalleri doğada sıkı sıkıya birbirine bağlıdır. Özellikle ağır nadir toprak metallerini birbirinden ayırmak, çok sayıda kimyasal işlem ve büyük miktarlarda asit gerektirir.
1950'ler ve 1960'larda, Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği nadir toprak elementlerini ayırmak için benzer yöntemler geliştirmişti. Ancak bu yöntemler pahalıydı; paslanmaz çelik tanklar ve boruların yanı sıra pahalı nitrik asit gerektiriyordu. Çinli mühendisler, nadir toprak elementlerini ucuz plastik ve hidroklorik asit kullanarak nasıl ayıracaklarını buldular.
Maliyet avantajı ve çevre standartlarının zayıf uygulanması, Çin'in nadir toprak rafinerilerinin Batı'daki rakiplerini alt etmesine olanak sağladı. Giderek daha katı çevre düzenlemeleriyle karşı karşıya kalan Batı'daki rafinerilerin neredeyse tamamı kapandı.
Ayrıca Çinli jeologlar, ülkelerinin dünyadaki nadir toprak elementleri yataklarının neredeyse yarısına sahip olduğunu keşfetti. 1990'lar ve 2000'lerde Çinli rafineri mühendisleri, ağır nadir toprak elementlerini ayırma işinde ustalaştı. Bu da Çin'e ağır nadir toprak elementleri üretiminde neredeyse tam bir tekel sağladı.
Bay Deng 1992'de, "Orta Doğu'nun petrolü, Çin'in nadir toprak elementleri var."demişti.
Bilim eğitimi
Çin'in elektrikli otomobiller üzerindeki hakimiyeti, Teksas'taki üniversite laboratuvarlarında araştırmacıların bol ve ucuz minerallerle pil üretmeyi keşfetmesiyle başladı. Çinli şirketler, bu erken keşiflerin üzerine inşa ederek, pillerin on yıldan fazla günlük şarjlara dayanmasını sağlamanın yollarını buldular. Bu pillerden çok sayıda ucuz ve güvenilir bir şekilde üretiyorlar ve dünyadaki elektrikli otomobillerin çoğunu ve diğer birçok temiz enerji sistemini üretiyorlar.
Piller, Çin'in teknolojik ve üretim gelişmişliği açısından gelişmiş sanayi demokrasilerini nasıl yakaladığının veya geride bıraktığının sadece bir örneği. Pekin'in, ABD'nin II. Dünya Savaşı'ndan bu yana elinde tuttuğu teknolojik liderliğe meydan okuması, Çin'in dersliklerinde, şirket bütçelerinde ve Komünist Parti'nin en üst düzeylerinden gelen direktiflerde açıkça görülüyor.
Çinli öğrencilerin fen, matematik ve mühendislik alanlarında eğitim gören oranı, diğer büyük ülkelerdeki öğrencilere kıyasla önemli ölçüde daha yüksek. 2000 yılından bu yana genel yükseköğretim kayıtları on kattan fazla artmış olsa da, bu oran daha da artmaktadır.
Araştırma ve geliştirmeye yapılan harcamalar son on yılda üç katına çıkarak Çin'i Amerika Birleşik Devletleri'nin ardından ikinci sıraya taşıdı. Avustralya Stratejik Politika Enstitüsü'nün son hesaplamalarına göre, Çinli araştırmacılar 64 kritik teknolojinin 52'sinde en çok atıf alan makaleler yayınlamada dünya lideri konumunda.
2024 Ağustos ayında Çin liderleri, ülkenin araştırma çabalarını bir üst seviyeye taşıma sözü verdiler.
Çin Komünist Partisi liderliğinin on yılda bir düzenlediği toplantıda, bilimsel eğitim ve öğretim ülkenin en önemli ekonomik önceliklerinden biri olarak belirlendi. Toplantının nihai kararında bu hedef, partinin güçlendirilmesi dışında diğer tüm politikalardan daha fazla dikkate alındı. Eğitim Bakanı Huai Jinpeng, Çin'in "acil ihtiyaç duyulan disiplinler ve anadallar için olağanüstü düzenlemeler yapacağını" söyledi. "Üst düzey yetenekleri yetiştirmek için ulusal bir strateji uygulayacağız."
Çin Eğitim Bakanlığı'na göre, Çin'deki lisans öğrencilerinin çoğunluğu matematik, fen bilimleri, mühendislik veya tarım alanlarında eğitim görüyor. Çin'deki doktora öğrencilerinin dörtte üçü de bu alanlarda eğitim görüyor.
Buna karşılık, Amerikan lisans öğrencilerinin yalnızca beşte biri ve doktora öğrencilerinin yarısı bu kategorilerde yer alıyor.ç Avustralya Stratejik Politika Enstitüsü'ne göre, pil teknolojisi üzerine yaygın olarak atıfta bulunulan teknik makalelerin yüzde 65,5'i Çin'deki araştırmacılardan gelirken, bu oran ABD'den yüzde 12.
Dünyanın en büyük iki elektrikli otomobil aküsü üreticisi CATL ve BYD de Çinli. Çin'de pil kimyası veya pil metalurjisiyle yakından ilişkili bir konu olan pil kimyasına odaklanan yaklaşık 50 lisansüstü program bulunmaktadır. Buna karşılık, Amerika Birleşik Devletleri'nde piller üzerine çalışan profesör sayısı çok azdır.
Türkiye’nin Stratejik Yol Haritası
Mehmet Öğütçü
YetkinReport’taki yazısından alındı:
Türkiye’nin bu dönüşümde elinde önemli kozlar var: bor, nikel, bakır, lityum ve nadir toprak elementleri açısından ciddi rezervlere sahip.
Ancak bu potansiyel hâlâ vizyona dönüşmedi.
Türkiye’nin artık “projeler” değil, devlet politikası niteliğinde bir ulusal kritik maden stratejisi oluşturması gerekiyor.
1- Kritik Maden Envanteri: Tüm rezervler, potansiyel sahalar ve jeolojik veriler ulusal güvenlik sınıfında yeniden değerlendirilmeli.
2- Entegre Değer Zinciri: Madenlerin çıkarılması, işlenmesi, rafinasyonu, pil üretimi ve geri dönüşüm zinciri Türkiye içinde kurulmalı.
3- Jeopolitik Ortaklıklar: Afrika, Orta Asya ve Latin Amerika’daki sahalarda Türk sermayesiyle stratejik yatırımlar yapılmalı.
4- Yeşil Sanayi Entegrasyonu: Yenilenebilir enerji, hidrojen ve batarya sanayii politikalarıyla maden stratejisi birbirine bağlanmalı.
5- Ulusal Egemenlik İlkesi: Hiçbir ülke ya da şirket, Türkiye’nin nadir toprakları üzerinde imtiyaz sahibi olmamalı; yerli kamu-özel ortaklıklarıyla yürütülmeli.
Türkiye, eğer bu kaynaklarını akılla yönetirse, yalnızca tedarikçi değil, yeni enerji çağının merkez ülkesi olabilir.
Kaynaklar:
www.nytimes.com/2025/09/25/business/china-factory-robots.html
www.nytimes.com/2025/09/19/business/china-rare-earths-magnets.html
www.nytimes.com/2024/08/09/business/china-ev-battery-tech.html