Özlem Yüzak

Sıcaklar, yangınlar, krizler… Ve ötesi

Nereye doğru gidiyoruz? Bugüne kadar yaşananlar, bundan sonra yaşanacak daha ağır koşulların habercisi gibi.. Aşırı sıcaklar, orman yangınları, ekonomik kriz... Hepsi artçılları ile birlikte üzerimize doğru geliyor. Su kıtlığı, enerji krizi, göçler, yeni hastalıklar, salgınlar, savaşlar... Küresel sorun. Sistemin hiç de doğru yürümediğini hatta çökmekte olduğunu gösteriyor. Avrupa, ABD ve Asya’da ...

Evrende bir kum tanesi…

James Webb Uzay Teleskopu’nun adını duymuşsunuzdur. Uzaya gönderilmiş en güçlü teleskop. Kurban Bayramı’nın ortalarında NASA (ABD Uzay İstasyonu) bu teleskop ile evrenin çok çok küçük bir bölgesinden (gökyüzünde bir kum tanesi kadar küçük nokta) alınmış fotoğrafları yayımladı. Bu fotoğraf ile evrenin 13 milyar yıl öncesine kadar gidildi. Evren 13.8 milyar yaşında, yani neredeyse en başa bakıyoruz....

Bilim… En temel çıkış yolu… Ama böyle değil

Savaş, ekonomik kriz ve “geleceğe ilişkin inanılmaz belirsizlik” üçgeni içinde bilim konuşmak... Bilimin ve bilimsel doğruların, aynı zamanda bunlardan çıkışın da yol göstericisi olduğunu bilmek... Bir yandan rahatlatıcı, öte yandan Türkiye’nin bu konudaki ataletsizliği iç acıtıcı... Üniversitelerde yaşananlara her gün bir yenisi daha ekleniyor. Boğaziçi Üniversitesi akademisyenlerinin direnişi, ü...

Şu dünyayı kadınlar yönetse…

Tam da bu sıcak gündemin tam ortasında, kutuplaşmanın, nefret söylemlerinin içinde debelendiğimiz, bir kar olayının bile iktidar tarafından siyasi malzeme olarak kullanıldığı şu günlerde şöyle bir arkamıza yaslanıp hayal etmemizin önünde ne engel var? Şu dünyayı kadınlar yönetse ne farklı olur? Örneğin savaşlar... Örneğin mülteci meselesi... Bu denli yoğun, bu denli acımasız, hesapsız yaşanır mı? ...

‘Yoksullaştıran büyüme’ ile nereye kadar?

Büyük hızla yoksullaşıyoruz. Ne enflasyon ne de dolar dizginlenebiliyor. Faiz inadını anlamak mümkün değil. Öte yandan ekonomi büyüme rekoru kırıyor. Peki, “yoksullaştıran” büyüme ile nereye kadar? Ucuz kredi dağıtma çabası neden? “Ucuz faizle beslenen ayrıcalıklı krediler var ya” diyeceksiniz. Tamam anlıyoruz, siyasal İslamın egemen sınıfı bu ranttan besleniyor. Ama o da bir yere kadar. Belirsizl...

Orta gelir, orta akıl… Ve Metaverse…

Hunharca diye de nitelendirebiliriz içinde bulunduğumuz koşuşturma durumunu. Nereye doğru gittiğimiz belli değil ama kapıldık bir dalgaya sürükleniyoruz. Enflasyon karşısında direnemeyip yükselen fiyatların peşinden koşuyoruz günü kurtarabilmek için... Bir yerlere varabilmek için koşuyoruz, bizi almayan taksilerin ya da kalabalıktan binemediğimiz otobüslerin peşinde.. Daha iyi yaşam, daha iyi koşu...

Enflasyon bir sonuç… Ve bir sorumlu da iklim krizi. Unutmayalım

Biz insanların ancak bir felaketle yüz yüze kaldığımızda mı aklımız başımıza geliyor? Yoksa orada bile gelmiyor mu? Peki, neden? Durup bir düşünsek ya.. Daima şununla övünmedi mi insanoğlu: “Bizi diğer hayvanlardan farklı kılan beynimiz. Aklını kullanarak insan bugün dünyanın egemen gücü haline geldi. İleri teknolojileri, uzayda yaşam arayışları, insan ömrünün uzaması vs... Peki, o halde tehlike ç...

100’e 2 kala…

Bugün en büyük bayramımız. 98 yıl önce bugün Cumhuriyetin ilanı ile  aydınlık Türkiye’nin kapısı açıldı. Demokrasiye giden yolun ilk adımları atıldı. Tabii Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları tarafından. Modern hukuk, laiklik, sekülerleşme, çağdaş eğitim, kadınlara eşitlik, bilim temelli kalkınma... Hepsinin ilk temelleri inşa edildi. Peki, ya şimdi? Nereden geldik, şimdi neredeyiz? Nereye gitmek...

Bir gerçek bilgenin, Doğan Kuban’ın ardından…

“Bilge insan” sıfatını hak etmek kolay değil. İnsan yaş aldıkça, etrafında bu tanıma uyan kişilerin neredeyse yok denecek kadar az olduğunu görünce bunu daha iyi anlıyor. Dün, işte bu bilgelerden birini uğurladık sonsuzluğa... Doğan Kuban Hoca’nın ölüm haberini aldığımdan beri kafamda sürekli olarak Fazıl Say’ın 16. yüzyıl Türk şairlerinden Muhyiddin Abdal’ın sözlerinden yola çıkarak bestesini yap...