Bilim… En temel çıkış yolu… Ama böyle değil

Özlem Yüzak Y
Bilim… En temel çıkış yolu… Ama böyle değil

Savaş, ekonomik kriz ve “geleceğe ilişkin inanılmaz belirsizlik” üçgeni içinde bilim konuşmak... Bilimin ve bilimsel doğruların, aynı zamanda bunlardan çıkışın da yol göstericisi olduğunu bilmek... Bir yandan rahatlatıcı, öte yandan Türkiye’nin bu konudaki ataletsizliği iç acıtıcı...

Üniversitelerde yaşananlara her gün bir yenisi daha ekleniyor. Boğaziçi Üniversitesi akademisyenlerinin direnişi, üniversitenin değerlerini korumak adına yaptıkları son derece önemli. 308. nöbetlerindeydiler dün. Öte yandan Nişantaşı Üniversitesi’nde yaşananlar... Vakıf üniversitelerindeki akademisyenlerin devlet üniversitelerinde çalışan akademisyenlerle eşit ücret almak için başlattıkları mücadele sürerken Nişantaşı Üniversitesi’nde yaklaşık 20 araştırma görevlisi işten atıldı. Üstelik büyük hakaretlere ve aşağılanmaya maruz kalarak...

İçinde bulunduğumuz haftayı bilim ve teknoloji konuşarak geçirmek yine de nefes aldırıcı oldu... Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ülker’in Harvard’da sekiz yıl önce açtığı ve bilimsel çalışmaların Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil başkanlığında sürdüğü Sabri Ülker Bilim Merkezi’nin bir benzerini Türkiye’de de açmak istediklerini hatta en büyük hayalinin bu olduğunu söylemesi ne kadar sevindirici ise Türkiye’de bağımsız bilim enstitülerinin kurulmasının hâlâ bu devirde bile yasak olması o denli üzücü ve acıtıcı.


İki önemli bilim insanımızla uzun sohbetler yaptık. İkisi de Türkiye’nin çıkış yolunun bilim ve teknolojiyi üretmek ve doğru kullanmaktan geçtiğine inanan ve sürekli bunun için çaba gösteren isimler.

Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil’in söyledikleri önemli:

Dünyada da “temel bilim”in yapılış şekli ile ilgili sorun olduğunu belirten Hotamışlıgil, kendi üniversitesinden şu örneği verdi: Harvard Üniversitesi gibi köklü kurumlarda bile sorun var. Son 50 yılda hem öğretim üyesi hem öğrenci sayısı aynı kaldı ama idari kadro üç misli büyüdü. Doldurulması gereken formlar, raporlar, dosyalar... Bürokratik yük çok fazla artıyor; bilim insanlarının çalışma saatlerinden çalan bir yapı. Gençler bu tür yapıların içinde kalmak ve çalışmak istemiyorlar.

Covid döneminde yeni yapıların ortaya çıkmaya başladığına da değinen Hotamışlıgil, özel sektörün ve girişimcilerin de artık kısa sürede paraya dönüşecek yatırımlar yerine temel bilimler için büyük kaynaklar aktarmaya başladığını anlattı. Verdiği örneklerden biri, iki milyarder iş insanının Amazon CEO’su Jeff Bezos ve Rus milyarder Yuri Milner’in ortak fonladığı Altos lab. Tabii uç bir örnek; 3 milyar dolar yatırım sermayesi ile kurulması; üniversitelerde çalışan bilim insanlarından büyük bir kadro ile oluşturulması ve büyük maaşlar ödenmesi... Merkez ağırlıklı olarak hücre yaşlanması konusunda çalışıyor. Ve çok yakında dünyanın farklı ülkelerinde dört enstitü daha kuracakları açıklandı.

Her ne kadar uç bir örnek olsa da dünyanın nereye doğru kaydığını ve temel bilimlerin önemini göstermek açısından önemli.

PROF. AKÇİĞİT: VERİYİ KULLANMAK 

İkinci bilim insanımız, Chicago Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ufuk Akçiğit. Çok önemli, uluslararası ödülleri olan genç bir veri bilimci. Bilgi birikimini bir yandan da Türkiye için aktarmak istiyor.

Türkiye’yi uzun vadede büyütmenin tek koşulunun inovasyon ve teknolojiyi tetiklemek olduğunu ısrarla vurgulayan Akçiğit, “Bunun için Türkiye verilerini tek tek inceleyip bu toprakların ne gibi sıkıntıları var bunu anlamamız gerekiyor. Firmaların beşeri sermayelerini, üniversitelerin altında ne gibi sorunlar yatıyor bunları öğrenip ona göre politikalar düzenlemeliyiz. Veri bazlı çalışmalıyız. Dünyada ses getirecek bir araştırma yapmak istiyorsanız veriyi kullanabiliyor olmanız lazım. Bilgisayarı kullanabiliyor, ekonomik teoriyi anlayabiliyor olmalısınız. Bu, bir kişinin altından kalkabileceği bir şey değil, ekip meselesi. Artık ekonomik araştırmalar da ekipler halinde yapılmalı. Ekipler halinde çalışmak için de fonlar, bütçeler gerekiyor. Dolayısıyla artık sosyal bilimler, ekonomi, iktisat alanında da fonlar organize edilmeli” diyor.

Prof. Akçiğit bu amaçla Türkiye’de de bir ekip kurdu. En büyük destekçisi ise Türkiye Bilişim Vakfı ve Faruk Eczacıbaşı. “Beyin Göçünden Beyin Gücüne: Yurtdışındaki Türk Bilim İnsanlarının Analizi” projeleri ile “makine öğrenmesi”ni kullanarak bütün ağları ortaya çıkarıyoruz, yani muazzam bir veri seti yaratıyorlar.

Özlem Yüzak

Bu yazı 01.04.2022 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yayınlandı.

Özlem Yüzak

Bilgi işçisi olarak tanımlıyor kendini... 15 yılı aşkın süredir Cumhuriyet Gazetesi’nde ‘Bilgi Toplumuna Doğru’ adlı köşesinde çağdaş dünyanın anahtarı olan bilgi, bilim ve eğitimin önemi üzerine yazıp duruyor. İnsanın doğa ve insan üzerinde kurduğu iktidardan dehşetli rahatsız; bu yüzden sürdürülebilir kalkınma, toplumsal cinsiyet, iklim değişikliği yine ilgi duyduğu alanlar arasında. “Kıskaçtaki İnsan ve İsyan” adlı bir kitabı bulunuyor.