Bulunduğumuz çağda insan vücudunda yeni bir organ keşfedilmesini beklemezsiniz değil mi? Ancak bilim insanları bugüne dek varlığından bihaber oldukları yeni bir organ keşfetmiş bulunuyor. Hatta bunun, insan vücudundaki en büyük hacimli organ olduğu belirtiliyor.
Araştırmaya göre cilt yüzeyi de dâhil olmak üzere vücudumuzun her bölümündeki bağ dokular, aslında içi bir sıvı dolu bölmeciklerden oluşuyor. Bu bölmecikler mide, akciğerler, kan damarları ve kasları kaplayarak hep birlikte bir ağ oluşturuyor. Bu nedenle bilim insanları vücut genelinde birbirine bağlı olan bu ağın bir organ olduğunu söylüyor. Yeni organa ise 'interstitium' adı verilmesi kararlaştırıldı.
Bugüne kadar neden bulunamadı?
Bilim insanları daha önce bu doku katmanlarının yoğun kolajen içeren bir “duvar” görevi gördüğünü düşünüyordu. Ancak yeni bulgular, bunun bir duvardan öte; açık ve sıvı dolu bir otoyol gibi olduğunu gösteriyor.
Interstitium'un onlarca yıldır gözden kaçırılmasının nedeni ise, araştırmalarda kullanılan standart mikroskoplarda görünmemesi. Bilim insanları doku örneklerini mikroskopta incelemek üzere hazırlarken, onları ince dilimlere ayırır ve temel özellikleri vurgulamak için boyarlar. Ancak bu sabitleme işleminde sıvı boşaltılır ve bu da sıvı dolu alanların görünmemesine neden olur. Araştırmacılar bu sıvı dolu alanları, mikroskobik seviyede incelemelerini sağlayan yeni bir görüntüleme tekniği kullanarak keşfetti.
Yeni bir organ mı?
İnsan vücudunun yaklaşık %60’ı sudur. Bu suyun üçte ikisi de hücrelerin içinde bulunur. Diğer üçte biri hücre dışındadır ve "interstitial" sıvı olarak bilinir. Her ne kadar araştırmacılar, bireysel hücreler arasında sıvı olduğunu zaten biliyor olsalar da, daha geniş, birbiri ile etkileşim halinde, içi sıvı dolu bir boşluk ağının olduğu fikri, henüz yeni. Bu çalışma, “interstitium” kavramını dokular içindeki bu yapılandırılmış, sıvı dolu alanları göstererek genişletiyor ve interstitium’u kendi başına bir organ olarak tanımlıyor.
Bu keşif pCLE olarak adlandırılan yeni bir görüntüleme teknolojisinin kullanımına dayanıyor. Bu araç, bir lazer ile canlı dokuların mikroskobik olarak görüntülenmesine imkân veriyor. 2015 yılında, Mount Sinai Beth Israel Tıp Merkezi'nde çalışan Dr. David Carr-Locke ve Dr. Petros Benias, bu teknolojiyi kullanarak, bir hastanın safra kanalına yayılan kanseri incelerken bilinen anatomik bilgiler ile uyuşmayan bir dizi birbirine bağlı boşluk tespit etti. Daha sonra araştırmacılar, aynı sıvı dolu alanları, vücudun diğer bölgelerinden alınan diğer bağ dokusu örneklerinde ve hatta kanser hastası olmayan başka insanların dokularında da görüntüledi. Araştırmacılar, bu bölmeciklerin günlük işlevler sırasında dokuları korumak için amortisör görevi görüyor olabileceğini de düşünüyor.
Kanserin nasıl yayıldığı sorusuna ışık tutabilir
Şimdilik bu sıvı dolu ağ, yeni bir organ olarak nitelendirilse de bu henüz tıp dünyasının tümü tarafından kabul görmüş bir keşif değil. Bunun yeni bir organ olarak kabul görmesi için, daha fazla araştırmacı tarafından da doğrulanması gerekiyor. Ancak bu bulguların kanser araştırmaları da dâhil olmak üzere çeşitli tıbbi çalışmalara olumlu etkileri olabilir. Örneğin, incelemeler sırasında kanser tümörlerinin bu sıvı doku yoluyla lenf düğümlerine yayılmış olabileceği öne sürüldü. Interstitium’un birbirine bağlı hücreleri, kanserin yayılmasını kolaylaştıracak olumsuz bir yan etkiye yol açmış olabilir.
New York Üniversitesi Patoloji Bölümü’nden Dr. Neil Theise, bu organdan doğrudan alınacak sıvı örneklerinin bazı hastalıkların teşhisinde önemli bir rol oynayacağını söylüyor.
Kaynak: