Dünyadaki yeraltı su kuyuları kuruma riskiyle karşı karşıya

Gezegenimiz Öne Çıkanlar
Dünyadaki yeraltı su kuyuları kuruma riskiyle karşı karşıya

Dünya nüfusun yarısı için ana su kaynağı olan yeraltı suları, gezegenimizdeki donmamış su rezervinin yüzde 96’ısını oluşturuyor. Ancak dünyanın birçok yerinde yeraltı su kaynakları, yenilenemeyecek kadar hızlı bir şekilde tüketiliyor. Tarımsal ve endüstriyel amaçlı kullanım ve kötü yönetim bunun başlıca nedenleri. Ayrıca iklim değişimi de su rezervlerinin yenilenmesini riske sokuyor. Yağışlar mevsim değiştiriyor ya da hiç düşmüyor. Bu da Akdeniz gibi bölgeleri kuraklıkla karşı karşıya bırakabilir.

Birçok ülke daha şimdiden, akut su kıtlığının yaşandığı kuraklık dönemleriyle mücadele etmek zorunda kalıyor. Birçok yeraltı kuyusu kısmen veya uzun vadeli olarak kuruyor. Kaliforniya Üniversitesi’nden Scott Jasechko ve Debra Perrone, ilk kez hangi yeraltı su kaynaklarının gelecekte kuruma riski taşıdığını küresel ölçekte araştırdı. Bunun için de 40 ülkedeki 39 milyon yeraltı su kuyusunun yapım belgelerini değerlendirirken her şeyden öne kuyuların yeri, derinliği ve hangi amaçlarda kullanıldıklarına dikkat edildi. Sonuçlara göre kuyuların yüzde 6 ila 20’si, yeraltı su seviyesinin 5 metreden fazla altına ulaşmıyor.

Bu şu anlama geliyor: Milyonlarca kuyu, yeraltı su seviyesinin birkaç metre azalması halinde kuruyabilecek. Avrupa ve Kuzey Amerika’da olduğu gibi Güneydoğu Asya’nın bazı bölgelerinde ve Avustralya’daki içme suyu kuyuları da göreceli olarak çok fazla derine ulaşmıyorlar. Bu yüzden yağışların ve yeraltı sularının durumuna göre bu bölgelerde de kuyular kuruyabilir diyor araştırmacılar. İçme suyu ihtiyacını azalan yeraltı su seviyesiyle uyumlu hale getirmenin bir olasılığı daha derin kuyular açmak olabilir. Bu tür kuyuların açılıp, açılmadığını öğrenmek isteyen araştırmacılar eski ve yeni açılan kuyuları karşılaştırınca, yeni kuyuların birçoğunun eskilerine göre çok daha derin olduklarını görmüşler. Fakat tam da yeraltı su seviyesinin azaldığı bölgelerde yeni kuyuların birçoğu yeterince derin değil. Bu da yeraltı sularının azalması halinde yeni kuyuların da tıpkı eskiler gibi kuruyabileceği anlamına geliyor.


Analizler öte yandan artan su kıtlığı yüzünden sosyal problemlerin yaşanabileceğini gösteriyor. Derin kuyu açmak daha pahalı olduğu ve daha fazla enerji gerektirdiği için de yeraltı sularına sadece zenginler ulaşabilecek. Yoksulların derin olmayan kuyularındaki sular ise zamanla kuruyacak.

Bu tür gelişmeler sadece Hindistan gibi ülkelerde değil ABD’de bile yaşanmaya başladı. Kaliforniya’daki Central Valley ve diğer tarım bölgelerindeki kuyular köylerdeki kuyulardan çok daha derin. Bu da köylerdeki kuyulardan daha az su çekilmesine rağmen tarım endüstrisinin derin kuyularından önce kuruması demek. Dahası birçok bölgede daha derin kuyu sadece masraflar yüzünden değil çok derin tabakalardaki suyun acı veya tuzlu olması nedeniyle de açılmıyor. Bu konuda önlemler alınmadığı taktirde su kıtlığı yüzünden ağır çatışmalar olabileceği öngörülüyor.

Nilgün Özbaşaran Dede

Kaynak