Yapay zekâ ve sinema

Öne Çıkanlar Teknoyaşam
Yapay zekâ ve sinema

Günümüzde dünyada ve Türkiye’de en çok konuşulan ve tartışılan konular arasında yapay zekâ ön sıralarda yer almaktadır. Merriam Webster sözlüğünde yapay zekâ; bilgisayar biliminin bir dalı ve bir makinenin insan zekâsını taklit edebilme becerisi olarak tanımlanmaktadır.

Yapay zekânın tanımındaki makine ve zekâ ilişkisi başta bilim adamları, yatırımcılar ve teknoloji şirketleri olmak üzere bir çok farklı kesimden insanı endişelendiren ya da en azından düşündüren bir ilişkidir. Sinemada, edebiyatta ve farklı alanlarda uzun süreden beri geleceğe dair tasavvurlarda yapay zekâ, genellikle distopyen bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Bilimkurgu edebiyatında ve sinemasında giderek eskisine nazaran daha fazla yer bulmaktadır.

Söz konusu endişe veya korkuların temel çıkış noktası yapay zekâya sahip makine ve robotların insanların ellerinden bir çok işi alacakları ve insanların çoğunun işsiz kalacağıdır. Bu endişenin daha ileri bir aşaması da makinelerin dünyayı ele geçirip insanlığı yok edeceğidir. Bu konuyu en çok dillendirenlerden biri de İngiliz fizikçi Stephen Hawking’dir. Ünlü fizikçi son zamanlarda sıkça bu konuya değinmektedir.


Hukukçular ise yapay zekâ alanında kapsamlı bir hukuksal düzenlemeye vurgu yapmaktadır. Hasan Sınar, mevcut hukuk düzeninin yapay zekânın geniş alanlarda kullanımıyla birlikte yeniden düzenlemesi gerektiğini savunmaktadır. Sınar, mevcut kuralların insancıl hukuka göre düzenlendiğini, insan unsurundan yoksun bir Yapay Zekâ’nın hiçbir kuralla bağlı olmadığını ve hedefe ulaşmak için her türlü kötülüğü yapabileceğini öne sürmektedir.

Paolo Gallo, “Forbes” adlı dergideki yazısında, yapay zekâ ve teknoloji ilişkisini ele alırken, “Yeni Bir Frankenstein mı Yaratıyoruz?” sorusunu sormaktadır. (Gaolo, 2017). Gaolo, Frankenstein’ın (Mary Shelly, 1818) ilk endüstri devrimi zamanında yazıldığını ve dönemin çalkantılı ruhunu yansıttığını ifade etmektedir. Romanın yazıldığı dönemde insan teknolojisi ilişkisi sorgulanmış, kontrolü kaybedebileceğimiz bir canavar mı yaratıyoruz, insanlığımızı, duygularımızı ve empati yeteneğimizi mi kaybediyoruz gibi kaygılar doruğa çıkmıştır. Bu arada Frankenstein teması sinemada da sıkça işlenmektedir. Gaolo ayrıca, dördüncü endüstriyel devrim çağında olduğumuzu ve bu dönemde dijital, biyolojik ve fiziksel anlamda devrimci ve yıkıcı değişimler söz konusu olduğunu ifade etmektedir. Yazar böyle bir ortamda insanlar olarak bu değişimlere hazırlıklı olmamıza, olası krizleri yönetebilme becerimize dikkat çekmektedir.

Alan Winfied, “The Guardian” adlı gazetede yayımlanan yazıda, Yapay Zeka’nın Frankenstein benzeri bir canavara dönüşmeyeceğini ileri sürmektedir. Winfield kıyamet tellallarının ve Hollywood’un ısrarla yapay zekayı insanlığın sonunu getirecek bir canavar gibi ele aldığını belirtir ve bu kötümser tabloya karşı çıkarak, günümüzde insanlığa hizmet eden bir çok yapay zekâ teknolojisi ve ortamı olduğunu, bunların dünyayı ele geçirmediği tezini dile getirmektedir.

Yapay Zekâ ve sinema ilişkisi incelendiğinde Prof. Dr. Ünsal Oskay’ın “Çağdaş Fantazya” adlı kitabı ilk göze çarpan eserler arasındadır. Oskay 2001 Uzay Macerası filmini ele alırken, teknolojinin insan dünyasını fiziksel olarak genişlettiğine ancak duygusal yanlarını yok ettiğine ve makineye dönüştürdüğüne vurgu yapmaktadır.

Oskay’ın kitabında ele aldığı filmlerden biri olan Things to Come (1936), H.G.Wells’in “The Shape of Things” kitabından uyarlanmıştır. Filmde Armageddon denen bir canavar bir kenti yıkar. Bölgeler şefler tarafından yönetilir. Dünya savaşları ortadan kalkar. Sonra uzaylılar gelir. Yıl 2036’dır. Dünyaya bilim ve teknoloji hakim olmuştur. Oskay bu filmden yola çıkarak bazı filmlerin makine ve teknolojinin tirancılığından sızlandığını, bazılarının rasyonalize ettiğini, bazılarının da makineye insandan tümüyle soyutlanmış bir tiran olarak baktıklarını ifade etmektedir.

Yukarıda adı geçen film bazı yönleriyle James Cameron’un 1984 yılında yönettiği Terminatör adlı filmi hatırlatmaktadır. Terminatör filmi günümüze kadar devam filmleri çekilen bir bilimkurgu klasiğidir ve sinema tarihinde önemli bir yere sahiptir. Karamsar bir gelecek tasviri çizen filmde, makineler ve robotlar dünyayı ele geçirmiş ve insanlık yok olmanın eşiğine gelmiştir. Zamanda yolculuk temasına da değinen filmde, 2029 yılından 1984 yılına gönderilen bir insan benzeri robotun, gelecekte başlayacak isyanı yürütecek kişinin doğmasını engelleme çabaları ön plandadır.

Oskay’ın ele aldığı bir diğer film olan The Forbin Project (1970)’de, bilgisayarların yanlış yapma olasılığına dair paranoya ön plandadır. Filmde kendini yaratan insana itaat ettikten sonra canlanan ve insana hükmetmeye başlayan makineler bilim ve teknoloji sistemi ele alınmaktadır. Filmde yaratılan sinemasal uzamda ABD, tüm savunmasını dev bir bilgisayara terk etmiştir. “Colossus” adı verilen bilgisayarın bir benzerini Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Birliği’de yapar. “Guardian” adlı bilgisayar çalışınca insan müdahalesi devre dışı kalır. Bir süre sonra iki bilgisayar iletişim kurar. Kısa zamanda insanlardan daha akıllı güçlü hale gelirler. Üstün insan düzeyinde iletişim başlar. Tek bir varlık olurlar. Soğuk Savaş dönemine ait belirgin izler taşıyan film, günümüzdeki tartışmaları akla getirmektedir. 2000’lerin hemen başında esasında bir Stanley Kubrick projesi olan ancak ölümü nedeniyle Steven Spielberg’in filmleştirdiği Yapay Zekâ (A.I) bu türdeki iyi filmler arasına girer. Filmde gerçek çocukların yerini alan çocuk robotlara ve yaşanılan sıkıntılar üzerinden yapay zeka olgusu tartışılmaktadır.

2000’lerde bu konuya dair filmlerin sayısının giderek arttığı gözlemlenmektedir. Bu duruma iki açıdan bakılabilir. İlki bu alana dair endişelerin ve farkındalığın artması ve önceleri ütopik olduğu varsayılan bazı uygulama ve teknolojilerin bir kısmının gündelik hayata girmesi olabilir. Sonuç olarak önceleri bilimkurgu edebiyatına, fantastik filmlere konu olan ütopik, abartılı ya da absürd olarak kabul edilen bazı olgularına giderek realiteye dönüştüğü ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda “yapay zekâ” tartışmaları gündemde kalmaya devam edecek ve sinemada buna dair filmler üretilmeye devam edecektir.

Doç. Dr. Okan Ormanlı
İstanbul Kültür Üniversitesi, Sinema ve Televizyon Bölümü

KAYNAKÇA
Artificial Intelligence, https://www.merriam-webster.com/dictionary/artificial%20intelligence
Gallo, Paolo, Are We Creating A New Frankenstein https://www.forbes.com/sites/worldeconomicforum/2017/03/17/are-we-creating-a-new-frankenstein/#22e416eb-73dc
Gürses, Can, Yapay zekâ gerçekten sonumuzu getirecek mi? http://www.herkesebilimteknoloji.com/yazarlar/can-gurses/yapay-zeka-gercekten-sonumuzu-getirecek-mi, 11.08.2016
Oskay, Ünsal, Çağdaş Fantazya, İstanbul, Der Yayınevi, 1983, s.139-141
Sınar, Hasan, “Yapay Zeka’nın kullanımı için hukuksal düzenleme şart”
http://www.hurriyet.com.tr/yapay-zekanin-kullanimi-icin-hukuksal- duzenl-40646954, Erişim tarihi: 16.11.2017
Winfield, Alan, Artificial intelligence will not turn into a Frankenstein’s monster, https://www.theguardian.com/technology/2014/aug/10/artificial-intelligence-will-not-become-a-frankensteins-monster-ian-winfield.

Bu yazı HBT'nin 96. sayısında yayınlanmıştır.