Bir şiddet türü: Mobbing

Öne Çıkanlar Toplum
Bir şiddet türü: Mobbing

Saldırganlık, yaşamın her alanında görülebilen bir davranışken, zamanımızın büyük bir kısmının geçtiği iş yerlerinde hangi biçimlerde kendisini gösterir?

Elbette her iş yeri içerisinde bir miktar öfke, rekabet, çekişme ve tartışmalar yaşanır. Fakat, görece basit sayılabilecek bu tarz sorunların dışında meydana gelen bir olgu daha bulunmaktadır ki, etkileri basit saldırganlık davranışından çok daha tehlikeli, hasar verici ve uzun sürelidir. İnsan eliyle yaratılan travmalardan biri olarak adlandırılabilecek bu olgu “Mobbing (İş yerinde Yıldırma) olarak adlandırılmış ve son yıllarda hak ettiği önemi kazanmıştır. Mobbing olgusunun kavramsallaşması oldukça yakın bir dönemde gerçekleşse de, bu tanım içinde yer alan davranışlar tüm toplum ve kültürlerde oldukça uzun zamandır görülmektedir. Avrupalı bir bilim insanı olan Heinz Leymann, 1980‘li yıllarda yaptığı araştırmalarda, iş yerinde “zor” olarak tabir edilen kişilerin, çalışma hayatlarının başlangıcında olumsuz özelliklere sahip olmadıklarını; zamanla, kurum içerisinde damgalanarak grup şiddetine maruz kaldıklarını ortaya çıkarmıştır.

Leymann, mobbingi “iş hayatında meydana gelen, bir veya birkaç kişi tarafından hedefte olan kişiye yöneltilmiş, kişiyi yardımsız ve korumasız bırakmaya yönelik, ahlaki olmayan ve düşmanca davranışlar” olarak tanımlar. Mobbingi iş yeri içerisindeki anlık ve geçici sorunlardan ayıran taraf ise; hedefteki çalışanın çalışma arkadaşları, astları ya da yöneticileri tarafından sistematik ve sürekli olarak kötü ve incitici muameleye maruz kalmasıdır.


İş yerinde meydana gelen olumsuz ve incitici davranışların mobbing olarak adlandırılması için; bu davranışların, mağduru, o iş yerinden ayrılmaya sevk etme kastı ile yapılıyor olması gerekmektedir. Bu bağlamda gösterilen davranışların en az birkaç ay süresince kasıtlı, stratejik ve sürekli bir biçimde, sistematik olarak sürdürülmesi de diğer önemli kriterlerdir. Mobbing çerçevesinde meydana gelen saldırgan davranışlar, selam vermemekten fiziksel ya da cinsel saldırıya kadar değişen bir yelpazede yer alabilmektedir. İş yerlerinde saldırgan davranışlar genellikle daha sofistike biçimlerde karşımıza çıkar. Doğrudan kaba/ şiddetli saldırgan davranışlara daha az rastlanır. Ancak örtük şiddet davranışlarının daha az hasar verici olduğu yanılgısına düşülmemelidir.

Mobbing bağlamında ele alınabilecek davranışlara baktığımızda “kendinizi gösterme olanaklarınızın kısıtlanması”, “yaptığınız işlerin sürekli eleştirilmesi”, “özel yaşamınızın, siyasi görüşünüzün, yaşam biçiminizin eleştirilmesi”, “mensup olduğunuz din, milliyet, mezhep, cinsel tercih ile alay edilmesi” , “sözlü tehditler almanız”, “iş yerlerindeki insanların sizinle iletişimi kesmesi”, “yokmuşsunuz gibi davranılması”, “hakkınızda dedikodu yapılması”, “gülünç durumlara düşürülmeniz”, “hakkınızda cinsel imaların yapılması”, “yetki ve görevlerinizin elinizden alınması”, “yapabileceğinizden çok daha zor veya çok daha kolay görevler verilmesi”, “mali zararlara uğratılmanız”, “terfi ya da yıllık zamlarınızın verilmemesi”, “fiziksel/duygusal ya da cinsel şiddete maruz kalmanız” gibi birtakım tutum ve davranışların meydana geldiğini söyleyebiliriz. Tüm bu davranışlardaki kasıt ise mağdurun bedensel ve ruhsal sağlığını çökertip onu iş göremez hale getirmektir. Böylece çalışan, iş yerinden ayrılma merhalesine gelecektir.

İş yerinde kimlerin daha çok mobbing mağduru olduğuna bakarsak; oldukça başarılı ve gelecek vadeden, yetenekli çalışanlar; tam tersi biçimde işlerini iyi yapamayan ya da işini yavaş gören kişiler; çok genç ya da çok yaşlı çalışanlar; erkeklerin yoğun olarak çalıştığı bir sektörde kadın çalışanlar/ kadınların yoğun olarak çalıştığı bir sektörde erkek çalışanlar; güçlü olmanın kutsandığı iş yerlerindeki çalışanlar (askeriye, cezaevi..vs); ortalamaya göre daha güzel ya da daha yakışıklı çalışanlar; azınlık grup mensupları; farklı cinsel tercih, yaşam biçimi, dünya görüşü olan çalışanlar; diğerlerine göre daha hırçın ve agresif yönelimi olan çalışanların risk altında olduğunu söyleyebiliriz.  Yapılan araştırmalara göre mobbing diğer sektörlere göre bankacılık, eğitim, sağlık sektörü ve akademilerde daha fazla meydana gelmektedir.

Beklendiği gibi mobbing mağdurlarında, ardı ardına birtakım sağlık problemleri meydana gelir. Kaygı düzeyinin yükselmesi en fazla gözlenen durumdur. Bununla birlikte bağışıklık sisteminde zayıflama, baş ağrıları, migren, sindirim sistemi problemleri, cilt rahatsızlıkları, uykuda diş sıkmaya bağlı çene ve diş ağrıları, kas ağrıları, bel ağrısı, halsizlik, keyifsizlik, çaresizlik hisleri, özgüvende düşüş gibi tablolar kendisini göstermeye başlamaktadır. Bu süreçte çalışanın sık bir biçimde hastane sevkleri aldığı ve sağlık raporu kullandığı görülür. İş yeri dışındaki yaşantısında sosyal ilişkilerden geri çekilebilir ya da katıldığı arkadaş toplantılarında sürekli olarak iş yerindeki sorunları anlattığı için arkadaşları kendisinden uzaklaşabilir. Sosyal hayatta dahi yalnızlaşma mobbing mağduru için oldukça olumsuz bir faktör olarak karşımıza çıkar. Kişiler özel hayat ve cinsel yaşamında da sorunlar yaşamaya başlayabilir. Hatta mobbing hakkında bilgisi kısıtlı olan ruh sağlığı uzmanları, danışanlarına “kişilik bozukluğu” ya da “paranoya” gibi yanlış tanılar koyabilirler.

Son derece örseleyici bir travma olan mobbing yaşantısı neticesinde mağdurlarda en fazla görülen klinik tablolar “Majör Depresyon” ve “Travma Sonrası Stres Bozukluğu” olmaktadır. Yoğun suçluluk duyguları ve utanç, kendisini beceriksiz hissetme, korku duygusu hakim olur. Uykuya dalmada/ kaliteli uyku almada problemler, iş yeri temalı kabuslar görmek, iş yerinin dışındayken bile iş yerine ait olayları tekrar yaşıyor gibi olmak mağdurun ruhsal enerjisini tüketir. Erkek mağdurlarda sıklıkla görülen “ben bu süreci yönetirim” ya da “benim yardıma ihtiyacım yok” inançları yaşanan sorunları daha büyük açmazlara götürebilir. Eğer çalışanlar, bu tarzda yaşantıları olduğunda bunu kişisel güçsüzlük belirtisi olarak görmeden; ahlaki olmayan saldırılara uğradığı gerçekliği ile ruh sağlığı uzmanına başvurmaktan çekinmemelidirler.

Yrd. Doç. Dr. Derya Deniz / İstanbul Kültür Üniversitesi, Psikoloji Bölümü Başkan Yrd.

Kaynak:

Deniz, D.(2012) Mobbing- İşyerinde Yıldırma, Fam Yayınları, İstanbul
Davenport,N.,Schwartz,R.,Elliot,G.P.: “Mobbing, İşyerinde Duygusal Taciz”, Çev.Ö.Ünalan, Onur Yayınları, Ankara
Einarsen, Stale(2000): “ Harressment and Bullying At Work: A Review Of The Scandinavian Approach”, Aggression And Violent Behavior, Vol.5, No 4
Eriksen,W.,Einarsen,S.(2004): “Gender Minority As A Risk Factor Of Exposure To Bullying At Work: The Case of Male Assistant Nurses”, European Journal Of Work And Organizational Psychology, Vol.13, No.4
Leymann, H.(1990): “Mobbing And Psychological terror At Workplaces” Violence and Victims, Vol.5, No 2 Matthiesen, S.B., Einarsen, S.(2004) “Psychiatric Distress And Symptoms Of Post Travmatic Stress Disorder Among Victims Of Bullying At Work”, British Journal Of Guidance &Counselling, Vol.32,No.3
Mikkelsen, Eva G., Einarsen, Stale (2002): “ Relationship Between Exposure To Bullying At Work And Psychological And Psychosomatic Health Complaints: The Role Of State Negative Affectivity And Generalized Self-Efficacy”, Scandinavian Journal Of Psychology, Vol.3
Tutar, H.(2004): “İşyerinde Psikolojik Şiddet”, Platin Yayınları, Ankara