Seçmen duygusallığında son nokta: “Biz adayımızı yüzünden tanırız”

Öne Çıkanlar Toplum
Seçmen duygusallığında son nokta: “Biz adayımızı yüzünden tanırız”

Acaba seçmenler fiziki özelliklerle siyasal parti mensubiyetini, ideolojiyi vs. eşleştirip, başka hiçbir bilgi sahibi olmadan, sadece yüz görünümüne bakarak siyasal tercihler yapabilir mi?

Bu soruya verilecek olumlu cevabın, seçmen duygusallığının en uç noktasını oluşturacağından kimsenin kuşkusu olamaz.  Öyle ya, diyelim bir belediye başkanının sadece -ama sadece- yüzüne bakıyor ve “bu adam benden, benim oyum ona” diyorsunuz! Yok artık, o kadarı da olmaz mı, dersiniz?

Pek çoğumuz seçmeni, çeşitli adayları, partileri ve politikaları titizlikle ölçen, biçen, değerlendiren ve bunları yaparken de kendi çıkarlarını gözeten rasyonel bir varlık olarak görme eğilimindeyizdir. Bu yüzden de, ülkemizin ve dünyanın dört bir yanından gelen seçim ve halk oylaması sonuçları sık sık bizi hayretten hayrete düşürür.


Seçmen tercihleri ile ilgili, bir türlü anlamlandıramadığımız sayısız örnekten sonuncusu Kolombiya’dan geldi. Yüzbinlerin yaşamına mal olan 52 yıllık bir iç savaşı sona erdiren, başka bir deyişle, “hayat memat meselesi” olan bir konudaki halkoylamasına seçmenlerin neredeyse üçte ikisi katılmadı bile. Katılanların da yarısından azıcık fazlası barışı reddetti.

Yani bu insanlar barış yerine savaşı, yaşamak yerine ölmeyi mi tercih ediyorlardı? Tatsız bir cevap olacak ama, bir anlamda evet! Zira insan duygusal bir varlıktır ve David Hume’ın, nörobilim araştırmalarından yüzyıllar önce gözlemlediği gibi, “akıl (mantık, muhakeme) tutkunun esiridir.” (Hume, A Treatise on Human Nature) Hiçbirimiz bunu duymaktan hoşlanmayız ama, akıl çoğu zaman duygulara yenilir ve güçlü duygular söz konusu ise, insan canını bile hiçe sayabilir.

Seçmen rasyonel bir varlık değil

Hâl böyle ise, seçmen aklının da, seçmen duygusallığına yenilmesinden doğal bir şey olabilir mi? Nitekim çok değişik yöntemlerle yürütülen birçok araştırma seçmenin hiç de düşünüldüğü gibi rasyonel bir varlık olmadığını gösteriyor. Kimlikler, inançlar, aileden gelen aidiyetler, ideolojiler -kısacası duygusal faktörler- seçmen tercihlerinde “objektif” değerlendirmelerden ve çıkarlardan çok daha fazla etkili olabiliyor.

Toplumdaki siyasal kutuplaşma derinleştikçe, politikalardan bağımsız olarak aidiyetler üzerinden oy kullanmanın da en üst düzeylere çıktığını da biliyoruz. Türkiye özeline bakacak olursak, laikler, muhafazakârlar, Kürtler, Aleviler vs. giderek sadece “kendi mahallelerinin” partilerine/adaylarına oy vermeye başlıyor.

Yüze bakıp siyasal tercih yapmak

Peki, acaba seçmenler fiziki özelliklerle siyasal parti mensubiyetini, ideolojiyi vs. eşleştirip, başka hiçbir bilgi sahibi olmadan, sadece yüz görünümüne bakarak siyasal tercihler yapabilir mi?

Bu soruya verilecek olumlu cevabın, seçmen duygusallığının en uç noktasını oluşturacağından kimsenin kuşkusu olamaz.  Öyle ya, diyelim bir belediye başkanının sadece -ama sadece- yüzüne bakıyor ve “bu adam benden, benim oyum ona” diyorsunuz!

Yok artık, o kadarı da olmaz mı? Aşağıda özetlediğimiz deneyler, bu iddianın hiç de sandığımız kadar gerçek dışı olmadığını gösteriyor.

Aslında hepimiz, yeni karşılaştığımız insanlarla ilgili tamamen görsel ipuçlarına dayalı yargılara varırız: güvenilir, iyi kalpli, üçkağıtçı, vs. Birçok araştırma, ilk izlenime dayalı ve çoğu zaman saniyeler içinde oluşturulan bu yargıların doğru çıkma olasılığının da yabana atılamayacak kadar yüksek olduğunu gösteriyor ve bu beceri, evrimin bize sağladığı bir avantaj olarak yorumlanıyor. Birçok ülkede yapılan deneysel araştırmalar, fiziki görünüşün ve yüz ifadesinin seçmen davranışını da etkilediğini gösteriyor.

Hangisi AKP’li hangisi CHP’li

Biz de, Türk seçmenlerinin, AKP’li ve CHP’li siyasetçileri sadece yüz fotoğraflarına bakarak ne ölçüde ayırt edebildiklerini ölçebilmek amacıyla bir dizi deney tasarımladık. Bu deneylerde, başlıca şu sorulara cevap aradık:

  1. Yanyana gösterilen iki erkek fotoğrafından hangisinin AKP’li, hangisinin ise CHP’li olduğu bilinebilir mi?
  2. Biri AKP’li, biri CHP’li iki erkeğin fotoğrafına bakarak, kimler bu iki “aday”dan hangisini belediye başkanı adayı olarak tercih eder?
  3. Siyasi yönü ağır basan bir mahkeme kararında, yargıçların sadece fotoğraflarından hangi yönde oy kullandıkları tahmin edilebilir mi?
  4. Siyasi hiçbir yönü bulunmayan bir konuda bile, insanlar fotoğrafa bakarak kendi destekledikleri partiden kişiye (tabii parti mensubiyetini hiç bilmeden) daha fazla güven duyabilir mi?

Bulgularımız özetle şöyle:

Deney 1. Fotoğraftan teşhis

Bu deneyde, katılımcılara İstanbul hariç, nüfusu en fazla olan 20 ilin AKP ve CHP il başkanlarının kendi internet sitelerinden alınan kravatlı ve omuz üstü fotoğrafları gösterildi [1] ve deneklerden bu fotoğraflardan hangisinin AKP’li, hangisinin ise CHP’li olduğunu söylemeleri istendi. [2]

Fotoğrafların kime ait olduğunu bilmediği teyit edilen 100 denekten üçte ikisi (%66.8) daha önceden hiç görmedikleri siyasilerin partisini doğru tahmin etti. Oysa, denekler tesadüfen (yani yazı tura usulü) bir seçim yapmış olsalardı, bu oranın %50 civarında gerçekleşmesi beklenirdi. İstatistik diliyle ifade edecek olursak, başarı oranının tesadüfi olmadığını söylerken yanılma olasılığımız 10,000’de birden daha küçüktür.

Bir ilginç bulgu da, doğru cevap oranlarında AKP’e oy verdiğini söyleyenlerle (32 denek %65.6 doğru), CHP’ye oy verdiğini söyleyenler (30 denek %68.6 doğru) arasındaki farkın çok küçük olmasıdır. Başka deyişle, her iki partinin seçmeni de, fotoğraftan parti teşhisinde hemen hemen aynı oranda başarı sağladı.

Deney 1 bize, insanların sadece dış görünüşe bakarak bile siyasi mensubiyet hakkında çoğu zaman doğru karar verebildiklerini gösterdi ki, bu sonuç aslında diğer ülkelerde elde edilen bulgularla da uyum gösteriyor.

Deney 2. Fiziki görünüş ve siyasi tercih

İkinci çalışmada, 20 ilden, doğru teşhis oranı en yüksek 10 il [3] başkanlarının fotoğrafları kullanıldı. Bu deneyde, 100 kişilik ayrı bir denek kitlesine, 10 il için gene aynı fotoğraflar ikişer ikişer gösterildi ve belediye başkanlığı için aday olduklarını varsayarak, bu iki adaydan hangisinin göreve daha lâyık olduğunu söylemeleri istendi.

Bulgular, Deney 1’e göre biraz daha güçlü bir ilişkiye işaret ediyordu. Tercihinin CHP olduğu söyleyen deneklerin (45 kişi) %73’ü, daha önce hiç görmedikleri ve partileri hakkında bir bilgi sahibi olmadıkları fotoğraflara bakarak (tekrar edelim, sadece ilk kez gördükleri fotoğraflara dayanarak) CHP il başkanlarının göreve daha layık olduğunu belirtti. AKP’liler için de durum hemen hemen aynıydı. 43 AKP’li denek, %71 oranında AKP il başkanlarını göreve layık buldular.

Öyle anlaşılıyor ki, çoğunluk sadece fotoğraflara bakarak parti mensubiyetini doğru tahmin etmekle kalmıyor, aynı zamanda siyasi tercihlerini belirlerken de dış görünüşten etkileniyor. Başka bir deyişle, adayların kişiliklerinden, ideolojilerinden, önerdikleri politikalardan tamamen bağımsız olarak, sadece dış görünüşlerine dayanarak “bu bizden; bu bizden değil” ayrımı yapılabiliyor. Ve bu teşhiste de neredeyse dörtte üç oranında isabet sağlanıyor.

Deney 3. Yüz ifadesi ile siyasal tutum/ideoloji ilişkisi

Can Dündar ve Erdem Gül’ün tahliyesi ile sonuçlanan Anayasa Mahkemesi oylamasında, 12 üye tahliye, üç üye ise tutukluğun devamı yönünde oy kullanmışlardı. Bu kararın açıklanmasından kısa bir süre sonra, bir tahliye, bir de tutukluluk yönünde oy kullanan iki AYM üyesinin fotoğraflarını gene 100 kişilik ve fotoğrafların kime ait olduğunu bilmeyen bir denek grubuna gösterdik. Denekler tam %80 isabetle, hangi üyenin tutukluluk istediğini doğru bildi. Böyle bir oranın tesadüfen elde edilmesi olasılığı, hani neredeyse yarın dünyanın dönmekten vazgeçmesi olasılığına yakındır denilebilir.

Deney 4. Ev sahibim de benim partimden olsun!

Son olarak, fiziki özelliklerden algılanan siyasal yakınlığın, tamamen siyaset dışı bir alanda da etkili olup olmadığını sınamak istedik. Bu amaçla, bütünüyle farklı bir denek grubuna, Deney 2’deki 10 il başkanının fotoğraflarını gösterdik ve kendilerine şu soruyu yönelttik:

"Aynı semtte, aynı özelliklerde ve kiraları da aynı olan iki ev var. Ekranda ikişer ikişer düzenlenmiş fotoğraflar bu evlerin sahiplerine ait. Haklarında başka hiçbir bilgiye sahip olmadığımız iki ev sahibinin hangisinden evi kiralamak isterdiniz?"

Görüldüğü üzere, bu deneyde siyaset tamamen araştırmanın dışında tutuldu ve deneklere sadece kendilerine 10 çift ev sahibi fotoğrafı gösterileceği söylendi.

“Bu benim adamım!” saptaması

Bugün seçim olsa CHP’ye oy vereceğini belirten 41 denek, daha önce görmedikleri ve siyasetçi olduklarını bile bilmedikleri il başkanlarından, %75 oranla CHP’lileri ev sahibi olarak tercih etti. Aynı şekilde, bugün seçim olsa AKP’ye oy vereceğini belirten 44 denek de, gene %75 oranla AKP’li il başkanlarına güveneceğini belirtti.

Öyle anlaşılıyor ki, önemli bir çoğunluk, yalnızca fotoğrafına bakarak kendisine yakın bulduğu kişiyi sadece siyasi bir göreve layık bulmakla kalmıyor, günlük hayatta, alışverişte vs. de ona daha fazla güveniyor.

Deneylerin sonuçlarına yaş, eğitim düzeyi ve cinsiyet kriterlerine göre ayrı ayrı bakıldığında ise, bu değişkenlerin cevaplar üzerinde belirleyici bir etkisinin bulunmadığı gözlemlendi. Örneğin ilkokul ve üniversite mezunlarının doğru cevap oranlarının yaklaşık aynı olması da ilginç bir bulgu.

Sonuç: Deneylerimiz bize açıkça gösterdi ki, sadece bir fotoğraf bile bizlere siyasal parti mensubiyeti ve ideoloji hakkında önemli ipuçları veriyor ve bu ipuçları hem siyasal, hem de siyaset dışı tercihlerimizde çok büyük rol oynuyor.

Bulguların siyasetçilere verdiği mesaj ise birkaç kelime ile özetlenebilir:

Seçim başarısı için akıldan çok duygulara hitap etmeniz gerekiyor.

Öte yandan, genel okur kitlesinin varacağı sonucu tahmin etmek de güç olmayacak. Seçmenin rasyonel ekonomik verilere göre karar verdiğine iman etmiş okurlarımız, bu bulguları DUYGUSAL nedenlerle reddedecek, deneylerimizin “saçma” olduğunu düşünecek ve hiç vakit kaybetmeden karşı argümanlar üretmeye koyulacaklardır. Zira hiçbirimiz, duygularımıza yenilebileceğimizi kolay kolay kabullenemeyiz.

Yılmaz Esmer (yilmaz.esmer@eas.bau.edu.tr), Duygu Karadon, Sena Evren / Bahçeşehir Üniversitesi

Not: Yurt dışında yapılan benzer araştırmalar için aşağıdaki kaynaklara bakılabilir:

Olivola, C. Y., Sussman, A. B., Tsetsos, K., Kang, O. E. & Todorov, A. (2012) Republicans prefer Republican-looking leaders: Political facial stereotypes predict candidate electoral success among right-leaning voters. Social Psychology and Personality Science, 3, 605-613.

Wanke, M. (2015). It’s All in the Face: Facial Appearance, Political Ideology and Voters’ Perceptions. Forgas, J. P., Fiedler, K. & Crano, W. D. (Eds.), Social Psychology and Politics içinde (s. 143-162). New York: Routledge.

Wanke, M., Samochewiec, J. & Landwehr, J. (2012). Facial politics: Political judgement based on looks. J. Forgas, K. Fiedler &C. Sedikides (Eds.), Social thinking and interpersonal behaviour içinde (s.143-160). New York: Psychology Press.

[1] İstanbul, deneklerden fotoğrafları tanıyabileceklerin çıkabileceği düşüncesi ile araştırmanın dışında tutuldu. Ayrıca, CHP il başkanları kadın olan Gaziantep ve Sakarya illeri de, bulguları cinsiyet etkisinden arındırmak için araştırmaya dahil edilmedi. Böylece, araştırma Adana, Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bursa, Denizli, Diyarbakır, Hatay, İzmir, Kahramanmaraş, Kayseri, Kocaeli, Konya, Manisa, Samsun, Şanlıurfa, Tekirdağ ve Van illerinin başkanlarıyla yürütüldü.

[2] Fotoğrafların sırası da, herhangi bir yanlılığa meydan vermemek için, rassal olarak değiştirildi.

[3] Ankara, Antalya, Bursa, Hatay, İzmir, Kocaeli, Konya, Mersin, Tekirdağ ve Van.