Düşler geceleri terapi işlevi görüyor

Öne Çıkanlar Yaşam Bilimleri
Düşler geceleri terapi işlevi görüyor

Düş görmek gerçekte kişinin anılarını işlemden geçirmesine ve günlük yaşamıyla uyum sağlamasına yardımcı olur. İnsanlar bunun tartışma götürmez bir durum olduğunu düşünseler de, bugüne dek bu konuda somut bir kanıt yoktu. Ancak şimdi yeni bir araştırmadan elde edilen bulgular düşler üzerinde birtakım oynamalar yapılarak kişinin öğrenme ve anıları depolama becerilerinin yanı sıra, duygusal sağlığının da geliştirilebileceği görüşünü gündeme getiriyor.

Britanya Swansea Üniversitesi’nden Mark Blagrove ve arkadaşları, bir kişinin uyanık olduğunda yaşadığı deneyimlerin gördüğü düşlerin içeriğiyle ilişkili olduğunu ortaya çıkarttı. Ve düş görme sırasında beyin dalgalarının yoğunluğu bu duyguların şiddetiyle birebir uyumlu.

Somut olaylarla düşler örtüşüyor


Blagrove ve arkadaşları 20 gönüllü öğrenciden 10 gün boyunca yaşadıklarını ayrıntılı bir biçimde not etmelerini, bu süreçte yaptıkları başlıca işleri ve başlarından geçen kişisel önem taşıyan olayları, yaşadıkları ciddi kaygı ve sıkıntıları kaydetmelerini istediler. Öğrenciler uygun gördüklerinde yaşadıkları deneyimlere eşlik eden duyguları da not edip, bunların yoğunluklarını belli bir puan vererek değerlendirdiler.

Onuncu günün akşamında denekler geceyi araştırmacıların laboratuvarında geçirdiler. Gece boyunca deneklerin beyin dalgaları başlarına yerleştirilen EEG başlığı aracılığıyla ölçüldü. Deneklerin her biri REM uykusu sırasında uyandırıldı ve deneklerden düş görmüşlerse, düşlerini aktarmaları istendi. Ardından bu tür düşlerin içeriğiyle kişinin günlük deneyimleriyle ilgili kayıtları karşılaştırılıp aralarında herhangi bir bağlantı olup olmadığına bakıldı. Söz gelimi, gün içinde bisikletten düşmesine ramak kalmış bir kişi gece düşünde bisiklete bindiğini görmüş olabilirdi.

REM uykusu sırasında beyindeki elektriksel etkinlik frekansı 4-7 hertz arasında değişen bir dalgalanma göstererek, Teta Dalgaları adı verilen bir tür beyin dalgaları oluşturur. Blagrove ve arkadaşları kişinin ürettiği teta dalgalarının yoğunluğu ile onun gün içinde yaşayıp düşlerine yansıyan unsurlar arasında pozitif bir bağlantı olduğunu gördüler.

Araştırmacılar kişinin düşlerinde duygusal etkisi daha yoğun olan olayların, sıkıcı ve duygusal açıdan pek bir iz bırakmayan deneyimlere kıyasla, çok daha ciddi bir yer tuttuğuna da tanık oldular.

Tüm bu bulgular düş görme etkinliğinin beynin kişinin en son yaşadığı ve duygusal açıdan güçlü olan deneyimlerini işlemden geçirdiği sırada en yoğun düzeyine ulaştığına işaret ediyordu.

Blagrove, “Bu bulgular uyumadan önce en son yaşanan olayların düşlerde görülmesinin teta dalgalarıyla ilintili olduğunu ilk kez ortaya koymuş oluyor ve düş görmenin beynin son anıları işlemden geçirmesiyle bağlantılı olduğu yönünde somut bir kanıt niteliğini taşıyor,” diyor.

Sonucun son derece ilginç olduğuna dikkat çeken Kanada’daki Rüya ve Kâbus Laboratuvarı araştırmacılarından Tore Nielsen de, “Bu araştırma düş görmenin işlev ve düzeneklerinin açığa kavuşturulmasını sağlayacak etkili ve girişimsel olmayan birtakım yöntemlerin geliştirilmesine olanak tanıyabilir,” diyor.

Nielsen ve arkadaşları daha önceki çalışmalarında Teta Dalgaları etkinliğinin sıklıkla kâbus gören kişilerde çok daha yüksek düzeyde olduğunu ortaya koydular. Bu kişilerin beyinleri, düş gördüklerinde duygu ve deneyimlerinin işlemden geçirilmesine çok daha yoğun bir çaba harcıyor olabilirdi.

Beyin dalgalarını güçlendirmek

Düşler gerçekten de insanların gün içinde yaşadıkları deneyimlerin duygusal etkilerini yatıştırıcı bir tür gece terapisi işlevi görüyorlarsa, o zaman bu sürecin daha olumlu kılınması amacıyla uyku sırasında beynin etkinliği üzerinde birtakım oynamalar yapılması da söz konusu olabilirdi.

REM uykuları daha sık olan ve REM uykusu sırasında teta etkinlikleri daha yoğun olan kişilerin duygusal anıların pekiştirilmesi konusunda daha becerikli oldukları biliniyor. Bu görüşten yola çıkan Blagrove, teta dalgalarının yapay yollarla arttırılarak düşlere müdahale edilmesi suretiyle uyanıkken yaşanan çok daha fazla sayıda deneyimin düşlere aktarılabileceğine, bunun da kişinin daha iyi öğrenmesine yardımcı olabileceğine inanıyor.

Bunu yapmanın bir yolu, beyin dalgalarını yapay yollarla teta frekansına uyumlu kılmak olabilir. Bunun ses aracılığıyla başarılabileceğine inanan ve ekibiyle birlikte bu yöntemi denemeye hazırlanan Blagrove, “Teta etkinliğini tetikleyip artıracak olursak, acaba uyanıkken yaşadığımız son olayları düşlerimizde daha sıklıkla görmeye başlayabilir miyiz?” diye soruyor.

Bu türde bir uygulama düş görmeyi daha verimli kılacağı gibi, kişinin kendi düşlerine yön vermesine de olanak tanıyabilir. Dahası, bunun-kişinin yaşadığı sarsıcı ve yaşamını olumsuz yönde etkileyen deneyimlerle baş edebilmesi türünde- tedavi edici birtakım yararları da olabilir. Ayrıca, uyku sırasında teta dalgalarını arttırıcı yöntemler kişinin anıları depolama becerisini geliştirmesinin de önünü açabilir.

Rita Urgan

Kaynak