Doktora derecesi, akademik derecelerin en üstü; öğretim üyeliğine giriş kapısı. Doktorada öğrencinin bir danışman hocanın gözetiminde özgün araştırma yapıp bilime katkıda bulunması bekleniyor. Yapılan araştırma bağımsız bir jüri tarafından değerlendiriliyor: Bu değerlendirmeye doktora tez savunması adı veriliyor.
Ülkemizde tez savunması tez danışmanının içinde olduğu en az beş kişiden oluşan bir jüri tarafından değerlendiriliyor. Ülkemizde yürürlükteki kurallara göre, jürinin en az iki kişisi dış üye, yani başka bir üniversitenin öğretim üyesi. Aday derslerini tamamlayıp yeterlilik sınavını geçtikten sonra en az üç yıllık bir tez çalışması sonucu tezini yazıyor, jüri üyelerine yolluyor, üyeler sorular hazırlayıp tez savunmasına geliyorlar. Doktora adayı kamuya açık bir seminer veriyor, tezi sunuyor. Tez jürisi de bu sunumu izliyor. Sonrasında tez jürisi sorular soruyor; aday cevap vererek tezini savunuyor. “Tez savunması” deyimi buradan kaynaklanıyor.
İki ülkede tez jüriliği
Başka ülkelerde farklı kurallar var. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri’nde tez çalışmaları oldukça uzun; genelde beş yıl sürerken, Avrupa’da süreler daha kısa: çoğu doktora üç yılda bitiyor.
Bu yaz iki farklı ülkede tez jürisine katıldım: İngiltere’de Surrey Üniversitesinde ve Hollanda’da Twente Üniversitesinde. İngiltere’de “viva voce – canlı ses” adı verilen tez savunması iki kişilik bir jüriye karşı yapılıyor: Dış sınayıcı ve iç sınayıcı. Dış sınayıcı bendim; iç sınayıcı ise Surrey Üniversitesi’nden bir öğretim üyesiydi. Aday kamuya açık bir sunumda tezini savunduktan sonra, savunma bu iki kişilik jürinin önünde kapalı olarak yapılıyor. Tez danışmanı savunmaya katılmıyor; bu iki kişi, adayı derinlemesine sınıyor; istedikleri kadar soru soruyor. Tez savunmaları iki-üç saat sürebiliyor. Sorulan sorular, cevaplar ve savunma sonucu üniversiteye yazılı olarak bildiriliyor.
Hollanda’da ise, tez savunması bir merasim
Asıl değerlendirme, tez metni üzerinden yapıldıktan sonra, işin seremoni kısmı. Tarihi kökleri olan bu merasimde her şey, bir protokol dokümanına göre yapılıyor: Ne giyeceğiniz ne sırayla oturacağınız, nasıl hitap edeceğiniz, nasıl soru soracağınız, ne kadar süreceği protokol dokümanında belirlenmiş.
Beş ila yedi kişiden oluşan jüri üyeleri, akademik cübbeler giyiyorlar: Hollanda cübbeleri çok süslü: Fırfırlı bir gömlek üstüne giyilen siyah kadife cübbeler ve şapkadan oluşuyor. Jüri üyeleri, bu şapkayı soru soracakları zaman giyiyorlar, sonra çıkarıyorlar. Bizdeki “taç giyen baş akıllanır” deyimi gibi, jüri otoritesi, şapkayla geliyor. Adayın da düğünlerdeki sağdıç ya da nedimeler benzeri bir takımı var: Yanında iki arkadaşını getirebiliyor; eğer çok heyecanlanırsa onlardan yardım isteyebiliyor. Protokol dokümanı adayın ve jüri üyelerinin birbirlerine nasıl ve ne şekilde hitap edeceklerini ayrıntısıyla tarif etmiş: Adaya soru soracak jüri üyeleri şapkalarını başlarına koyup “sevgili aday” diye sorularına başlıyorlar. Aday ise, soruyu soran kişinin akademik rütbesine göre özel bir hitap kullanıyor: Soruyu soran bir profesör ise, cevabına “yüksek bilgili rakibim” diye başlıyor. Sorgulama 45 dakika sürüyor; ne bir dakika kısa, ne de bir dakika uzun. Elinde kocaman asasıyla ve tören kıyafetiyle bir merasim yöneticisi var: Sorgulama onun komutuyla başlıyor ve süre bitince, bazen bir cümlenin yarısında asasını yere vurup “Hora est – süre bitti” demesiyle de savunma bitiyor.
Sonrası kutlamalar, kutlamalar. Kutlanan aslında bilimin ilerlemesi: Her doktora tezi ile yeni bilgi üretiliyor, bilim adım adım ilerliyor. Her doktora, adayın kendisi için olduğu gibi, tez danışmanı ve doktorayı veren kurum için bir başarı. Bundan dolayı Hollanda’da üniversite, mezun olan her doktora öğrencisi için bölüme 90 bin Avro bütçe veriyor. Darısı başımıza!
Lale Akarun
*Bu yazı, HBT Dergi 490. sayıda yayınlanmıştır.