İncelediği bir kemiğin üzerindeki V işareti, incelikli bir işlemle göğsün yarıldığını gösteriyor. Vera Tiesler'e göre bu, Mayalarda sıkça rastlanan bir ritüele işaret ediyor: Tanrılar için insan kurban etmeye...
Yucatán Özerk Üniversitesi’nden Vera Tiesler’in çalışmalarına göz atıyoruz. Kendisi, Maya medeniyetinde insan vücudunun din ve geleneklerden nasıl etkilendiğini gün yüzüne çıkarmasıyla tanınıyor. İlginç de bir hayat hikayesi var.
Meksika’nın Mérida kentinde bulunan Yucatán Özerk Üniversitesi (The Universidad Autónoma de Yucatán) dünyanın en kapsamlı kütüphanelerinden birine sahip. Kapsam derken bu kütüphaneyi özel kılan unsur, tabandan tavana kadar insan kemiği kalıntıları bulundurması. Calakmul’dan Pomuch’a ve diğer antik Maya topluluklarına kadar etiketlerle arşivlenen insan kemiklerinden bahsediyoruz. Bu öylesine geniş kapsamlı bir “kemik kütüphanesi” ki yaklaşık 2 bin Mayalı cesedinden 10 binin üzerinde kemik kaydı bulunduruyor.
En ünlü Maya krallarından rahiplere, fakirlerden zanaatkârlara kadar birçok Maya yerlisinin kalıntıları bu kütüphanenin tozunu yutmuş durumda. Ve şimdilerde, dört bir yanı kadim uygarlığın kalıntılarıyla çevrili bu kütüphanede bir bilim insanı, canla başla çalışıyor: Maya kalıntıları uzmanı olarak ünlenen Profesör Vera Tiesler... Hem tıp hem arkeoloji alanında ihtisas gören Tiesler, Maya medeniyetinin izlerini kemikleri inceleyerek sürüyor. Maya medeniyetindeki yaşamı, tıp ve arkeolojinin bilimsel yöntemlerini harmanlayarak yorumluyor.
“Meksika’ya âşık oldum”
Tıp eğitimine Almanya’da başlayan Tiesler’in hayatı, Meksika seyahati sırasında Teotihuacán kalıntılarını görmesiyle birlikte değişiyor. Ona bu kalıntıları göstermeyi teklif eden arkeoloji meraklısı genç bir doktorla birlikte çıktığı ve kilometrelerce süren arkeolojik yolculuk hem genç adama hem de Meksika’ya âşık olmasına neden oluyor. Kader ağlarını örerken genç adam talihsiz bir şekilde hayata gözlerini yumuyor. Bunun üzerine Tiesler, Almanya’daki tıp eğitimine devam etmek yerine Mexico City’deki Ulusal Politeknik Enstitüsü’ne kaydoluyor ve o gün bugündür Meksika’da yaşıyor.
Tıp derecesini de Meksika’da alan Tiesler, Meksika Ulusal Otonomi Üniversitesi’nde (UNAM) antropoloji üzerine doktorasını veriyor. İlk zamanlarda daha çok tapınak, çanak çömlek ve maskelerle ilgiliyken sonradan sonraya kemiklerle haşır neşir oluyor. Tiesler kemiklerle ilgilenmeye başlayana kadar Meksika’da kemikleri inceleyen antropologlar sadece temel bilgileri ediniyordu. Eldeki verilere her zaman farklı açılardan baktığını söyleyen Tiesler ise tıp eğitiminin de pratiğini kullanarak doku örneklerini analiz etmeye başladı. Bununla birlikte Mayaların “kafa şekillendirme” uygulamasıyla ilgileniyordu.
Antik Maya’nın sınırları güneydeki Yucatán yarımadasından günümüz Honduras’ına (bugünkü Mısır'ın büyüklüğünde bir bölgeye) kadar uzanan bir uygarlıktı. Tiesler, zamanla belirli bölgelerde yaşayan insanların belirli kafa şekillerine sahip olma eğiliminde olduğunu fark etti. Birkaç yüz kalıntıyı inceledikten sonra klasik dönemde (250-900) bugünkü Veracruz sahili boyunca yaşayan insanların kafa yapılarının dik ve armut biçimli bir tarza sahip olduğunu, ovalarda eğri ve boru şeklinde, Karayip Denizi kıyılarında ise geniş ve düz kafa yapılarının olduğunu keşfetti. Zamanla bu şeklin popülerleştiğini ve klasik döneme hâkim olduğunu ortaya çıkardı.
Zamanla çizimleri ve oyukları karşılaştırarak kafa şekillerinin anne soyundan gelen gelenekleri takip ettiğini buldu. Çocuklar, annenin kafa şekline sahip olma eğilimindeydi. Maya geleneklerine dayanan olası sebep buydu. Anneler, bebeğin özünü kaybetme riskine karşın yavrularının kafasını şekillendiriyordu. Hem de tahtalar arasına sıkıştırarak ama zarar vermeden.
Kral ve kraliçelerin hayatları gün yüzüne çıkıyor
Tiesler, akademik kariyeri boyunca Maya kral ve kraliçelerinin de kalıntılarını inceledi. En sevdiklerinin kazı sürecini başından sonuna kadar takip ettiği kral/kraliçeler olduğunu söylüyor. Palenque’nin Kralı Büyük Pakal (ya da K’inich Janaab’ Pakal) ve eşi Kızıl Kraliçe, Dört Bir Yanın Efendisi Ukit Kan Le’k Tok’u ve Yılan hanedanından Fiery Claw (ya da Yukom Yich’ak K’ahk’) bunlardan yalnızca birkaçıydı. Tiesler, bu kazılarla birlikte Maya uygarlığının önemli isimlerinin hayatlarına yönelik birçok özelliği de gün yüzüne çıkaracaktı.
Tiesler ayrıca, oymalardan birinde, antik bir Mezoamerikan top oyunu oynayan Fiery Claw’ın sportif ve fit birisi olarak gösterilmesine rağmen onun aslında omurunda acı verici bir hastalığı olan, obezlik sınırında ve 50 yaşlarında ölen birisi olduğunu buldu. Bu da bu oyunun tehlikeli bir oyun olduğunu ve sanatın (oymalar) daha o günlerde bile propaganda amaçlı kullanıldığını gösteriyordu.
Bu bulgular Maya tarihinin temel çizgisini değiştirecek detaylar değil, ancak önemli tarihsel karakterlere ve nasıl bir hayat sürdüklerine dair önemli ipuçları veriyor. Örneğin Büyük Pakal’in dişlerindeki kalıntılardan, yaşamını tamale (mısır unu, kıyma ve kırmızı biberle yapılan bir yemek) gibi yumuşak yiyecekler yiyerek ve seçkinler arasında popüler olan çikolata ve ballı içeceği yudumlayarak geçirdiğini buldu.
2003’te önemli bir keşif daha
Bir hekim ve aynı zamanda arkeolog olan Tiesler, kurban edildiğini düşündüğü genç bir adamın göğüs kafesi (sternum) kemiğinden bir şerit alarak merceğin altına koymasıyla birlikte önemli bir keşfin daha ilk adımını atmış oldu. Kurbanın göğsündeki V şeklindeki kesiğin ustaca açılmış olduğunu belirten Tiesler, bu izlerin kesinlikle bir savaş izi olmadığını ve “işini bilen” birinin müdahalesi olduğunun altını çiziyor. Yani bunun bir anlamı olmalıydı. Bir başka deyişle, Mayaların insan kurban etme ritüelinin bir parçası olarak bu kişi daha hayattayken göğsü açılmış ve kalbi yerinden sökülmüş olmalıydı.
Maya metinlerinde de rastlanan bu ritüele göre kurbanın kalbi çıkarılmadan saniyeler önce kafası kesiliyor ve kalp çıkarılırken atmaya devam ediyor. Bunun yapılma sebebi de Tanrı’ya bir adak verilmesi ve bu sayede Tanrı’nın kan ile beslenmesiydi. Maya uygarlığında dini törenlerde nefsi körlemek için yapılan işkenceler, olağan ve kanlı kurban ibadetleri arasındaydı ve bu gelenek klasik dönemden Mayaların sonuna kadar sürmüştü. Sadece kalbin değil, vücudun çeşitli uzuvlarının da yerinden sökülerek kan akıtılması geleneği vardı.
Maya tarihine adanmış bir hayat
Tiesler, profesör olduğu 2000 yılından beri Meksika Yucatán Özerk Üniversitesi’nde 6,600’ü üzerinde çalıştığı kalıntılar olmak üzere 12 bin kalıntıyı derledi. Bugün Meksika’nın önde gelen biyo-arkeologlarından olan Profesör Tiesler’in laboratuvarında 2 binden fazla Mayalının kalıntıları bulunuyor. Binlerce cesedi inceleyen Tiesler, Maya toplumu için insan fizyolojisine yönelik bilginin vazgeçilmez bir unsur olduğunu ortaya koyuyor. Ayrıca Mayaların bebeklerinin kafalarını nasıl şekillendirdikleri, aile gelenekleri ve maneviyatlarına dair içgörülerini de gün yüzüne çıkarıyor. Tiesler, ABD ve Avrupa başta olmak üzere birçok bölgeden bilim insanlarıyla birlikte çalışıyor ve hem İngilizce hem de İspanyolca makaleler yayımlamaya devam ediyor.
Rhode Island’daki Brown Üniversitesi’nden arkeolog Stephen Houston, Almanya’da doğan ve Meksika’da eğitim gören meslektaşı Tiesler’i kolektif enternasyonalizmin temsilcisi olarak gördüğünü ifade ediyor.
Yazı: Batuhan Sarıcan / batusarican@gmail.com
Kaynakça:
https://www.nature.com/articles/d41586-019-00517-y
https://ucmexus.ucr.edu/results/resident-scholars/vera-g-tiesler.html
Walter Krickeberg, Azteklerin ve Mayaların Dinleri. Türkçesi: Alev Kırım, Okyanus Yayınları, İstanbul, 1998
Karl Taube, Aztek ve Maya Mitleri. Türkçesi: İsmail Yavuz, Phoenix Yayınları, Ankara, 2012