23 Temmuz günü, yani sokak köpeklerinin idam fermanı niteliğinde bir yasanın TBMM komisyonundan geçtiği gün, New York Times gazetesinde bir haber çıktı. Başlığı: “When all else fails, blame the dogs”. Başka çare kalmadığında, köpeği suçla. Türkçe'de daha kısa olarak “Ben yapmadım; köpek yaptı” diye ifade edilebilir.
Görülmedik, duyulmadık bir şey değil, ödevini yapmayan öğrencilerin “ödevimi köpek yedi” demesi. Olabilir, doğrudur; bir yakınımızın kızının üniversite sınav sonucu kağıdını, köpekleri yemişti geçmişte. Ancak köpeklerin ekonomiyi bozduğu, ülkeyi yoksullaştırdığı görülmemiştir. O zaman hayvanlara karşı bu öfke, bu nefret nereden kaynaklanıyor?
Evet, köpekler saldırgan olabiliyor; ama insanlar kadar değil. Me- sela kadın cinayetlerinin müsebbibi köpekler değil, erkekler. Köpek saldırısından kaçan çocukların ölümüne de aslında onlara çarpan taşıt araçları yol açıyor. Ancak saldırgan insanlara ya da kötü şoförlere bir şey yapmak kolay değil. Oysa saldırgan köpekleri uzak tutmanın yolları var. Doğa yürüyüşlerinde yanlışlıkla bir sürüye yaklaşırsanız, canınızı zor kurtarırsınız. Onun için genelde biz sürülere yaklaşmamaya çok dikkat ederiz; yanlışlıkla yaklaşırsak diye de köpekleri çok rahatsız edip uzak tutan, ultrasonik dalgalar yayan bir köpek kaçırıcı taşırız. Yani saldırgan köpekleri uzak tutmanın yolları var. Peki nereden çıktı sokaktaki bütün köpekleri toplayıp öldürerek yok etme yasası?
%85 öldürmeye karşı
Araştırma kuruluşu KONDA’nın yaptığı bir araştırmaya göre, araş- tırmaya katılanların sadece %15’i, “Sokaklardaki köpek sayısını azaltmak için köpekler öldürülebilir” demiş. Halkın %85’i köpeklerin öldürülmesine karşı. Ancak sosyal medyada #MilletYasayaEvetDiyor etiketi, günlerdir liste başı. Nasıl oluyor bu? Meclis komisyonunda Milletvekili Sera Kadıgil tane tane açıkladı:
Bir süredir, tek bir elden planlı bir kampanya yürütülüyor. Trol hesaplar, yalan haberler yayıyorlar; örneğin sayaç okurken sokak köpeklerinin saldırısına uğradığı söylenen kişi, aslında evin bahçesinde ev sahibinin serbest bıraktığı sahipli köpeğin saldırısına uğramış. Bu haber “belediye sokakları saldırgan köpeklere terk etti” diye veriliyor. Kalp krizinden ölen yaşlı vatandaşın, abdest alırken köpekler tarafından parçalandığı iddia ediliyor.
Bu yalan haberleri troller kampanyaya dönüştürüyor; başka zamanlarda porno paylaşan bot hesapları kullanarak yayıyorlar. Devlet kurumları bunu “çalışmayan elitlere karşı sabah sekizde işe giden, pazara giden insanların çatışması” olarak çerçevelemeye, toplumu bu şekilde kutuplaştırmaya çalışıyor. Öte yandan köpek itlafına görevli kıldığı belediyelere ceza koyarak bir taşla iki kuş vurmaya; onları köpek severlerin gazabı ile hapis cezası arasında tercih yapmaya zorluyor. Dijital mecraların hızlandırdığı, gündem yaratıp yalan haberler yayarak kamuoyu oluşturma, politika yapma yöntemi yeni değil. 2016’da Trump’ın başkanlık kampanyasında kullanılan hedefli profilleme ve yalan yaymaya dayalı Cambridge Analytica yazılımı siyasette yalan yayan yazılımların kullanımının ilk görünür örneğiydi. O zamandan beri yalan haberlerin yanı sıra, sahte görsel içerikler, fotoğraf ve videoları üreten pek çok yazılım çıktı. Ülkemizde de maalesef bu içerikler siyasette rakipleri karalama, küçük düşürme amaçlı kullanıldı. Yalan haberler yayarak siyasi hedeflere ulaşma, karışıklık çıkarma tabii ki ülkelerin de birbirlerine karşı kullandıkları bir silaha dönüştü.
Yalan haberlere karşı mücadele etmek ve arkalarındaki gizli sebepleri ortaya çıkarmak, demokrasi için önemli bir hedef. Bunun için çeşitli araçlar ve bu alanda çalışan akademisyenler var. Buna karşı mücadele etmek, trol ve bot ordularını teşhir edip yalan haberleri ortaya çıkararak teknolojinin kötüye kullanılmasını önlemek gerek.
Lale Akarun
*Bu yazı, HBT Dergi 432. sayıda yayınlanmıştır.