Deprem! Hazırlıksızlığın bedeli çok ağırdır, kimse ödeyemez

Editör ne diyor?

Tam 20 yıl geçti 19 Ağustos 1999 depreminden bu yana ve biz 20. yılda özel sayı ile güncel durumdan sizleri haberdar etmiştik. Her bakımdan hazırlıksız bir İstanbul. Ve 5,8 ile yenden heyheylendik!

Bilimin saptadıklarını anımsayalım: 40 bin civarında bina çok ağır hasara veya göçmeye uğrayacak... Bu depremde oluşabilecek, sadece bina hasarı kaynaklı maddi kayıp 37 Milyar - 102 Milyar TL tutarına ulaşmakta. İstanbul’daki binaların yaklaşık %14’ünün (150.000 bina veya yaklaşık 550.000 hane) deprem riskli olarak tanımlandı. 1980 öncesi yapılmış 4-7 katlı betonarme binalar en çok hasar görme ihtimaline sahip.. Ve 5 bin bina kadayıf olacak…

Şüphesiz bir şeyler yapıldı, bazı devlet binaları, bazı okullar, bazı viyadükler, ana yollar güçlendirildi. Bazı evlerin yıkılıp yenilerinin yapıldığını da görüyoruz. İstanbul’da 20 kat üzerine 1000 gökdelen var, bir kent rekoru! Ne kadar sağlam olduklarını depremde görebileceğiz. Ama ana bina stoku büyük ölçüde duruyor. Sorun da büyüyor, deprem olasılığının artması ile birlikte.


Sinan Özeren çok anlaşılır bir dille Marmara içindeki faylarla ilgili son bilgileri toparladı. Özeren’e teşekkür! Ve 3 fayı analiz ederek hangisinin kırılabileceğini tartıştı. Bunun yanı sıra, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nden aldığımız deprem ile ilgili temel bilgilerden bazılarını sizlerle paylaştık.

İstanbul alarm veriyor!

Ali Akurgal Silivri’deki deprem sonrasında ses iletişiminin, aşırı yüklenmeden kilitlenmesine ve fakat aynı cep telefonundan internet üzerinden sesli arama yapılabilmesine dikkat çekiyor. Bu internet lehine dikkati çeken bir gerçek. Peki bu koşullarda 5G’nin etkisi ne olacak? İnterneti pahalı kılıp, karasal hatların ömrünü uzatabilir. Ancak Akurgal mobil olmayan hizmetleri 5G üzerinden vermeyi israf olarak değerlendiriyor.

Yapay zekâ depremde iş başında

Depremi tahmin etmek günümüz koşullarında mümkün değil. Ancak Jeofizikçi Paul Johnson ve ekibinin, yapay zekâ algoritmalarını kullanarak geliştirdiği bir sistem hayli sevindirici sonuçlar elde etti. Laboratuvar deneylerinden sonra Kuzeybatı Pasifik’teki depremlerde de test edildi. Henüz emekleme aşamasında olsa da umut vaat ediyor.

Doğan Kuban Hoca her dakika toplumsal bir sorun ile karşı karşıya kaldığımıza dikkat çekerek, bu sorunların adlarına değil, toplumsal içeriğine ve geleceğimizi nasıl etkileyeceğine odaklanmamız gerektiğini söylüyor. Ayrıca: Borçların ülkeye maliyeti ne olacak?

Beslenme sayfamızda bu sefer kefiri anlatıyoruz. Doğal sağlık ürünlerinin en popüleri haline gelen kefir, çoğu insana göre yoğurttan daha sağlıklı. Bilimsel çalışmalar kefirin bağışıklığı güçlendirdiğini, sindirim sistemi hastalıklarını giderdiğini, kemik sağlığını koruduğunu, hatta kansere karşı koruma sağladığını gösteriyor. Tadını beğenmedikleri için kefirden uzak duranlara yalnızca şunu önerebiliriz: Tadı o kadar da kötü değil, ayrana benziyor. Alışmaya çalışın!

Tanol Türkoğlu ayda bir yayımlanan Dijitalem sayfasında dijital dünya ile ilgili birbirinden ilginç olaylara değiniyor. Dünyanın ilk bilgisayarlarından, fotokopinin icadına, milyonlarca dolarlık şirketleri yöneten CEO’ların nasıl çalıştığına ilişkin onlarca bilgi sizi bekliyor. Türkoğlu, ayrıca kendi köşesinde Türkiye’de internet kullanımına ilişkin TÜİK verilerine yer veriyor. Türkiye’de her dört kişiden üçünün internet kullandığını, her üç kişiden birisinin e-ticaret yaptığını, cep telefonu olmayan evin neredeyse hiç kalmadığını öğrenmek herhalde sizi çok da şaşırtmayacak!

Boynunuz mu ağrıyor?

İstanbul Kültür Üniversitesi’nden Dr. Öğretim Üyesi Adnan Apti, insanların %70’inden fazlasının yaşamlarının bir döneminde en az bir defa ciddi boyun ağrısı şikâyeti yaşadığına ve bu ağrıların büyük çoğunluğunun boyun fıtığı kaynaklı olduğunu söylüyor. Bundan korunmak ve önlem almak da bizim elimizde...

Pınar Aydın O’Dwyer, “Zamanın belleği” başlıklı ilginç yazısında bir süreliğine bileğimizdeki saati unutup, belleğimizin içindeki zamanda dolaşmamızı öneriyor. Bu bağlamda sinemada, operada zaman unsurunun nasıl işlendiğine ilişkin örnekler veriyor, zamanı geri çevirmenin mümkün olup olmadığını sorguluyor.

Güncel Tıp’ta Dr. Mustafa Çetiner, e-sigara konusundaki 3. yazısında, daha az zararlı olduğu var sayılan e- sigaranın en az sigaranın kendisi kadar zararlı olduğunu bilimsel araştırmalara dayanarak anlatıyor.

Bahçeşehir Üniversitesi’nden Prof. Dr. Kadircan Keskinbora mühendislerin, bilim insanlarının ve bilim-kurgu yazarlarının hayalleri olan zihin gücüyle kontrol edilebilen sistemlerin gerçekleşmesine ramak kaldığına dikkat çekiyor. Bu çok disiplinli sahanın henüz ilk aşamaları yaşanıyor olsa da, hedefe ulaşmaya yakınız.

Atılım Üniversitesi’nden Öğretim Üyesi Nazlı Nazende Yıldırım, mağaza ve müşteri arasında ara yüz vazifesi gören vitrin tasarımına değiniyor. Çeşitli vitrin tiplerinin müşteriyle nasıl ilişki kurduğuna bakıyor. Vitrin tasarımında malzeme, renk, aydınlatma, sergi elemanları, tasarım temasının nasıl kullanılması gerektiği konusunda ipuçları veriyor.

Ters tepen ormanlaştırma

Çin, son 40 yıldır iklim değişikliğine bağlı olarak çölleşen bölgelerini ormanlaştırma çalışmaları yapıyor. Bugüne dek yaklaşık 66 milyar ağaç dikilmiş. Ama bilim insanları bu girişimin başka sorunlara da yol açmasından endişe duyuyor. Dikilen ağaçlar yerel koşullara uyumlu olmadığı için zaten azalmakta olan su kaynaklarına aşırı miktarda yük bindiriyor. Bu da insanların kullanımına daha az su kalması demek.

Yardıma koşma eğilimi doğuştan geliyor. Olaylara seyirci kalındığı yargısı doğru değil. Son bir araştırma her ülkede zor durumda olanların yardımına koşanların olduğunu gösteriyor.

Hayvanlar dünyasının konuğu bu hafta elektrikli yılan balığı. Bu balığın nelerin keşfine ilham verdiğini okuduğunuzda şaşırıp kalacaksınız.

Sayamadığımız haber ve sayfalarımızla, ülkenin alanında biricik dergisiyiz ve sizlerin yayması, tanıtması ve katkısı ile büyümeye çalışıyoruz.

Dostluk ve sevgiyle, gelecek cumaya kadar...