Gökbilimciler, bu yılın başlarında Venüs’ün yörüngesinde tuhaf bir asteroit keşfetti. Küçük bir dağdan daha büyük olmayan bu asteroidin ne olduğu, bir süredir devam eden çalışmayla birlikte şimdi netlik kazandı.
Çalışmaya göre bu asteroit, Dünya’daki derin kayalarının çoğunu oluşturan olivin (magnezyum ve demirin silikatı) minerali açısından zengin gibi görünüyordu. Bazı gökbilimciler, bunun Güneş Sistemi’nin oluşumunda meydana gelen ve asla düzgün bir şekilde gözlemlenemeyen daha büyük bir asteroit kümesi için bir ipucu olabileceğini düşünüyor.
Gökbilimciler zaten uzun zamandır Venüs’ün yörüngesindeki Vatiras adı verilen, kısa ömürlü nesnelerin daha da küçük bir nüfusunun varlığından şüpheleniyordu. Ancak onları tespit etmekte zorluk yaşıyorlardı. Çünkü Güneş’in parlaması sebebiyle bu cisimler zar zor görülebiliyordu. Yine de 4 Ocak’ta Kaliforniya’daki Palomar Gözlemevi’ndeki gökbilimciler bir tanesini net bir şekilde gözlemledi. Bu, 2020 AV2 adı verilen ve Güneş’in etrafında 151 günlük bir yörünge çizen 1.5 kilometre genişliğinde bir asteroitti.
Romanya Akademisi Astronomi Enstitüsü’nden araştırmacı Marcel Popescu ve meslektaşları, 2020 AV2’nin nelerden oluştuğunu öğrenmek için asteroitin yansıyan ışığını ayırmak ve kimyasal bileşime ipucu olan emilim hatlarını ortaya çıkarmak için Kanarya Adaları’ndaki teleskopları kullandı. Ekip, 18 Haziran’da Monthly Notices of the Royal Astronomical Society’de yayımladıkları makalede, Dünya’nın mantosunda ve diğer bazı gezegenlerde de önemli bir mineral olan olivinin izini buldular. Popescu, “Kesinlikle olivin egemen bir asteroit olduğunu söyleyemiyoruz ama olivin, yüzeyinde bol miktarda bulunuyor.” ifadelerini kullandı.
Madrid Complutense Üniversitesi’nden çalışmanın ortak yazarı Carlos ve Raul de la Fuente Marcos tarafından yapılan ayrı çalışmalar, 2020 AV2’nin büyük olasılıkla ana asteroit kuşağıyla ilişkili olduğunu ortaya koydu. Yani ona benzer bir dizi asteroit daha olabilir.
Jüpiter’le yerçekimi etkileşimleri, onu ve potansiyel olarak bazı komşularını Dünya’ya doğru fırlatmış olmalıydı. Orada, karasal gezegenlerle birtakım yerçekimsel etkileşimin sonucunda, muhtemelen milyonlarca yıl boyunca Venüs’ün içindeki -şimdiki- yörüngesine sürüklenmişti. Bu, Popescu’ya göre asteroitler için onlarca yıldır süren “kayıp manto” gizemini çözmek için önemli bir kanıttı.
Gökbilimcilerin bu gizemi çözmekte zorlanmasının bir nedeni de “yeterince küçük” görememeleri. Olivin bakımından zengin asteroitler, daha sert demir içerikli kayalara göre daha kolay toz haline gelir. Bu da kayıp mantoların çoğunun küçük parçalar halinde olduğu anlamına gelir.
Popescu, “2020 AV2, Dünya’dan daha uzak oldukları için görülmesi zor olan daha küçük, olivin açısından zengin nesnelerin gizli bir popülasyonunun uzak bir temsilcisi olabilir” diyor.
*Bu yazı, HBT Dergi 225. sayıda yayınlanmıştır.