Bilgisayar oyunu bağımlılığı beyinde ölçülebilir değişimlere yol açabilen ciddi bir hastalık. Bir Alman sinirbilimci oyun bağımlılığının alkol veya uyuşturucu bağımlılığıyla karşılaştırılabileceğini söylüyor.
Dünya Sağlık Örgütü 2019 yılında bilgisayar oyunu bağımlılığını (gaming disorder) hastalıklar kataloğuna kaydetmişti. Oyun bağımlılığının bir hastalık olarak kabul edilmesi sayesinde kişilerin yardım sistemlerine ulaşmalarının kolaylaşacağı düşünülüyor. Bununla birlikte araştırmacılar oyun bağımlılığının çok fazla büyütülecek bir şey olmadığını da söylüyor.
Uluslararası araştırmalara göre oyun bağımlılığı gençlerin ve genç yetişkinlerin sadece yüzde üçünde görülüyor. Yani bu bir anlamda çoğunluğun İnterneti gündelik yaşama uygun bir şekilde kullandığı anlamına geliyor. Alman psikolog ve bilişim uzmanı Matthias Brand, Science dergisinde oyun bağımlılığının bilimsel verilerini yayımladı. Buna göre bilgisayar oyunları beynimizin bir tür zevk ve ödüllendirme merkezi olan ventral Striatum bölgesini uyarıyor. Tıpkı madde bağımlılarında olduğu gibi insanı devamlı oyun oynamaya zorlar hale getiriyor. Aynı zamanda da lateral frontal lobda bulunan otokontrol de zayıflıyor. Bu durum, fonksiyonel çekirdek spin tomografisiyle, örneğin bilgisayar oyunu bağımlılarına tarayıcıda, oyunların görüntüleri gösterildiğinde ve beyin etkinliği ölçüldüğünde kanıtlanabiliyor. ‘Bununla birlikte neden-sonuç ilişkilerinin çoğu hala belirsiz’ diyor araştırmacılar.
Gençler uzun yıllar boyu aşırı derecede oyun oynadıktan sonra yaşam koşullarının değişmesine bağlı olarak oyun oynamayı bırakınca iyileşebiliyorlar. Diğerlerinde hastalık uzun vadede kalıcı olsa da hastalığın birçok kişide başarıyla tedavi edilebileceği görülmüş. Bağımlılıktan kurtulmak beynin yeniden normale dönmesiyle de gerçekleşiyor. Beyin öğrene yetisine sahip, yani esnektir. ‘Bağımlılık ilerledikçe, davranışlar da değişiyor, ancak bunun geri dönüşebileceğini de biliyoruz’diyor Brand. DSÖ’nün kriterlerine göre günlük kullanım süresi İnternet bağımlılığını tanımada belirleyici değil. Asıl belirleyici faktörler olarak, oyun davranışı üzerindeki kontrolün azalması, oyunun diğer davranışlara göre öncelik kazanması, sosyal izolasyon ve veya düşük notlar kabul ediliyor. Yani DSÖ’ye göre bir kişinin bağımlı sayılabilmesi için tüm bunlar, gündelik yaşamı engelleyecek ya da psikolojik baskı oluşturacak kadar etkili olmalı. Psikolog örneğin bir çocuğun davranışını bağımlılık olarak sınıflandırırken, bu kriterleri göz önünde bulundurulması gerektiğini ve ebeveynlerin tutkulu bir oyunu hemen bağımlılık olarak değerlendirmemeleri gerektiğini söylüyor.
Nilgün Özbaşaran Dede