Depresyonun kısır döngüsünden çıkmak mümkün!

Öne Çıkanlar Sağlık
Depresyonun kısır döngüsünden çıkmak mümkün!

Toplumda en yaygın görülen psikiyatrik bozukluk depresyondur. Her 8 kişiden biri hayatının bir döneminde depresyona yakalanır. Uygun yaklaşım ve tedaviyle, depresyonun kısır döngüsünden çıkmak mümkündür.

Depresyon sadece yaşanan olumsuz olaylara karşı duyulan üzüntü, mutsuzluk değil, beynin hormonlarını, vücudun bağışıklık sistemini etkileyen ve kalıtsal özellikler gösteren bir bozukluktur. Depresyon geçiren kişi en az birkaç hafta boyunca günün çoğunda kendini çökkün, mutsuz hisseder. Daha önceden hoşlandığı etkinliklere ilgisi azalır. Yaşam enerjisi eksilir, ruhsal ve fiziksel olarak ağırlaşır. Uyku ve iştahı azalır ya da artar. Ümitsizlik, çaresizlik, değersizlik, suçluluk ve ölüm düşünceleri görülebilir, özsaygısı azalır. İş, ev ve okuldaki yükümlülüklerini yerine getirememeye başlar. Bu, kendisini yetersiz ve başarısız görmesini, suçluluk ve ümitsizliğini daha da arttırır. Tüm bunların sonucunda kişi bir kısır döngüye girer. Uygun yaklaşım ve tedaviyle, depresyonun kısır döngüsünden çıkmaksa mümkündür.

Depresyonla mücadelede öneriler


Depresyonu fark etmek ilk adımdır. Depresyondaki kişi çaresizlik, umutsuzluk, karamsarlık düşünceleri ve içe kapanıklığı nedeniyle toplumdan uzaklaşabilir. Harekete geçmeye isteksizlik ve içinde bulunduğu durumun değişmeyeceği düşünceleri kişiyi yardım aramaktan alıkoyabilir. Bu yöndeki değişikliği fark edip, kişiyi bir psikiyatriste başvurmaya yüreklendirmek hayat kurtarıcı olabilir.

Damgalama, yardım alma girişimlerini engelleyebilir. Toplumda, ruhsal sorunlar nedeniyle psikiyatri birimine başvuran kişilere yönelik önyargı ve damgalama her geçen gün azalmakla beraber kısmen devam etmektedir. Gereksinimi olan kişinin tedavi almasını engelleyebilen bu tutumlardan kaçınmak son derece önemlidir.

Önceden sevilen etkinlikleri yapmaya çalışmak önemlidir. Kişi, fiziksel ve ruhsal ağırlaşma, durgunlaşma nedeniyle harekete geçmeye isteksiz olabilir ancak hareketsizlik depresyonu derinleştirir. İsteksizlik olsa bile, evden çıkmaya, önceden sevilen etkinlikleri adım adım yapmaya çabalamak faydalı olur. Depresyon düzelmeye başladıktan sonra, önceki rutinlerine dönmek, iş ve görevlere devam etmek gerekir.

Egzersiz, depresif belirtileri azaltır. Egzersizle kişiyi iyi hissettiren doğal hormonlar salgılanır. Düzenli egzersiz iyilik halini arttırır, depresyonla mücadeleye yardımcı olur.

Psikoterapi etkin bir tedavi yöntemi ve yeni bir öğrenmedir. Bu alanda eğitimli, yetkin psikolog ve psikiyatristlerce uygulanan psikoterapi ile depresyona neden olan düşünce, duygu ve davranışlar anlaşılıp, yeni düşünceler, baş etme becerileri ve dayanıklılık geliştirilebilir. İyilik hali anlamlı, amacı olan bir yaşam içinde ve bireyi büyüten ilişkilerle olur. Psikoterapi, iyilik hali, sosyal beceriler, yaşam doyumu ve uyumlu sağlık davranışlarını arttırır.

Bedensel hastalıkların tedavisi, depresyonun gidişini olumlu yönde etkiler. Uzun süreli bedensel hastalığı olanlarda depresyon daha sıktır. Depresyon da bedensel hastalık riskini artırır. Bedensel hastalık ve depresyon varlığında her iki hastalığın da tedavisi ihmal edilmemelidir.

Yaşamın bazı dönemleri depresyon gelişimi açısından daha risklidir. Ergenlik, genç erişkinlik, kadınlarda gebelik, doğum sonrası ve menopoz dönemlerinde depresyonun fark edilmesi depresyonun gidiş ve sonlanışına olumlu katkıda bulunur.

Aile, arkadaş ve akran desteği faydalıdır. Sosyal destek ve üzerindeki yükleri bir süre hafifletmek, kişinin depresyonla baş etmesine yardımcı olur.

Kaliteli bir uyku önemlidir. Depresyonun uyku bozukluklarıyla ilişkisi gösterilmiştir. Uykunun bozulması, canlılık, sosyal işlevler, fiziksel ve ruhsal iyilik hali ve yaşam kalitesini de etkiler.

Antidepresan ilaçlar etkili ve güvenlidir. Bağımlılık yapmazlar. Bir kişiye faydalı olan ilaç, başka bir kişiye iyi gelmeyebilir. Bu nedenle antidepresanlar tavsiye üzerine alınmamalıdır. İlaçlardan en çok fayda, uygun süre, uygun dozda ve doktor kontrolünde kullanıldığında alınır. Depresyonun yinelemesini önlemek için ilaçları uzun süreli kullanmak gerekebilir.

Dr. Özge Kılıç
Koç Üniversitesi Hastanesi – Psikiyatri Bölümü
[email protected]

Bu yazı HBT'nin 85. sayısında yayınlanmıştır.