Meme kanseri kadınlarda en sık görülen ikinci ölüm nedeni

Öne Çıkanlar Sağlık
Meme kanseri kadınlarda en sık görülen ikinci ölüm nedeni

Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre meme kanseri halen kadınların ölüm nedenleri arasında akciğer kanserinden sonra ikinci sırayı tutmaya devam etmekte. Meme kanseri kadınlardaki tüm kanserlerin yüzde 30’unu oluşturuyor. Meme kanserine yakalanma riski yaşın ilerlemesiyle artmaktadır. 30-35 yaş arası kadınlarda hastalığa yakalanma riski, 25/100.000 olarak bildirilmektedir. Bu risk oranı 45-50 yaş arası kadınlarda 200/100.000’e yükselmektedir.

Risk Faktörleri: Meme kanseri tanısını alan kadınların yüzde 70’inde hiç bir risk faktörü saptanamamaktadır. Risk faktörleri:

1) Kadın olmak,


2) İlerleyen yaş (en yüksek oran 60 yaşta)

3) Ailede meme kanseri öyküsünün varlığı

4) Şişmanlık (Obez kadınlarda meme kanserine yakalanma oranı zayıflara göre 3 kat daha yüksektir).

Ailesel öyküsünde meme kanserli olan akrabaların yakınlık derecesi ve sayısı, ayrıca kansere yakalanma yaşları önemlidir. Ayrıca ailede yumurtalık, pankreas, tiroid, beyin, deri ve kalınbağırsak kanserlerinin varlığı da meme kanserine yakalanma riskini artırmaktadır. Anne veya kız kardeşte menopoz öncesi meme kanseri oluştuysa meme kanserine yakalanma riski 6 kat artar. Birinci derece akrabada iki tarafta da (hem anne hem de baba tarafında) meme kanseri saptanmışsa risk 10 kat artar.

Kadınlık hormonuna ne kadar çok ve ne kadar uzun süre maruz kalınırsa memede kanser gelişme riski o kadar artar. Buna göre erken yaşta âdet görmeye başlamak, kısa aralıklarla âdet görmek, erken yaşta (17 yaşın altında) hamilelik ve doğum, riski artırmaktadır. Doğum yapmamak ve emzirememek, düşük ve kürtajların çokluğu ve menopoz yani adetten kesilme yaşının geç olması meme kanserine yakalanma riskini olumsuz yönde etkilemektedir.

Yağlı gıdalar ile beslenme, meme kanseri riskini artırırken, bol lifli gıdalar içeren rejimler ise meme kanseri riskini azaltmaktadır. Sigara içimi aktif veya pasif olsun meme kanserine yakalanma riskini artırabilmektedir. Alkol tüketimi düzenli ve alışkanlık halinde olduğunda meme kanseri oluşması üzerine sigaradan daha etkili bir rol oynamaktadır. Fiziksel aktivite ve spor yapma alışkanlığı özellikle menopoz öncesi ve gençlik yıllarında meme kanserine karşı koruyucu etkiye sahiptir. Radyasyon, bazı kimyasal maddeler ve ilaçların da meme kanserinin oluşumunda etkili olduğu bilinmektedir.

1994-1995 yılında meme kanserinin oluşumuna neden olan iki genin bulunması hem meme kanserinin tanı ve tedavisinde hem de genetik biliminde bir devrime neden oldu. Bu genlerin varlığında bir kadında 70 yaşına varana kadar meme kanserine yakalanma riski yüzde 85’e kadar yükselmektedir. Öte yandan ailesel meme kanseri öyküsü olan kadınların yüzde 16’sında bu sorumlu genlerin varlığı saptanmaktadır. Bu gerçeklere paralel olarak yüksek risk faktörleri bulunan kişilerin öncelikle bir genetik danışmanlık programına dahil edilmeleri ve normal popülasyona göre daha sıkı bir takip programına dahil edilmeleri gerekmektedir.

40 yaşın altında meme kanseri tespit edilen ailelerde, yakın akrabaları arasında erkekte meme kanseri teşhisi konulduğunda, ailesel meme kanseri öyküsü bulunanlarda, kendisinde veya ailesinde yumurtalık (over) kanseri öyküsü varlığında, her iki memede veya bir memede birden fazla odakta kanser saptandığında genetik danışmanlık ve araştırmalar gündeme gelmelidir.

Belirtileri: Meme kanseri, memede kitle, cilt veya meme ucunda çekilmeler, meme ucundan kanlı akıntı, deride değişiklikler, koltuk altında şişlik veya meme ağrısı gibi işaretlerle kendini gösterebildiği gibi hiçbir yakınma veya muayene bulgusuna neden olmadan sadece kontrol amaçlı çekilen filmlerde de saptanabilmektedir.

ErkenTanı ve Takip: Meme kanserinden tam anlamıyla kurtulan hastaların yüzde 90’ı erken evrede tanısı konulan gruptandır. Erken tanıdaki en önemli basamak ise kadınların düzenli ve doğru bir şekilde kendilerini muayene etmeleridir. Rutin kontrol kurallarına göre risk gurubunda olmayan kadınlarda, 20 yaşında kendini muayene başlanmalı ve her 3 yılda bir doktor muayenesinden geçilmelidir. 30 yaşından sonra senelik doktor muayenesi ve 2-3 yılda bir mammografi / ultrasonografi önerilmektedir. 40 yaşından sonra ise aylık muayeneye ilaveten senelik doktor muayenesi ve mammogram şarttır. Yüksek riskli kadınlarda, takip programı doktorun tavsiyesine göre yapılmaktadır.

Tedavi: Erken evrede tespit edilen ve halen memeyi terk etmemiş meme kanserleri tedaviye en yüz güldürücü yanıtları vermektedirler. Burada ilk basamak tedavisi cerrahidir. Kitlenin büyüklüğü, kitle/meme oranı, kitlenin yerleştiği meme kadranı, kitlelerin sayısı, biopside saptanan kitlenin hücresel tipi ve bir çok diğer değişkene bağlı olarak memenin bir bölümü veya hepsi cerrahi ile alınabilmekte, kanserin tedavisini sağlayabilmektedir.

Çoğu zaman hastalığın koltuk altındaki lenf bezelerine yayıldığını anlamak cerrahi ve diğer tedavilerin seyrini değiştirmektedir. Bu nedenle çeşitli teknikler kullanılarak kitlenin yayılması halinde hangi koltuk altındaki lenf bezesine yayıldığı biyolojik boyalar veya radyoaktif maddelerle saptanabilmektedir. Sentinel lenf nodu örneklemesi denilen bu teknikle çıkarılan lenf nodunda kanser hücresi saptanması halinde koltuk altı lenf bezeleri temizlenmelidir. Sentinel lenf nodunun temiz olması durumunda ise koltuk altındaki lenf nodlarının çıkarılmasına gerek yoktur.

Bu aşamadan sonra yine kitle ve kişiye ait bir çok faktör göz önüne alınarak kemoterapi yani kanserin sistemik ilaçlarla tedavisi, radyoterapi yani bölgeye verilen radyoaktif ışınlarla tedavisi, hormon ve antihormon tedavileri ve bazı immün sistem güçlendirici ve biyolojik tedaviler uygulanmaktadır.

Hastalığın bölgesel veya sistemik yaygınlığına göre kemoterapi ve/veya radyoterapi cerrahiden önce verilerek cerrahi ile iyileşme şansını artırmak mümkündür.

Elle muayenede meme dokusunda farkedilmesi mümkün olmayan kanserlerin cerrahisinden önce ise kitlenin ultrasonografi veya mammografi eşliğinde cilt üzerinden işaretlenmesi, içine bir telin ucu yerleştirilerek işaretlenmesi veya içine radyoaktif madde zerk edilerek işaretlenmesi ile meme dokusunun tamamını çıkarmadan ve hastanın estetiğini koruyarak kanserin tedavisini yapmak günümüzde sılıkla baş vurulan yöntemlerdir.

İleri görüntüleme teknikleri ile çok küçük kitlelerin yerinin tespit edilmesi, frozen seksiyon yani cerrahi sırasında hızlı patolojik tetkik, ameliyat sırasında uygulanabilen bölgesel radyoterapi ve eş zamanlı estetik cerrahi gibi tekniklerin kullanılmasıyla cerrahinin başarısı ve kalitesini günümüzde belirgin bir şekilde artmıştır.

Önlemler: Beslenme de az yağlı ve bol sebzeli rejimler tercih edilmelidir. 17 yaşından önce hamileliğin önlenmesi, doğum sonrası uzun süreli (en az 6 ay) emzirme meme kanserine yakalanma riskini azaltmaktadır. Ağır olmayan uzun süreli egzersiz ve özellikle menapoz çağında kilo almaktan kaçınmak, ayrıca uzun süreli kadınlık hormonu içeren ilaçların kontrolsüz kullanımından kaçınılmalıdır.

Yüksek risk grubundaki kadınlar için ise sık kontroller, östrojen inhibitörleri denen koruyucu ilaçların kullanılması ve çok yüksek risk gurubundakiler için de koruyucu mastektomi yani meme dokusunun tamamen cerrahi olarak alınması ve estetik yöntemlerle yeni meme oluşturulması operasyonları gündeme gelebilmektedir.

Yrd. Doç. Dr. Babek Tabandeh
Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi

Bu yazı HBT'nin 83. sayısında yayınlanmıştır.