Bilim her zaman gerçeği aramaktır, jeoloji de!

Gezegenimiz Öne Çıkanlar Yerküre

Yaşadığımız depremler bize jeoloji biliminin yaşam için ne kadar önemli olduğunu, bilimi bilmezsek yapacağımız her şey bizler için potansiyel bir tehlike olduğunu bir kez daha hatırlattı.

Jeoloji bilimi, deprem, tsunami, volkan patlaması, sel, su taşkını, heyelan, zemin sıvılaşması, çökme, kaya düşmesi, çığ, göktaşı yağmuru, erozyon, çölleşme, toz fırtınaları gibi doğa tehlikelerini inceleyerek, araştırarak insanların yaşamlarının tehlikeye girmemesi için sezinleyip, görerek önceden uyarı görevini yapar.

Üzerinde bulunduğumuz 4.5 milyar yıllık gezegen hala evrimleşiyor. Kıtalar yer değiştiriyor; volkanlar patlıyor; buzullar büyüyor ve kayıyorlar. Dünyanın kabuğu arkasında bir sürü jeolojik sır bırakarak hayret verici şekilde parçalara bölünüyor.


Dünya evrimleştikçe deprem, tsunami, volkan patlaması, sel, su taşkını, heyelan, zemin sıvılaşması, çökme, çığ, tayfun, tornado, kasırga, siklon, fırtına, dolu, kar ve tipi, kuraklık, ısı dalgası, soğuk dalgası, yıldırım, göktaşı yağmuru, erozyon, çölleşme, toz fırtınaları gibi yer kökenli ve iklimsel jeolojik doğa olayları ile iklim değişikliği hep olacaktır.

Yaşam boyunca hayatta kalma mücadelesi içinde tek çare, yerkürenin devam eden evrimini doğru anlamak ve ona uyum sağlamaktır. Bu da jeoloji bilimini anlamaktan geçiyor. Bilim her zaman gerçeği aramaktır. Jeoloji de. Bilim dışı yapacağımız her şey bizler için potansiyel bir tehlikedir.

Depremleri önceden bilebilir miyiz?

Soracak olursanız cevap hayır olur. Bu soruyla ne kastedildiği çok açık. Hangi fay hattında, ne zaman olacak; öğrenmek. Ama söyleyeceğimiz çok şey var. Hangi faylar büyük depremlere neden olur, bu depremlerin şiddeti ne kadar olur? Belirli zamanlarda gerçekleşen depremlerin oluş nedeninin cevabı var olacaktır. Tüm doğa süreçleri temelinde jeoloji vardır. Bunlara cevap verecektir.

Her deprem olduğunda can ve mal kaybı olur. Depremden sonra jeoloji mesleği ve yer bilimi hatırlanır. Neden deprem olduğu ve depremin etkileri bir süre tartışılır. Daha sonra her şey normalleşir.

Doğa tehlikeleri yönüyle dünyada en riskli ülkeler arasında Türkiye ilk sıralardadır. Hal böyle iken jeoloji nedir, jeologlar ne iş yapar, üniversitelerin jeoloji bölümlerinden mezun on binlerce jeoloji mühendisleri neden işsizdir, bu bölümden mezun olanlar neden başka mesleklerdeki işlere yönelmek zorunda kalırlar, başımıza bunca doğa felaketi geliyorken bu mesleğe neden önem verilmez ve önerileri neden dikkate alınmaz, yönetenlerin bunda payı nedir gibi sorular sorulmalıdır.

Oysa jeoloji bilimi her zaman ve her an günlük yaşamımızdadır. Yaşam için her alanda bilgiye ihtiyacımız vardır, ancak jeoloji bilimine fazlasıyla ihtiyaç vardır.

Jeoloji, doğa tehlikelerini inceleyerek, araştırarak insanların yaşamlarının tehlikeye girmemesi için sezinleyip, görerek önceden uyarı yapar.

Ayak bastığımız zemin yani yerkabuğu, çevremizde gördüğümüz dağlar, vadiler ve ovalar nasıl oluşmuş; sıcak sular, içtiğimiz su nereden gelir; jeoloji bilmek gerekir. Yerkabuğu canlıların beslenmesi için mineral ve elementleri bünyesinde barındırır. Toprak olur bitkileri besler, sonra besinler bizi besler. Yaşamımız kayaçlara bağlıdır. O olmazsa toprak olmaz, su da, besinler de olmaz.

Yeryüzünde karşılaştığımız doğa tehlikeleri deprem, sel, su taşkını, çığ, heyelan, kaya düşmesi bunları anlayabilecek miyiz?

Soluduğumuz havadaki zararlı tozlar, içtiğimiz sudaki toksik elementler nelerdir, çevremizdeki doğa olaylarını anlama ve önlem için jeolojiye ihtiyaç var. Dünyada doğa olaylarının yoğun yaşandığı Türkiye’de jeoloji bilimine yeterince önem veriyor muyuz?

Türkiye jeolojik konumu açısından bir bakıma şanslı, bir bakıma şanssız bir ülkedir. Son 60 milyon yıldır yerkabuğundaki levhaların hareketleri, tektonik işlevler, bu ülkeye birçok kaynak kazandırmasının yanı sıra, bu alanı hamur gibi karıştırarak, çok kısa mesafelerde değişik bileşimli fasiyeslerin, katmanların, yapıların yan yana, alt alta, içi içe geçmesine neden olmuştur.

Jeoloji bilirsek, jeoloji bilimine önem verirsek depremi de, doğa tehlikelerini de anlar, tehlikeye karşı önlem alırız. Yok, eğer anlamaz ve bildiğimiz yolda devam edersek, sonu hüsranla biter ve kaybedeni insan olur.

Eşref Atabey

Jeoloji nedir? Jeolog ne iş yapar?

Jeoloji yer bilimi demektir. (geos/geo/yer) (logos/loji/bilim). Yerin yapılışını ve bileşimini, oluşumundan bugüne kadar geçirdiği ve halen de geçirmekte olduğu fiziksel, kimyasal ve biyolojik evreleri araştıran bir bilim dalıdır.

Yaşam alanımız olan gezegenimizin tarihçesini, bu tarihçe boyunca gelişen iç ve dış süreçleri, canlıların evrimini, insanlığın yararlanabileceği yer altı ve yer üstü kaynaklarını ve insanlığın daha sağlıklı bir ortamda, doğa ile barışık yaşayabilmesi için gereken koşulları araştıran bilim dalıdır.

Genellikle iki ana alana sahiptir; fiziksel jeoloji ve tarihsel jeoloji. Fiziksel jeoloji, mineraller, kayaçlar, bunların yanında dünyanın içindeki ve yüzeyindeki olayların süreçleri gibi dünya materyallerinin üzerinde çalışır. Tarihsel jeoloji ise dünyanın, kıtaların, okyanusların, atmosferin, yaşamın kökenini ve evrimi üzerinde çalışır.

Jeolojinin hemen hemen her yönü ekonomi ve çevreyle ilişkilidir. Çoğu jeolog uzmanlık bilgisini, sanayileşmiş toplumun temeli olan mineral ve enerji kaynaklarını aramak için kullanır. Yenilenemeyen kaynaklara ihtiyaç artıkça, jeologlar, ekonomik başarı olanakları yüksek alanlara ilginin odaklanmasına yardımcı olacak özel yolların bulunması için temel jeoloji prensiplerini uygulayacaklar.

Her ne kadar mineral ve enerji kaynaklarını bulmak önemliyse de çeşitli çevre sorunlarını çözmede jeologların uzmanlık alanlarından yararlanılır. Bazı jeologlar, gelişen her topluluğun ihtiyacı olan yer altı suyunun bulunmasında ve yer altı ve yüzey sularındaki kirlenmenin takibi ve temizleme yollarının önerilmesinde yer alırlar. Jeoloji mühendisleri, güvenli baraj yeri seçimi, atık depolama bölgeleri, enerji tesislerinin yer seçiminde ve depreme dayanıklı binaların dizaynında yardımcı olurlar.

Jeologlar ayrıca kısa ve uzun süreler için tahribatla sonuçlanabilecek olası deprem ve volkanik patlamaları hakkında tahminler yapar. Bunun yanında bu gibi doğal afetler için hazırlanan risk planlarını tasarlamakta resmi savunma planlamacılarıyla beraber çalışırlar.

Jeoloji ve günlük yaşam

Yıkıcı volkanik patlamalar, depremler, heyelan felaketi, büyük deniz dalgaları, sel, kuraklık çoğu insanı etkileyen olaylardır. Her ne kadar doğal afetleri engelleyemesek de, onlar hakkında ne kadar bilgimiz olursa, daha iyi tahminler yaparak etkilerinin şiddetini kontrol edebiliriz. Bu çevresel hareketler herkesi gezegenimize ve çeşitli sistemler arasındaki hassas dengeye yakından bakmaya zorlamaktadır.

Karmaşanın artması, teknolojinin toplumu yönlendirmesi vatandaş olarak bizi bilimi daha iyi anlamaya zorluyor. Böylece hayatımızı etkileyen bu tür olaylarla ilgili seçeneklerde bilgi sahibi oluyoruz. Katı atıkların yok edilmesi, yer altı suyunun kirlenmesi, asit yağmurları gibi sanayi toplumlarının olumsuz yönlerinin farkındayız. İnsanın çevre üzerindeki etkilerini, artan sayılarda, öğreniyoruz ve küresel ekosistem dinamiği üzerinde oynadığımız rolü daha fazla inkar edemeyiz.

Çoğu insan için jeolojinin günlük hayata etkilerinin kapsamının farkında değildir. Bazı insanlar için jeoloji ve basında çıkan mineral kaynakları, atık yok etme, kirlenme gibi sorunlar arasındaki ilişkiyi uzak bulmak ya da önemini anlamakta zorlanıyor. Ama günlük hayatta jeolojiye olan ihtiyacımızı bir düşünün.

  • Cihazlarımızda kullandığımız elektriğin kömür, yağ, doğal gazın yanması ve nükleer tesislerde kullanılan uranyumdan üretilir.
  • Kömür, petrol ve uranyum jeologlar tarafından bulunur.
  • Elektriği ileten bakır ya da diğer metal kablolar mineral aramaları sonucu bulunan materyallerden yapılır.
  • Yaşadığımız ya da çalıştığımız binalar varlıklarını jeolojik kaynaklara borçludur.
  • Beton yapılar (beton kil, kum, çakıl ve kireçtaşı karışımıdır).
  • Kuvars minerali pencere camı temel bileşenidir.
  • Binaların içinde tesisat borularında kullanılan metal ve plastikler metaller cevher depozitlerinden, plastik petrolün damıtılması sonucu arıtılmamış yağdandır.
  • İş yerlerine giderken kullandığımız arabalar ve toplu taşıma araçlarını çalıştırmak ve yağlamak için petrolün yan ürünlerini, yapımında metal bileşikleri ve plastik kullanılır.
  • Karayolları ve demir yolları yapımında, asfalt, çakıl, beton, çelik gibi jeoloji materyallerinden yapılır. Tüm bunlar jeolojik kaynakların üretiminin sonucudur.

Birey ve toplum olarak hayat standartlarımız birçok jeolojik materyallerin tüketimine dayanır. Bu yüzden jeoloji ve nasıl kullandığımızı ve jeolojik kaynakların yokluğunun doğanın hassas dengesini ve çevremiz kadar kültürümüzü düzelmeyecek şekilde değiştirdiğinin farkında olmaya ihtiyacımız vardır.

Asit yağmurları, yeşil ev sera etkisi, ozon tabakasının yok olması tartışılıp ve düşünüldüğü zaman, bunların izole edilmiş kavramlar değil Dünyayı da kapsayan geniş sistemin parçaları olduğunu hatırlamak gerekir. Buna göre anlamalıyız ki yaptığımız değişiklikler biz fark etmesek bile küresel eko sistemde geniş alanlı etkiler yapabilir. Bu nedenden dolayı jeolojiyi anlamak, genel olarak bilimi, bu değişikliklerin ekosistemde sebep olduğu yıkımı minimize etmekte bize yardımcı olur.

Şunu hatırlamalıyız ki diğer yaşam formları gibi insanlarda eko sistemin parçaları ama sadece bizim varlığımız ekosistemi etkiliyor. Bundan dolayı güvenilir bilimsel bilgiye dayanan sorumlu tavır sergilemeliyiz böylece gelecek nesillere yaşanabilir bir çevre miras bırakabiliriz.

1992 yılında Rio’da toplanan Birleşmiş Milletlerin “Çevre ve Gelişme” konferansında, sürdürülebilir kalkınmanın içeriğine olan ilgi artmıştır. Bu önemli içerik temel insan ihtiyaçlarını sağlarken çevremizi korumanın ekonomik gelişmenin devamını garantiye alacağını söylemektedir. Küresel nüfusun büyümesi yiyeceğe, suya, doğal kaynaklara, yenilenemeyen mineral ve enerji kaynaklarına olan ihtiyacı artıracaktır. Jeologlar ihtiyaç duyulan kaynakların bulunması ve gelecek nesillerin yararı için çevrenin korunmasını garanti altına alınmasın da büyük rol oynayacaktır.

Jeoloji ve insan deneyimi

Çoğu insan günlük hayatta jeolojiye olan ihtiyaç ve müzik, resim ve literatür de jeolojiyle ilgili referansların kapsamına şaşırır. Kayalar ve manzaralar çoğu taslak ve resimlerde gerçekci şekilde sergilenir. Örneğin; ünlü ressam Leonardo da Vinci’nin “Virgin of The Rocks" ve "Virgin and Child with Saint Anne”, Giovanni Bellini’nin “Saint Francis in Ecstasy and Saint Jerome”, ve Asher Brown Durand’ın “Kindred Spirits".

Müzik alanında da Ferde Grofe’nin “Grand Kanyon Suite” hiç şüphe yok ki Arizona’daki Büyük Kanyon ve onun geniş kayalarının sergilediği ihtişam ve sonsuzluktan ilham almıştır. İç Hebridlerdeki Staffa Adası’ndaki kayalar Felix Mendelssoh’un ünlü “Hebrides Overtur”una ilham sağlamıştır.

Jeoloji referansları Alman Masalı Grimm kardeşler ve Jules Verne’nin “Dünyanın Merkezine Seyahat” kitabında dünyanın iç yapısına göndermeler yapar. İngiliz şair Percy B’nin “Ozymandias" şiirinin bir kıtasında; hiçbir şeyin sonsuza kadar kalmayacağı gerçeğini, kayaların sonunda zaman ve bozunma ile tahrip olarak parçalandığıyla bağdaştırır. Jeoloji referansları ünlü karikatürlerde de bulunabilir. En bilinenleri Johnny Hard “B.C” ve Gary Larson “The Far Side”.

Jeoloji tarihte de önemli rol oynamıştır. Savaşlar petrol, gaz, altın, gümüş, elmas ve diğer doğal kaynakların kontrolü için çıkmıştır. İmparatorluklar, doğal kaynakların sömürüsü ya da dağılımıyla yükselmiş ya da dağılmışlardır. Dünyanın biçimi ya da topografyası jeolojik faktörler sonucu şekillenmiş bu da askeri taktiklerde önemli rol oynamıştır. Sıradağlar ya da nehirler politik sınırlar yaratmıştır.

Jeolojinin bölümleri

Jeoloji disiplini birçok değişik alana ayrılır ve uzmanlaşır. Jeoloji astronomi, fizik, kimya ve biyolojiyle ilişkilidir. Jeologlar çeşitli işlerde çalışırlar. Dünyanın nüfusu artıkça ve kısıtlı kaynaklara olan ihtiyaç büyüdükçe jeologların bilgisine olan ihtiyaçta büyüyecektir.

Jeolojinin uzmanlık alanları ve diğer bilimlerle ilişkileri

Uzmanlık Çalışma alanı Bilim
Jeokronoloji Zaman ve dünya tarihi Astronomi
Gezegen Jeolojisi Gezegenlerin jeolojisi Astronomi
Paleontoloji Fosil Biyoloji
Ekonomik Jeoloji Mineraller ve enerji kaynakları Kimya
Çevre Jeolojisi Çevre Kimya
Jeokimya Dünya kimyası Kimya
Hidrojeoloji Su kaynakları Kimya
Mineraloji Mineraller Kimya
Petrografi Kayaçlar Kimya
Jeofizik Dünyanın iç yapısı Fizik
Yapısal Jeoloji Kayaç deformasyonları Fizik
Sismoloji Depremler Fizik
Jeomorfoloji Yüzey şekilleri
Oşinografi Okyanuslar
Paleografi Antik jeografik yapılar ve lokasyonlar
Stratigrafi-Sedimantoloji Tabakalı kayaçlar ve sedimanlar
Askeri Jeoloji Depo, sığınak
Jeolojik Miras Jeolojik özelliği ve güzelliği olan yapılar
Jeoarkeoloji Arkeolojik materyallerin jeolojik tanımı
Tıbbi Jeoloji Volkan, deprem, mineral, kayaç, su unsurları ve insan sağlığı

Stratigrafi: Yerkabuğunu oluşturan tabakaların birbiri ile olan ilgisinden, yerkabuğunun oluşumundan ve gelişiminden bahseder. Belirli bir evrim geçiren yerkabuğunun anorganik gelişimini inceleyen jeoloji dalıdır.

Yapısal Jeoloji/Tektonik: Yerkabuğunun yapısından ve bu yapıyı oluşturan çeşitli hareketlerden ve deformasyonlardan bahseder. Yerkabuğunun hareketlerini inceler. Yerkabuğunu oluşturan levhaların hareketlerini araştırır. Levhaların birbirlerine göre olan bağıl hareketlerini inceler. Yerkabuğundaki kırılmaları (fayları), diri fayları İnceler. Faylanmadan doğan olayları araştırır. Yerkabuğunu şekillendiren kuvvetlerin türlerini, depremlerin büyüklüğünü, depremlerin merkezini araştırır. Sıvılaşmayı inceler. Riskli bölgelerini, afet bölgelerini önceden belirler. Doğabilecek zararların önlenmesi için her türlü araştırmayı yapar. Risk haritalarını hazırlar. Heyelan gibi olayların doğal olduğunu ancak afet olmadığını bilir.

Tüm bunları ne için yapar? Doğa tehlikelerini inceleyerek, araştırarak insanların yaşamlarının tehlikeye girmemesi için sezinleyip, görerek önceden uyarı yapar.

Paleontoloji: Çok eski devirlerde yaşamış canlıları ve yaşayış biçimlerini araştırır. Jurasik Park gibi filmlere konu olur.

Mineraloji: Yerkabuğunu oluşturan tüm minerallerin fiziksel, kimyasal, kristalografik ve optik özelliğini inceler. Mineral, topraktan çıkarılan kıymetli madde anlamına da gelmektedir. Özel ve Genel Mineraloji gibi dalları vardır.

  • Kalsit jeolojik olarak bir mineraldir. Ancak ekonomik olarak bir hammaddedir. Kalsit; kağıt yapımında, ilaç yapımında kullanılmaktadır.
  • Jips jeolojik olarak bir mineraldir. Ancak tarımda bir besleyici hammadde, iç mekanlarda kaplama malzemesidir.
  • Talk jeolojik olarak Bir mineraldir. Bebek ve cilt bakımında kozmetik hammaddesidir.
  • Trona, bor, kil, manyetit, malakit, zeolit gibi yüzlerce mineral insan hayatında günlük yaşamın vazgeçilmez hammadde kaynaklarıdır.
  • Bazen duvarımızda süs, bazen yemek masalarımızda zevk, bazen boynumuzda kolye bazan kulağımıza küpe olur mineraller.

Petrografi: Kayaçların oluşumunu inceler. Kayaçların; magmatik, volkanik, sedimanter ve metamorfik türü vardır. Volkanlar bazen lav, bazen kül püskürtür. İster lav isterse kül olup aksın hoş manzaralar sunar. Başlangıçta felaket, sonuçta peri bacaları gibi güzellikler sunabilir. Karbondioksit kuru buz olur. Buzdolabımızın damarlarında dolaşır. Kömür yakıt olur.

Mühendislik jeolojisi: Yerkabuğu üzerine inşa edilecek olan mühendislik yapıları ile bunların üzerine kurulduğu yerin jeolojik-jeoteknik özelliklerini araştırır. Havalimanı gibi önemli mühendislik yapılarında yer seçimini yapar. Metro gibi ulaşım yollarının yapımında güzargah belirler. Tüm bu işlemlerde; laboratuvar çalışmaları titizlikle yapılır. Her türlü zemin için değişik analizler yapılarak, kurulacak yapıların zemin kriterleri belirlenir. Elde edilen nokta veya sondaj verileri bilgisayarda değerlendirilerek korelasyonlar yapılır. Yapı için hesaplamalar yapılır. Açılacak tünellerin harita ve kesitleri hazırlanır.

Ekonomik jeoloji: Yerkabuğundaki tüm yer altı ve yer üstü ekonomik zenginliklerin, madenlerin ve endüstriyel hammaddelerin aranıp bulunması ile ilgilenir.

Kum ve taş ocağı gibi inşaat malzemeleri kırma-öğütme, açık ocak işletmeciliğinde yamaç duraylılığından işletme yöntemlerine kadar incelemeler yapılır. Metalik madenler için açık ocaklardan üretim yapılabilir. Granit mermerciliği ekonomik jeoloji içerisinde ele alınır.

Jeoloji biliminin tüm alt disiplinleri günümüzde bilgisayar teknolojisi ile desteklenmektedir.

Uzaktan algılama, blok diyagram, akifer testleri, bilgisayarda, modellenebilmektedir. Bilgisayar uygulamalarında önemli olan veri tabanının sağlıklı olmasıdır. Yüzey haritaları sayısallaştırılarak jeoloji, çevre ve diğer amaçlarla kullanılabilir. Sondaj stamp ve kuyu loğları birlikte değerlendirilebilir. Üç boyutlu yer altı modellemeleri yapılabilir. Jeolojik kesitler çizilebilir. Stereonet hazırlanabilir.

Doğal afetler, doğanın kendi iç dengelerinin olağan sonuçlarıdır. Gerekli önlemler alınmadığında çok ürkütücü sonuçlara yol açar. Karşılaşılan kayıpları en aza indirgemek, bilimsel temelde bilinçli bir planlama, hazırlama ve yerleşimi zorunlu kılar.

Bu sulak ve mavi gezegende canlı yaşamının sürmesi, doğal kaynakların planlı ve paylaşımcı kullanılması ve doğal süreçlere insanlığın yararına bilimsel bir bakış ile olanaklı olabilir ancak.

Türkiye’de jeoloji eğitimi

Osmanlı İmparatorluğu Dönemi’nde ilk tıp okulu 14 Mart 1827 tarihinde II. Mahmut tarafından İstanbul'da, askeri hekim yetiştiren Tıphane-i Amire veya ‘’Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’’ ismiyle açılmıştır. Sivil tıp okulunun açılması ise 1909 yılında gerçekleşmiştir. Tıbbiye'de okutulan fizyoloji, kimya, anatomi, botanik derslerinin yanında hazırlık döneminin 4. sınıfında’’ ‘’Tabakat-ül Arz’’ veya ‘’İlm-ül Arz’’ ya da ‘’L-ma'aden’’ adı altında jeoloji dersleri veriliyordu. Bu dersi anlatan İbrahim Lütfü Paşa'nın çok zengin taş koleksiyonuna sahip olduğu ve mineralojiyi çok iyi bildiği için “Taşçı İbrahim Paşa” diye anıldığı belirtilmiştir.

İbrahim Edhem Paşa’nın (1818-1893) “Medhal-i ‘İlm-i Jeoloji” başlığını taşıyan makaleler dizisi, 1862-1865 yılları arasında Münif Paşa’nın (1830-1910) popüler bilim dergisi Mecmû‘a-i Fünûn’da tefrika edilmiştir.

Münif Paşa, bu makaleler dizisini İbrahim Edhem Paşa’nın fizik, kimya ve mineralojiye dair eserlerinden ve onun ‘İlm-i Jeoloji adlı kitabından derlediğini belirtmektedir. Münif Paşa, makaleye, ‘Mukaddime-i ‘ilm-i jeoloji’ başlıklı bir giriş yazmıştır.

Makalede, jeolojik araştırma ve incelemeler bakımından önemli olduğu gerekçesiyle önce madde, maddenin üç hali, genel özellikleri, ısı, ışık, elektrik gibi temel fiziksel olgular hakkında bilgi verilir. Sonra yine jeolojiyle ilgili olan elementler, gazlar, gazların birbirleriyle ve diğer elementlerle oluşturduğu bileşikler, metaller, ametaller, asitler, bazlar ve tuzlar konusunda kimyasal açıklamalar yapılır. Daha sonra okyanuslar, denizler, nehirler, göller, tatlı su kaynakları, kutuplar ve buzullar tanıtılır. Makale taşlar, oluşumları, yapıları, fiziksel ve kimyasal özellikler hakkında verilen bilgilerle son bulur.

Günümüzde ancak üniversite jeoloji bölümlerinde detaylandırılan bu alanların Cumhuriyet'in ilk yıllarında ders olarak veriliyor olması, o günden bu güne eğitimin nasıl niteliksizleştirildiğinin göstergesidir.

2005 yılı itibariyle 27 üniversite jeoloji eğitimi vermekteydi: Bu sayı 2023 yılı itibariyle 11’e düşmüştür. 16 jeoloji bölümü kapatılmıştır.

Jeoloji kitapları ve lisede jeoloji eğitimi

Sağda, geçmiş yıllarda okullarda jeoloji bilgisi aktarılması için yazılmış bazı jeoloji kitapları görülmektedir. İbrahim Edhem Paşa’nın 1862 ile 1892 yılları arasında verdiği Mukaddime-i ‘ilm-i jeoloji’ kitabından yukarıda bahsettim.

Cumhuriyet'in ilk yıllarında jeoloji her lise öğrencisine 3 yıl boyunca zorunlu bir ders olarak okutulmuştur. 1929’da jeoloji, 1931 ve 1932’de yeni jeoloji, 1941, 1952, 1955’de jeoloji okutuluyordu. Liselerde jeoloji dersi müfredattan kaldırılmadan önce 1972, 1973, 1974, 1975, 1976 ve 1977’de jeoloji ders kitapları vardı ve seçmeli olarak jeoloji dersleri veriliyordu.

Jeoloji dersi önce seçmeli ders haline getirildi, sonra coğrafya dersi kapsamına alındı ve en sonunda da müfredattan tamamen çıkartıldı.

Burada amaç belliydi. Gezegenimizin devam eden evrim gerçeğini yok sayarak, evrimsel düşünceye set çekmek.

Jeoloji dersinin kaldırılmasıyla, öğrenciler yaşadıkları coğrafyada kendilerini dünyanın başka yerlerinde görülmedik ölçüde yaşamsal olarak etkileyecek, doğa olayları ve buna karşı önlemler konusunda bilgilenme olanağından yoksun bırakılmışlardır.

Lise eğitimi gördüğüm 1970-1973 yılları arasında jeoloji dersi almış ve dersteki başarılarım beni, üniversitede jeoloji bölümünü tercih etmeme neden olmuştu. Mezun olduktan sonra jeoloji mesleğimi başarılı şekilde yapmış, emekliliğimde de jeoloji bilimine hizmet etmeye, halkın yararına üretmeye devam etmekteyim.

Jeoloji bilimi, doğa tehlikelerini inceleyerek, araştırarak insanların yaşamlarının tehlikeye girmemesi için sezinleyip, görerek önceden uyarı yapar.

Japonya’da ilkokul seviyesinden itibaren her çocuk jeoloji dersini almak zorundadır. Türkiye de, Japonya gibi en riskli deprem kuşağı üzerinde yer almaktadır. İlkokuldan başlayarak her dönemde jeoloji bilgisi verilmeli, okullarda jeoloji ayrı bir ders olarak müfredata tekrar konmalıdır.

Dr. Eşref Atabey / Jeoloji Yüksek Mühendisi, Tıbbi Jeoloji uzmanı, Yazar