Jeo-mühendislik iklim değişikliğine çare olabilir mi?

Gezegenimiz Öne Çıkanlar
Jeo-mühendislik iklim değişikliğine çare olabilir mi?

Bilim insanları, insan eliyle yaratılan sera gazı salımlarını kontrol altına almak için pek çok yönteme başvuruyor. Bunlardan bir de jeo-mühendislik müdahaleleri. Ancak bu müdahalenin geri tepmesi, yarardan çok zarar vermesi de bir olasılık.

Jeo-mühendislik Dünya’nın doğal sistemlerini değiştirmek için çok büyük çabalar gerektiren bir yöntem. Hedef, emisyonların ısıtma etkisine karşı koyarak zaman kazanmak ve bu sırada emisyonları azaltmak.

Jeo-mühendislik müdahalelerinin en dikkat çeken yöntemi, uçaklarla Dünya atmosferinin üst katmanlarına bol miktarda yansıtıcı parçacıklar serpmek. Bu parçacıkların güneşten gelen radyasyonun bir kısmının Yeryüzü’ne erişimini engelleyeceği düşünülüyor. Yale Environment 360 makalesinde de açıklandığı gibi güneşin radyasyonunu engelleme girişimi yanardağ patlamalarının yarattığı sonucu taklit edecek. Environment 360 makalesinde öne sürülen yöntemlerden biri Gulfstream uçaklarını kullanarak 1 milyon ton sülfürü alt atmosfere enjekte etmek. Bu şekilde sera gazı emisyonlarının ısıtma etkisinin yarısının engellenebileceği düşünülüyor. Uçuşlar onlarca yıl sürebilir. Ancak atmosferdeki CO2 yoğunluğunun sabitlenmesinden sonra durdurulabilir.


Eğer böyle bir çaba başarıyla sonuçlanırsa dünya üzerindeki yaşamın artan sıcaklıklardan etkilenmesinin önü alınabilir. Ancak 22 Ocak 2018 tarihinde Nature Ecology& Evolution dergisinde yayımlanan bir makale güneşe jeo-mühendislik müdahalesinin, bir takım nedenlere bağlı olarak aniden kesilmesi durumunda felakete varan sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekiyor. Eğer böyle bir durum gerçekleşirse, biriken sera gazı emisyonları birden bire sıcaklıklarda ani artışlar yaratabilir. Sonuçta hayvanlar ve bitkisel yaşam hayatta kalmakta zorluk çeker. Bilim insanlarının öngördüğü senaryoda geniş çaplı bir jeo-mühendislik projesi 2020 yılında başlatılıyor ve 50 yıl sonra aniden sonlandırılıyor. Sonlandırmaya yol açan etmenler küresel bir savaş veya müdahaleyi başlatan hükümetlerin projeyi sürdürme yönünde siyasi iradelerini yitirmeleri olabilir. Böylesine hızlı yükselen sıcaklıklarla karşılaştığınız zaman canlı organizmalar iki seçenek ile karşı karşıya kalır: Ya değişen koşullara uyum sağlayacaklar, -ki bu gerçekçi bir seçenek gibi görünmüyor- ya da daha serin bölgelere göç edecekler. Kuzey yarıkürede bu kuzeye doğru kaçmak anlamına gelir.

Bilim insanları hayvan ve bitkilerin aşırı sıcaktan kaçmak için yılda 10.4 kilometre hızla göçmeleri gerektiğini hesaplıyor. Tüm türler bu hıza ayak uyduramayabilir. Trisos’a göre hayatta kalma şansı en yüksek olanlar böcekler. Suda ve karada yaşayanlarla, çok sayıda memeli bu kadar hızlı hareket edemez. Ayrıca en büyük zorluğa bitkilerin maruz kalacağı da tahmin ediliyor. Bütün bunlar jeo-mühendisliğin yalnızca çözümün kendisi değil, bir parçası olduğunu ve zaman kazandırmaktan başka işe yaramadığını gösteriyor. Bilim insanlarına göre tek çözüm sera gazı emisyonlarını kesmek.

Reyhan Oksay

Kaynak 1 - 2 

Bu yazı HBT'nin 100. sayısında yayınlanmıştır.