İstanbul Üniversitesi’nde jeoloji öğretiminin bir asırlık geçmişi 1915-2015

Öne Çıkanlar Toplum
İstanbul Üniversitesi’nde jeoloji öğretiminin bir asırlık geçmişi 1915-2015

2015 yılı tarihimizdeki birçok önemli olayın 100. yıldönümü olarak çeşitli etkinliklere ve kutlamalara sahne oldu. Bunların arasında, “Çanakkale Savaşlarının Yüzüncü Yıldönümü” gibi toplum olarak hep birlikte kutlananlar olduğu gibi, sadece belirli bir kesim tarafından izlenen kutlamalar da yaşandı. Bu ikinci gruba dâhil olan bir yıldönümü de “Türkiye’de Kurumsal Bir Çatı Altında Sistematik Jeoloji Öğretimi ve Araştırmalarının Yüzüncü Yıldönümü”dür. Jeoloji Öğretiminin Ve Araştırmalarının Yüzüncü Yıldönümü İstanbul Üniversitesinde, 2015 yılına yayılan çeşitli etkinliklerle kutlanmış, 100. Yıl Konferansları, Sempozyumu ve Mezunlar Günü düzenlenmiş, “İstanbul Üniversitesi’nde Jeoloji-Bir Asırlık Geçmiş” kitabı yayınlanmış,  “Bir Asırlık Geçmiş” belgesel filmi hazırlanmıştır. Bu yazı, daha geniş bir kitle ile bu sürecin paylaşılması amacıyla hazırlanmıştır.

Birinci Dünya Savaşı yıllarında, Osmanlı İmparatorluğu ile Almanya arasında yakın işbirliği yapılmış, bunun sonucunda askeri konuların yanı sıra pek çok alanda “Alman ekolü” etkili olmaya başlamıştır. Bu bağlamda, yükseköğretimde bir reform gerçekleştirmek ve yükseköğretimi düzenlemek amacıyla İmparatorluğun tek üniversitesi olan “Dârülfünûn-ı Şahane”ye Almanya’dan öğretim üyeleri davet edilmiş, 18 Alman öğretim üyesi, Dârülfünûn-ı Şahane bünyesinde 1915’de göreve başlamışlardır. Dârülfünûn-ı Şahane’de görev alan öğretim üyelerinden Doçent Dr. Walther PENCK, Ekim 1915’de “İstanbul Darülfünûnu’nda Maadin ve Tabakât”, diğer bir deyişle “Mineraloji ve Jeoloji müderrisi (profesörü)” olarak göreve atanmıştır (Foto 1). Aynı yıl İsviçre’de doktora laboratuvar çalışmalarını tamamlayarak Türkiye’ye dönen Hamit Nafiz PAMİR’le birlikte “İlmü’l-Arz ve Maadin Dar-ül Mesaisi”, bugünkü tanımıyla “Jeoloji ve Mineraloji Enstitüsü”nü kurarak jeoloji öğretimi ve araştırmalarına başladılar. İstanbul Vefa Meydanı’ndaki Abdülkerim Paşa Konağı, Enstitü’nün binası olarak düzenlendi ve ders verilmek üzere donatıldı. Derslerin yanı sıra araştırma çalışmalarına da hemen başlandı. Jeoloji ve Mineraloji Enstitüsü’nün kurulduğu 1915 yılı, Türkiye’de jeoloji öğretimi ve araştırmalarının kurumsal bir çatı altındaki başlangıcı ve jeolojinin İstanbul Üniversitesi’ndeki 100 yıllık tarihinin ilk adımıdır. Bu ilk adımla başlayan süreç Türkiye’deki jeoloji öğretimi ve araştırmalarının tarihi anlamına da gelmektedir. Bu çabaların ilk ürünü olarak, Darülfünûn Fünûn (Fen) Fakültesi Mecmuası’nda (1916-1933), PENCK tarafından yazılan ve PAMİR tarafından Türkçe’ye çevrilen “Çanakkale mesele-i jeolojisi ve Türkiye’nin muntazam bir tedkik-i jeolojisinin ehemmiyat-ı iktisadiyesi”  başlıklı makale 1916’da yayınlandı.

 


Ağustos 1918’de “Darülfünun-i Osmani Fünun Fakültesi, İlmü’l-Arz ve Maadin Darülmesaisi” nin bulunduğu Abdülkerim Paşa Konağı, büyük çabalar sonucu oluşturulmuş kütüphanesi, müzesi, koleksiyonları ile birlikte tümüyle yanarak ne yazık ki kül olmuştur. O tarihte tedavi amaçlı olarak Almanya’da bulunan PENCK, savaşın kaybedilmesi sonucu itilaf devletleriyle yapılan antlaşma gereği görevine dönememiştir. 1918 yangınından sonra Jeoloji Enstitüsünde eğitim ve öğretim faaliyetlerine Darülfünûn’ un diğer enstitülerinin de bulunduğu, Zeynep Hanım Konağı’nda “Tabiiyye Bölümü” öğrencilerine jeoloji dersleri verilmeye devam edilmiştir.

Darülfünûn dönemi, 1933’de çıkarılan 2252 sayılı yasa ile sona ermiştir. Bu yasa ile Darülfünûn ve ona bağlı tüm kurumlar kadro ve idari yapılarıyla, 31 Temmuz 1933’ten itibaren lağvedilip, 1 Ağustos 1933’de İstanbul’da yeni bir üniversite kurulmuştur. Bu yeni üniversitede görevine devam edebilen çok az sayıdaki öğretim üyelerinden Hamit Nafiz PAMİR, Jeoloji Enstitüsü Direktörü olarak görevlendirildi. 1933 yılından itibaren, Doçent Dr. Ahmet Can OKAY’la birlikte, Jeoloji Enstitüsü’nün eğitim ve öğretim çalışmalarına devam etmesini sağladı. 1936 yılında İsviçre Cenevre Üniversitesi’nden Profesör Dr. Edouard PAREJAS bu enstitüye davet edildi. Eş zamanlı olarak, üniversite öğretimlerini yurtdışında tamamlayarak Türkiye’ye dönen, geleceğin profesörleri Fuat BAYKAL, Enver ALTINLI ve Nuriye PINAR’ın asistan olarak kadroya katılmaları, doktorasını Almanya’da tamamlayan İhsan KETİN’ in de 1938 yılında bu ekibe katılmasıyla, Jeoloji Enstitüsü çok güçlü bir kadroya sahip oldu. 1942 yılının 28 Şubat’ını 1 Mart’a bağlayan gece meydana gelen yangın, Jeoloji Enstitüsü’nün tarihinde ikinci kez tamamen yok olmasına sebep oldu. Zeynep Hanım Konağı'nın tümüyle yandığı bu yangında Enstitü’nün kütüphanesini, koleksiyonlarını ve öğretim malzemelerini kurtarmak mümkün olmamıştır. Jeoloji Enstitüsü yangından sonra Süleymaniye’deki Biyoloji Binasına taşınmış ve çalışmalarını kısıtlı olanaklarla o binada sürdürmeye başlamıştır.

1946 yılına gelindiğinde, İstanbul Üniversitesi Jeoloji Enstitüsü’nde sürdürülen başka bir ilk yaşanmış, “Tabiiyye Bölümü” öğrencilerine jeoloji sertifikası şeklinde sürdürülen jeoloji eğitimi, bağımsız jeoloji lisans öğretimi hüviyetini kazanmıştır. Bu, ülkemizde jeolog diplomasının verildiği ilk lisans öğretimi olarak tarihte yerini almıştır. Jeoloji Enstitüsü, 1952 yılında Zeynep Hanım Konağı’nın yerinde inşa edilen Fen-Edebiyat Fakültesi binasına taşındı. Jeolojiye ayrılan geniş bir blok, uzun yıllar sonra Enstitüye rahat bir çalışma ortamı sağladı. 1956’da “Tatbiki Jeoloji Enstitüsü” kuruldu ve Enstitü Müdürlüğü’ne profesörlüğe yeni yükseltilmiş olan Enver ALTINLI atandı. 1961 yılında mevcut enstitülerin kürsüye dönüştürüldü; aynı yıl Prof. Dr. Ahmet Can OKAY’ın başkanlığında Mineraloji ve Petrografi Kürsüsü kuruldu. Böylece, İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde Genel Jeoloji, Tatbiki Jeoloji ve Mineraloji-Petrografi başlıkları altında üç jeoloji kürsüsü oluşturuldu. Bu kürsülerde görev yapmak üzere çok sayıda yeni asistanın kadroya alınmasıyla derslerin laboratuvar ve saha çalışmaları daha etkin bir şekilde yapılmaya başlandı. Birçok yeni dersin, özellikle Saha Jeolojisi dersinin de katkısıyla İstanbul Üniversitesi’nde çok güçlü bir “arazi jeolojisi ekolü” oluştu. İstanbul Darülfünunu Jeoloji Enstitüsü’nün 1915 yılında kuruluşundan başlayarak görev alan, 1936 yılında Ordinaryüs Profesörlüğe yükseltilen “Türkiye Jeolojisi” nin duayeni Ord. Prof.Dr.Hamit Nafiz PAMİR, 48 yıllık bir hizmeti arkasında bırakarak 30 Temmuz 1963’de emekliye ayrıldı.

Jeolojideki gelişmeler, jeolojinin uygulama alanlarının artması ve ülke ihtiyaçlarının giderek çeşitlenmesi sonucunda 1964-1965 öğretim yılında dört yıllık mevcut “Jeoloji Lisans” eğitimine ek olarak beş yıllık “Yüksek Jeoloji” dalı kurularak öğrenci alınmaya başlandı. Bu programda birçok temel ve uygulamalı jeoloji dersi zorunlu ders olarak okutuldu, biri kurum diğeri kamp stajı olarak iki staj zorunlu hale getirildi, öğrencilerin mezuniyet için bizzat arazide çalışarak hazırlamak zorunda oldukları bir diploma çalışması şart koşuldu. Yüksek Jeoloji Dalı 1969-1970 öğretim yılında Jeoloji Yüksek Mühendisliği’ne dönüştürülmüştür. 1978 yılında Jeoloji ve Jeofizik Kürsülerindeki öğretim üyelerinin istekleri, Fen Fakültesi Kurulu ile İstanbul Üniversitesi Senatosu’nun olumlu kararı ve Milli Eğitim Bakanlığı’nca ilgili yasanın çıkartılması sonucunda, İstanbul Üniversitesi “Yer Bilimleri Fakültesi” faaliyete geçti. Bu uzmanlık fakültesinde, Jeoloji Yüksek Mühendisliği öğretimi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü çatısı altında devam etti.

İstanbul Üniversitesi Yer Bilimleri Fakültesi ne yazık ki uzun ömürlü olamamıştır. 1982 yılında Türkiye’deki yükseköğretim yeniden yapılandırılırken, 2547 sayılı yasa uyarınca ülkedeki tüm Yer Bilimleri Fakülteleri kapatılarak, bu fakültelerdeki bölümler birçok üniversitede yeni oluşturulan Mühendislik Fakülteleri bünyesine alınmıştır. İstanbul Üniversitesi Yer Bilimleri Fakültesi de Kimya Fakültesi ile birlikte yeni kurulan İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nde birer bölüm olarak yer almıştır. Jeoloji Mühendisliği Bölümü bünyesinde kurulan Genel Jeoloji Anabilim Dalı, Mineraloji-Petrografi Anabilim Dalı, Uygulamalı (Tatbiki) Jeoloji Anabilim Dalı ve bunlara eklenen Maden Yatakları-Jeokimya Anabilim Dalı, 1982’den bu yana Jeoloji Mühendisliği eğitiminin yapısını oluşturmaktadır. Bu düzenleme ile dört yıllık Jeoloji Mühendisliği ve iki yıllık Jeoloji Yüksek Lisans eğitimi modeline geçilmiştir.

1991 yılında bu yüz yıllık sürecin bir başka evresine geçilerek, 1952’den beri Jeolojiye ev sahipliği yapan Fen Fakültesi’ndeki Jeoloji Bloğu boşaltıldı, Jeoloji Mühendisliği Avcılar Kampüsü’ndeki Mühendislik Fakültesi binasına taşındı. Tüm taşınmalarda yaşanan bir dizi sorunla baş etmek ve bu yeni ortama uyum sağlamak zaman aldı. Buna, 1999 İzmit Depremi sonucunda Jeoloji Mühendisliği Bölümünün binasında meydana gelen ciddi hasarlar ve bunların giderilmesi için geçen uzun bir dönem de ilave oldu. Bölümdeki eğitim ve araştırma çalışmalarını olumsuz olarak etkileyen bu dönemin ardından, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, tarihinden ve geleneklerinden aldığı güçle, ülkemiz jeolojisindeki öncü rolünü hızla tekrar üstlenmiştir. Bölüm günümüzde 30 öğretim üyesi ve 15 araştırma görevlisinden oluşan kadrosuyla 100 yıllık tarihine yakışan çalışmalarını sürdürmektedir.

Ülkemizde kurumların sürekliliğinin çok sık rastlanan bir olgu olmadığı düşünüldüğünde, bir öğretim kurumunun 100. yılını kutlamasının önemi anlaşılacaktır. 1915 yılından başlayarak “Jeoloji Sertifikası” ve 1946’dan başlayarak da “Jeolog” ve daha sonra “Yüksek Jeolog”, “Jeoloji Yüksek Mühendisi” ve “Jeoloji Mühendisi” diplomalarına hak kazanan İstanbul Üniversitesi mezunlarının sayısı 4000’nin üzerindedir. Bu mezunlar,  teknik eleman, akademisyen, araştırıcı ve öğretmen olarak Türkiye’ye büyük ve önemli hizmetlerde bulunmuşlardır. İstanbul Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü'ndeki öğretim üyeleri ve öğrencileri, ülkemizde yerbilimlerinin bugünkü seviyeye ulaşmasında büyük bir paya sahiptirler. Bu 100 yıllık sürece öncülük yapmanın haklı gururu ve sorumluluğu ile çalışmalarını üstün başarılarla sürdürmektedirler.

Prof. Dr. Okay Eroskay* ve Prof. Dr. Namık Yalçın**

İstanbul Üni. ve İst. Kültür Üni. Emekli Öğretim Üyesi
** İstanbul Üni. Emekli Öğretim Üyesi