Algoritma, hayatın, bilimsel ve teknolojik gelişmelerin merkezine oturdu

Öne Çıkanlar Teknoyaşam
Algoritma, hayatın, bilimsel ve teknolojik gelişmelerin merkezine oturdu

Attığımız her adımın bile bir veri anlamına geldiği, her davranışımızın hatta düşüncemizin bile akıllı telefonlarımız yoluyla birer veriye dönüştüğü günümüz dünyasında algoritmalar günlük yaşamlarımızın merkezine oturuyor. Geçtiğimiz haftalarda gerçekleşen Digital Age Summit etkinliğinde, Oxford Üniversitesi’nde Matematik Profesörü olan Marcus Du Sautoy, algoritmaların şu an hayatımızın neresinde olduğunu anlattı ve bu yakınlığın geleceği ile ilgili bazı öngörülerde bulundu.

Algoritmalar problem çözmek için tasarlanan matematiksel yollar. Elle hesaplandığında yıllar sürebilecek problemleri, algoritmalar ile saniyeler içinde çözmek mümkün. Ya da nasıl analiz edeceğinizi bilmediğiniz dağınık verileri, akıllıca hazırlanmış algoritmalarla düzenleyebilirsiniz.

Algoritma matematiksel düşüncenin başladığı günden beri hayatımızda. Tüm programlama dillerinin, akıllı telefon uygulamalarının, yapay zekâların, gelişmiş robotların temeli algoritmaya dayanıyor. Eskiden algoritmalar için, çoğunlukla bilgisayar programlamada kullanılıyor diyebilirdik, ancak dijital çağda hayatın her alanında, daha hızlı ve kolay çözümler üreten teknolojilere olan ihtiyacın artması ile problemlerin daha etkili çözülmesi için kullanılan algoritmalar da gelişiyor. Hatta ileride toplumsal sorunlara neden olabilecek kadar hızlı gelişiyor…


Google’ın sıralama algoritması

Google, arama motorunda herhangi bir arama yapan kullanıcıya sonuçları hangi sırayla çıkaracağına karar verirken; web sayfasının genel olarak özgün bir içeriğe sahip olmasına, sayfaya verilmiş bağlantılara ve bağlantı veren sayfaların kalitesine önem veriyor. Yani popüler web sitelerinden gelen bağlantılar, arama motorunda daha yüksek bir sıralama sağlıyor.

Örneğin Oxford Üniversitesinin web sitesi, sizin web sitenize bir yönlendirme linki verirse, web siteniz arama motorlarındaki sıralamada yükselmeye başlar. Bunun nedeni başarılı bir web sitesinin, başarılı bir web sitesiyle ilişki kuracağı anlayışıdır. Ve buradan yola çıkarak, -diğer değişkenleri hesaba katmazsakbir web sitesine ne kadar çok yönlendirme linki verilmişse, sitenin o kadar iyi olduğu anlaşılabilir.

En iyi futbolcu hangisi?

Google’ın bu algoritması günümüzde birçok farklı sektör için de kullanılmaya başlandı. Örneğin futbolda oyuncu seçimi yaparken ya da orkestrada hangi müzik aletinin öne çıkacağına karar verirken bu algoritma kullanılıyor. Algoritma şöyle çalışıyor:

Futbol maçı sırasında hangi oyuncunun oyundan çıkıp hangisinin gireceğine karar vermek için bir bağlantı haritası güncel tutuluyor. Tüm oyuncular için, kimlerden pas aldığını ve kimlere pas verdiğini görüyorsunuz. Kötü bir oyuncunun fazla pas alamayacağı düşünülerek; diğer oyuncuların en çok pas verdiği oyuncu, bu haritanın yıldızı oluyor. Etkileşimi en yüksek olan oyuncunun oyunda kalması sağlanırken, düşük olan çıkıyor ve yerine başkası giriyor.

Kararlı evlilik sorunu

Bu konu güncel optimizasyon problemlerinden biri. Problem ise şöyle anlatılıyor:

Birbirleriyle evlenecek olan ama henüz kimin kimle evleneceği belli olmayan, n sayıda erkek ve n sayıda da kadın olduğunu hayal edin. Bilge bir matematikçi onları eşleştirecek. Ancak öyle bir eşleştirme yapmalı ki, hiçbir çiftin evliliği bozulmasın. Hem hiçbir erkek hem de hiçbir kadın bir başkası için eşini terk etmesin. Yani uğruna eşlerini terk etmek isteyecekleri kişilerin tercih ettikleri adaylar bile daha iyi alternatiflerle eşleşmiş olduğu için onları tercih etmesin.

Problemin çözümü için ise öncelikle her kadının, en çok istediği erkekten en az istediği erkeğe doğru (1,2,..,n şeklinde) bir derecelendirme (rating) yapması gerekiyor. Benzer şekilde bir sıralamayı erkekler de yaptıktan sonra, talipler ilk seçeneğine gidiyor ve daha çok kişi tarafından talep edilenler, alternatifleri arasından en doğru seçimi yapıyor. Bu durum, herkes seçiminden memnun oluncaya kadar devam ediyor.

İlk seçeneği tarafından reddedilen kadın, kendi ilk tercihi daha iyi bir alternatifle birlikte olduğu için eşini terk edemiyor. Yani bir erkek herhangi başka bir kadınla evlenmek istiyorsa, bu kadının kocasına verdiği rating, o erkeğe verdiği ratingden yüksek olmalı. Tam tersi kadınlar için de geçerli.

Başarılı istihdam, başarılı nakil

Kararlı evlilik problemi, şu an birçok üniversitede tez danışmanlığı, proje konusu seçimi, seçmeli derslerin dağıtılması gibi sorunları çözmekte kullanılıyor.

Örneğin ABD’de, hastaneler her yıl en iyi tıp mezunlarını, yeni mezun doktorlar ise en iyi istihdamı bulmaya çalışıyor. Yaklaşık 30.000 işi mantıklı şekilde dağıtmak için her iki taraf da en çok istediklerinden en az istediklerine doğru bir sıralama yapıyor. Kişiler ve kurumlar da talipleri arasından en iyisini seçiyor.

Bu algoritma organ bağışları için de kullanılıyor. Örneğin arkadaşınızın böbrek yetmezliği sorunu var. Siz de ona bir böbreğinizi vermek istiyorsunuz fakat ne yazık ki organlarınız uyuşmuyor. O halde siz böbreğinizi yine bağışlıyorsunuz ancak bu kez farklı bir hastaya. Bağış yaptığınız hastanın arkadaşının böbreği de sizin arkadaşınıza uyumlu. Ve böylece herkes sağlığına kavuşuyor. Yani tüm bilgileri bir sistem üzerinde kayıtlı olan donörlerden hem size hem de arkadaşınıza uygun olan en doğru alternatifi seçiyorsunuz.

Sürücüsüz araçlarda kim ölmeli algoritması

Peki hayatımıza her geçen gün daha çok giren algoritmalar, yaşamımızı hep daha iyi hale getirecek mi? Algoritmalarla en iyi futbolculara, en iyi organlara, en iyi doktorlara karar vermek doğru mu? Herkesin kendi şansını kendisinin yakalamasına izin vermediğimiz, hep sıralamalar yaptığımız bir gelecek bizi mi bekliyor? Bunların her biri birer tartışma konusu.

Ancak en büyük sorun yapay zekâlar için ahlaki anlayış konusu. İnsandan insana değişen değer yargıları, robotlara nasıl aktarılmalı? Bu konu çok belirsiz. Örneğin bir robot, birinin ölmesi ile ilgili seçim yapmak zorunda kalırsa kimi seçmeli?

Sürücüsüz araçlar ile kazaların en aza indiği bir gelecek bizi bekliyor olsa da, robotlar da bazen başarısız olacaklar. Örneğin frenler tutmadığında, sürücüsüz otomobil, beş yayaya çarpıp onların mı, yoksa bir duvara çarpıp sadece araç içindekilerin mi ölümüne neden olmalı? Araç şeridini koruyup yaşlı bir kadına mı yoksa direksiyonu kırıp bir kız çocuğuna mı çarpmalı? Ya da iki köpek ve bir kediye mi; yoksa üç insana mı çarpmalı?

İnsanların hayatta yaptığı ahlaki seçimleri sürücüsüz araçların da yapması gerekecek. Robotlar bunun gibi insani kararları nasıl vermeliler? Ne yazık ki o günlere hızla koşmamıza rağmen, bu sorular henüz yanıt bulmuş değil.

Cemre Yavuz

Bu yazı HBT'nin 60. sayısında yayınlanmıştır.