Ben normal miyim? Benim hafızam normal mi?

Öne Çıkanlar Toplum
Ben normal miyim? Benim hafızam normal mi?

10 saniyeden daha fazla konsantre olamıyor musunuz? Tanıştırıldıktan kısa bir süre sonra tanıştırıldığınız insanların isimlerini unutuyor musunuz? Seks hakkında düşünmekten vazgeçemiyor musunuz? Tebrikler siz de normal bir insan belleğine sahipsiniz...

Beyinlerimiz yaratıcıdır, fakat aynı zamanda çılgınca düşünce, tuhaf takıntı, irrasyonel duygu ve sanrılı inançlara da ev sahipliği yapmaktadır.

Peki "normal" zihin olarak sayılan nedir? Böyle bir şey var mı? Başka bir deyişle: Benim düşündüğümü sen de düşünüyor musun? '


Kimi insan uzun zaman önce gerçekleşmiş olan konuşmalardaki çok küçük ayrıntıları bile hatırlayabilir buna karşın ancak tırmandığı dağların tepelerini veya pop gruplarının adlarını asla hatırlayamaz. Bir diğeri tam tersidir.  O, günlük yaşananları, toplumsal gelişmeler ve haberleri hatırlamakta çok iyidir ama iş geçmişteki kişisel deneyimlerle ilgili ayrıntılara gelince sınıfta kalır. İçlerinden hangisi endişeli olmalı?

Hafıza aslında çoğunlukla unutmakla ilgilidir: tüm beyinler aldıkları duyusal verilerin çoğunu atarlar. Irvine Kaliforniya Üniversitesi'nden Nörobiyolog James McGaugh "Yarın bugünkü konuşmalarınızı makul derecede iyi hatırlayacaksınız" diyor. "Bir hafta içinde bir sürü bilgi kaybolacak. Bir yıl içinde ise konuşma tamamen aklınızdan silinmiş olabilir.”

Doğrudan duyusal anılar sadece birkaç dakika sürer. Kimileri az önce aradığınız telefon numarası gibi kısa süreli bilgileri hafızalarına kaydetmeye devam edebilir tabii.

Kesin rakamlar ile konuşmak kolay değil, ancak bilim dünyası ortalama bir beynin aynı anda 4 şeyi 30 saniye kadar akılda tutabildiğini söylüyor.

Beynimiz yalnızca gerçekten önemli ya da anlamlı bilgileri uzun süreli hafızaya alır uzun vadeli bellekler de ikiye ayrılır:

Anısal (Epizodik) Bellek: Bireylerin hatıralarını, anılarını içerir. Kişiler için önemli olan olaylar bu bellekte saklanır. Zaman ilerledikçe buradaki bilgilerin hatırlanması zorlaşabilir.

Anlamsal (Semantik) Bellek: Kişinin çevre ile ilgili genel bilgilerinden oluşur. Kavramlar, kurallar ve olgular burada depolanır.

Örneğin Semantik bellek trenin kendisini kaydederken episodik bellek ise belirli bir tren yolculuğu gibi yaşadığımız olayları kaydeder.

Muhtemelen hepimiz, ansiklopedik belleğe sahip en azından bir kişiyi tanıyoruzdur.

McGaugh “bu tarz insanlar bizim 2 hafta önceki olayları hatırladığımız gibi çok uzun yıllar önceki olayları hatırlayabiliyor” diyor. Bunun tam tersi koşullar da var ama; örneğin yaşadıkları en son olayları bile hatırlama mücadelesi verenler... Boston Üniversitesi’nde Otobiyografik Bellek üzerine araştırmalar yapan Daniela Palombo “bu kişiler yaşanan olayı biliyorlar ancak zihinsel olarak geri yolculuk edemiyorlar, hatta bir hafta önce yaşadıklarını bile..” diyor.

Çoğunluğumuz ise bu iki uç nokta arasında bir yerlerdeyiz. Tabii tipik gerçekler de var: Örneğin kadınların epizodik belleklerinin daha güçlü olması. Erkeklerin semantik bellekle, mekânsal bilgiyi daha iyi hatırlamaları...Kadınların kelime listesini hazırlama gibi sözel görevlerde daha başarılı olmaları gibi.. Kişilik özellikleri de bir faktör tabii: Yeni deneyimlere açık insanların otobiyografik belliklerinin daha iyi olması örneğin...

Yaşlanma, depresyonda da olduğu gibi, kişisel deneyimlerinizin gerçeklerden daha fazla hatırlanmasını etkiler. 40’lı yaşlarla birlikle yeni isimleri aklımızta tutmakta zorlandığımızı farketmeye başlarız ama bunun nedeni beyinlerimizin aşırı yüklü olması değildir; çünkü insanın bellek kapasitesi sınırsızdır. Bunun yerine beynimizde kademeli olarak yapısal değişiklikler meydana gelir. Örneğin nöronlar arasında bağlantılar kurmaya yardımcı olan dentritlerin yoğunluğunda bir azalma oluşun. Bu da yeni anılar yaratılmasında ve korunmasında verimi düşürür.

Ancak daha önce defalarca yapmış olduğunuz basit bir işi yapmakta ya da bir konuşmanın akışını kesintisiz takip etmekte zorlandığınızı anlayana kadar beyninizin gizemli yollara sapıp sapmadığı konusunda endişeye kapılmazsınız.. İngiltere’de Durham Üniversitesi’nden Psikolog Charles Fernyhough “sonuçta bellek tamamen bireysel bir konudur” diyor. “Kişi kendisi için önemli olduğunu düşündüğü anları hatırlar. Her birimizin farklı ilgi alanları vardır ve bu da beyni bilgiyi işleme süreçlerini etkiler ve değiştirir. Örneğin çiçekleri ve onlarla ilgilenmeye çok seven bir kadın bir bahçeyi gezerken en nice detaylara bile dikkat edip sonradan hatırlarken, çiçeklerle hiç ilgisi olmayan ve eşinin yanında olan kocası sadece bir renk cümbüşü görür.

Anılar, zaman içinde değişen çok parçalı sistemlerdir. Bu yüzden aynı şeyleri hepimizin hatırlamıyor oluşu da insan belleğinin bir özelliğidir.

New Scientist’ten derleyen Özlem Yüzak