Beynimiz sanatsal yargıları nasıl oluşturuyor?

Öne Çıkanlar Toplum
Beynimiz sanatsal yargıları nasıl oluşturuyor?

Güzellik anlayışımızın neden bu kadar farklılık gösterdiğinin yanıtı beyin ağlarımızda gizli. Araştırmacılar, beynimizin görsel bilgileri nasıl parçalara ayırdığını ve bir resmin “iyi” olup olmadığına karar verdiğini analiz ederek sanat tercihlerimizi tahmin edebilecek bir algoritma geliştirdi. Bulgular ilk kez, bir resmin içsel özelliklerinin, insan yargısıyla nasıl birleştiğini gösteriyor.

Soyut resim insanlarda farklı tepkiler uyandırır. Kimi bu tür eserlerde derin manalar bulurken kimileri anlamsız bulur. Sözgelimi, Mark Rothko’nun (1903-1970), değeri milyon dolarları bulan eserlerinde tuvalin üzerinde dümdüz zeminin üzerinde paralel iki ya da üç belli belirsiz çizgiden oluşan, boya kullanımından da kaçınmayan renk kullanımları görürüz. Kimisi bunu saçmalık olarak görür ama sanatla ilgili birçok insan için Rothko’nun soyut resimleri, boya sarfiyatı olmak bir yana hayata dair anlamlar ifade eder. Çünkü bu resimler, dünyanın gerçekliğiyle soyut düşünce arasında bir kapı açarak insanı uzun süre düşünmeye sevk eder.

Peki ama güzellik anlayışımız neden bu kadar farklılık gösteriyor? Cevap beyin ağlarımızda gizli olabilir. Araştırmacılar, beynimizin görsel bilgileri nasıl parçalara ayırdığını ve bir resmin “iyi” olup olmadığına karar verdiğini analiz ederek sanat tercihlerimizi tahmin edebilecek bir algoritma geliştirdi. Bulgular ilk kez, bir resmin içsel özelliklerinin, insan yargısıyla nasıl birleştiğini gösteriyor.


Sanatsal yargılarımızı tahmin eden algoritma

Hesaplamalı sinirbilimci Kiyohito Iigaya ve Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü’ndeki meslektaşları, beynin sanat hakkında nasıl değer yargıları oluşturduğunu anlamak için Amazon Mechanical Turk web sitesinde 1300’den fazla gönüllüye 825 resim arasından seçim yapmasını istedi. Resimler izlenimcilik, kübizm, soyut sanat ve renk alanı resmi olmak üzere dört temel Batı akımı türüne aitti.

Araştırmacılar, veri noktaları arasındaki bağlantılardaki kalıpları ortaya çıkarmak için bir algoritma kullanarak aynı insan grupları tarafından tercih edilen tabloların, belirli görsel özelliklere sahip olma eğiliminde olduğunu buldu. Bu özelliklerin tümü iki kategoriye ayrılıyordu: Kontrast ve renk tonu gibi resmin teknik özelliklerini içeren “düşük seviye” ve bir resmin ortaya çıkardığı hisler gibi duygusal özellikleri içeren “yüksek düzey”.

Algoritma, resimlerde bu özellikleri analiz edebilir ve bir kişinin hangi işlerden hoşlanacağını doğru bir şekilde tahmin edebilir olarak eğitildi. Ayrıca eserleri, sanat türleri arasında ve içinde resimlerin özelliklerine ve gönüllülerin tercihlerine karşılık gelen kategoriler halinde doğru bir şekilde gruplandırdı. İnsanlar üç kümede gruplanma eğilimindeydi: somut, net görüntülerden hoşlananlar; dinamik görüntüleri sevenler ve soyut sanatı tercih edenler.

Daha sonra, araştırmacılar deneyi altı gönüllü ile tekrarladı ve beyinlerini taramak için fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme kullanırken her bir kişiye 1000 resim gösterdi. Taramalar, görsel korteksin -beynin gözlerden görsel bilgi alan kısmı- düşük seviyeli bilgiyi yüksek seviyeli özelliklerle bütünleştirdiğini düşündüren şekillerde aktif olduğunu ortaya koydu. Iigaya’ya göre bu bilgi, daha sonra değer yargılarıyla ilişkili olduğu bilinen beyin bölgelerine gönderiliyor ve kişinin resimle ilgili genel bir kanı oluşturmasını sağlıyordu.

Tercihlerimizi ne belirliyor?

Araştırmacılar, aynı sürecin başka türdeki görüntülerle de gerçekleşip gerçekleşmediğini görmek için 382 gönüllüden oluşan yeni bir gruba 716 fotoğraf seti daha gösterdi. Algoritma, önceki derecelendirmelerine ve kontrast ile hareket gibi özelliklere dayanarak bireylerin tercihlerini tahmin etmede benzer şekilde iyiydi. Iigaya, bu bulgunun bir kişinin bir resmi sevip sevmediğine katkıda bulunan faktörleri evrensel olarak önerdiğini söylüyor. Ancak Iigaya, deney grubunun çok küçük olduğunu ve tüm insanları temsil edecek kadar çeşitli olmadığını kabul ediyor. Ayrıca yaş, eğitim düzeyi ve kültür gibi faktörlerin de sanat tercihini etkileyebileceğini söylüyor.

McGill Üniversitesi’nde değer yargılarının sinirsel temelini inceleyen bir nörolog olan Lesley Fellows ise beyin görüntülemenin sanat eseri kadar belirsiz bir şey üzerinde kullanılmasını iddialı buluyor. Sanat eseri almaya karar vermek veya ona bakmak için zaman harcamak gibi konularda beynin bu eylemleri nasıl gerçekleştirdiği hakkında çok şey bilsek de bu kararların nedeni hakkında çok az şey bildiğimizi belirterek çalışmanın önemine vurgu yapıyor.

Araştırmaya dahil olmayan Pennsylvania Üniversitesi’nden nörolog ve bilişsel sinirbilimci olan Anjan Chatterjee ise bir şeye ilgi göstermemiz ve değer vermemize neden olan nispeten keyfi şeyler olduğunu savunuyor. Chatterjee, insanlar arasında sanat anlayışının önemli ölçüde farklılık göstermesine rağmen beyin yollarının muhtemelen benzer olduğunu da belirtiyor.

Batuhan Sarıcan

Kaynak: https://www.sciencemag.org/news/2020/02/do-you-weird-art-blame-your-brain