Eğitim 21. yüzyıla uygun hale nasıl getirilir?

Öne Çıkanlar Toplum
Eğitim 21. yüzyıla uygun hale nasıl getirilir?

2040 yılına geldiğimizde şimdinin çocukları iş hayatına atılıyor olacak. Onların çalışma ve yaşam şekilleri bizimkinden çok farklı hale gelecek; dünyamızı yapay zeka, otonom araçlar, sentetik biyoloji ve daha pek çok yeni teknoloji şekillendirmiş olacak.

Öğrencileri iş hayatına hazırlamanın yolu eğitimden geçer. Peki ya eğitim sistemimiz buna hazır mı?

Aynı zamanda dördüncü sanayi devrimi diye de adlandırdığımız bu hızlı dijital değişim döneminde, bizden sonraki nesilleri geleceğe hazırlamak için yenilikçi eğitim kurullarına ihtiyacımız var.


Dünya Ekonomi Forumu Küresel Eğitim Konseyi, iki yıllık bir süre boyunca daha yenilikçi bir eğitim sistemi kurmanın yollarını araştırdı. Araştırma sonucunda eğitim alanındaki liderlerin pozitif bir değişim sağlayabilmeleri izleyebileceği 9 adet basit ama etkili ilke koyuldu. Her eğitim sistemi kendi koşulları çerçevesinde eşsiz olsa da bu sistemlerin karşılaştıkları sorunlar birbirine benzer.

Aşağıda belirtilen 9 ilke koşullara bağlı olarak esnetilerek uygulanabilir:

1. Gelecekle ilgili cazip bir vizyon oluşturun

Liderler, gelecek için farklı vizyonlar oluşturmalı, daha iyi bir eğitim sistemi talep etmelidir. İngiltere hükümetinin 2003 yılında Londra’daki okullar için göz önünde bulundurduğu vizyonu ele alalım: Bu vizyon, sürekli olarak düşük performans sergileyen bir eğitim sistemini, “dünyadaki herhangi bir sisteme uyabilecek” yeni bir sistemle değiştirmeyi hedeflemişti. Yapılan değişiklik, özellikle alt kesimden öğrenciler için okul sisteminde önemli gelişmeler sağladığı gibi değişimin imkansız olduğu önyargısını da yıkmış oldu.

2. Yenilik yaratma potansiyeli yüksek iddialı hedefler koyun

İddialı -hatta neredeyse imkansız gibi görünen- hedefler koymak, sistemin tamamını bu hedeflere ulaşabilmek adına yenilenmeye zorlar. Bu iddialı hedefler, yeterli esneklikle birleştirilerek değişikliğe zemin hazırlanmalıdır. Şili’ye bir bakalım: Bu ülke, yalnızca birkaç önceliğe odaklanıp önemli yatırımlar yaparak öğrenme kalitesini yükselttiği gibi, aynı zamanda öğrencilerin uluslararası okuma değerleri sıralamasında 2000 ile 2009 yılları arasında 20 puan arttırmayı başardı.

3. Seçenek ve rekabet yaratın

Seçenek ve rekabet yaratmak, okulları daha iyi performans sergilemeye zorlayıp mevcut duruma alternatifler yaratabilir. Seçenek, birçok seviyede yaratılabilir: Örneğin öğrenciler veya aileleri okul seçebilir veya eğitimciler nerede çalışacaklarına kendileri karar verebilir. Kolombiya, 1991 yılında oluşturduğu burs programı ile, 125.000’den fazla mali desteğe ihtiyaç duyan öğrenciyi mezun etti.

4. Birden çok “kazanan” seçin

İster yeni teknoloji araçlarını ister yeni okul modellerini denemeyi amaçlıyor olun, birden fazla fikri ve yaklaşımı desteklemek, bütün destekçileri gelişmeye ve rekabete teşvik eder. Yalnızca bir “kazananı” ödüllendiren sistemler, gelişimin ve öğrenmenin önünü kapatmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri Eğitim Bakanlığı’nın ‘Zirveye Yarış’ isimli programı ile eğitim sistemlerini düzenli olarak yenilemeye söz veren eyaletlere 4 milyar dolar önermesi buna verilecek örneklerden yalnızca bir tanesi.

5. Değerlendirme yapın ve gelişmeleri takip edin

Eğitim sistemlerinin okul performansı ile ilgili verilere ihtiyacı vardır. Böylelikle ilerlemenin herkes tarafından görülüp takip edilebilmesinin yanı sıra liderler de mevcut sorunları kolaylıkla görebilir. Buna Uganda’daki Link School Performans İncelemesi’ni örnek verebiliriz. Bu program, okulların ve bölgelerin, performanslarını ulusal standartlarla ve performans göstergeleriyle karşılaştırmalarını sağlıyor. Ardından görevli ekipler okullarla ortak çalışmaya girişip gerekli ihtiyaçları karşılamaya yönelik gelişim planları oluşturuyor.

6. Yeniliklerin performanslarını değerlendirin ve paylaşın

Yeniliklerin işe yarar nitelikte olması ve insanların da bu yeniliklerin ne denli yararlı olduğunu bilmesi gerekmektedir. New York Şehri, iZone Gap App Challenge üzerinden, eğitim teknolojisi için yeni bir kısa süreli değerlendirme programını test etti. Bu programla bütün yenilikler üç aylık bir süre içinde etkililik standartlarıyla karşılaştırılıyor bu da okulların uyguladıkları yeni yaklaşımların ne denli etkili olduğunu hızla test edip değerlendirmesini sağlıyordu. Bu model, eğitim sistemlerinin performansı nasıl test edebildiğini ve yeniliklerin etkisini değerlendirebildiklerini gösteriyor.

7. Sorumluluk ile bağımsızlığı birleştirin

Yenilikçilerin, değişiklikleri sınarken ve sonuçlarını değerlendirirken özgür olmaları gerekmektedir. Okullara özgürlük sağlanması, yeniliğin önündeki engellerin aşılmasını ve okul liderlerinin yeni yaklaşımlar geliştirmesini sağlayabilir. OECD (İktisadi Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) 2009 yılında okulların bağımsızlığının arttırılmasıyla, genel okul sisteminin performans artışı arasında bir bağlantı olduğunu keşfetmiştir. Ayrıca sorumluluk ölçütleri bulunan sistemlerde, kaynakların paylaşımı konusunda daha bağımsız hareket edebilen okulların, bağımsızlığı daha az olan okullara kıyasla daha yüksek performans sergilediği görüldü.

8. Değişim elçilerine yatırım yaparak onları güçlendirin

Değişim elçilerinin çalışmalarını geliştirebilmeleri için desteğe ihtiyaçları vardır. Sistem liderleri, liderlik gelişimi, eğitmenlik ve akıl hocalığı gibi, yenilikçilerin başarılı olmasını sağlayacak bütün destek sistemlerini sağlamakla yükümlüdür. Yeni Okullar için Yeni Liderler girişimi, 2007 yılından beri New Orleans bölgesindeki 70 okul müdürünü eğitime tabi tutmuş, okulların % 60’tan fazlası performanslarıyla bölgedeki diğer okulları geride bırakmıştır.

9. Başarıyı ve ders çıkartılacak başarısızlıkları ödüllendirin

Kamuoyu tarafından tanınma ve bilinme yenilikçileri yeni risklere atılmaya teşvik eder.  Ayrıca bu durum, başkalarının da yeniliklere dahil olmasının ve aksaklıkları gidermek için ellerini taşın altına koymasının yolunu açar. Buna en iyi örnek Varkey Foundation’ın Küresel Öğretmen Ödülü ile WISE Eğitim Ödülü’dür.

Hazırlayan: Sevda Deniz Karali

Kaynak