Hayal edebilen çocuklar yetiştirmek için ne yapmalıyız?

Öne Çıkanlar Toplum

Eğitim Reformu Girişimi (ERG)’den Didem Aksoy'a yönelttik bu soruyu.

Çocukların okullardaki akademik başarıları ya da öğrenmelerinin yanında duygusal becerileri de çok önemli. Hayal etmeleri ve kendilerini ifade edebilmeleri, bunlar aslında sosyal ve duygusal beceriler olarak tanımlanıyor.

Çocuklar okula boş bir sayfa olarak gelmiyor. Aslında onların küçük yaştan itibaren hayal güçleri zaten çok geniş ve renkli. Bizim onları nasıl destekleriz ve onlar için nasıl sağlıklı bir ortam oluştururuz bunu düşünmemiz gerekiyor.


Çocukların kendilerini rahat, güvende, özgür ve değerli hissetmeli

Sınıf ortamlarının nasıl kurulduğu çok önemli. Okul müdürlerine, öğretmenlere ve velilere büyük görev düşüyor. Çocukların okulda rahat, güvende, özgür ve değerli hissettikleri ortamlar oluşturmak gerekiyor. Bu ortam sağlanmadığında çocuk kendini baskı altında hissediyor. Kendini ifade etmek istemiyor ya da korkuyor. Kendini ifade edemediği noktada da bir yerden sonra denemeyi bırakıyor.

Bizler sınav sistemindeki yanlışlar ve “belli soruların tek bir doğru cevabı var” algısıyla çocukların hayal gücünü daraltıyoruz. Tek bir doğrunun olduğu bir eğitim sisteminde, yani A doğru cevap, kalan B, C, D yanlıştır dediğimiz noktada aslında çocukların hayal gücünü kısıtlamış oluyoruz. Yani, çocukların yaratıcı düşüncelerini yanlış olarak nitelendirmiş oluyoruz. Bir süre sonra da yaratıcı düşünceyi terk ediyorlar.

Çocuklar eleştirilirken de dikkatli olunmalı. Negatif değil, olumlu yönde geliştiricek eleştiriler almalı. Farklı düşüncelerini ifade ettiğinde, olumlu karşılanması çok önemli. Çocuğun çevresinde gelişmiş bir dinleme kültürü olmalı. Çocuklar ve gençler konuşurken sonuna kadar dinlenmeli. Sözleri kesilmemeli.

“Çocuğa yeni ve farklı olanı göstermek gerekiyor.”

Çocukların ufkunu açmak da çok önemli. Muş’ta, Kastamonu’da ve Samsun’daki bazı köy okulları ile bir çalışmamız olmuştu. Muş’ta bir çocuğa “Özel gücün olsa ne olmasını isterdin?” diye bir soru sorduk. Çocuk uçmak istediğini söyledi. “Peki dünya üzerindeki her yere gidebilecek olsan nereye uçmak istersin?” diye sorduk. Karşı köye uçmak istediğini söyledi. Yine “Hayalinizdeki evi çizin” aktivitesi sırasında bu çocukların kendi evlerine benzeyen evler yaptığını gördük. Çocuğa yeni ve farklı olanı göstermek gerekiyor. Ufku açmaktan kastettiğim bu. Gördüğünün de ötesinde, farklı hayatların oluğunu göstermek önemli. Farklı yaşamların ve farklı kültürlerin tanıtıldığı filmlere ve kitaplara yönlendirilmeliler.

Çocuğun oyun oynaması da hayal dünyasını geliştirmek için çok önemli. Oyunla eğitim, uluslararası düzeyde kullanılan bir yöntem. Ayrıca son çalışmalar, aslında çocuğa çok fazla oyuncak almadığınızda daha yaratıcı olabileceğini ve kendi oyuncaklarını kendisinin üretebileceğini gösteriyor. Çocuğun bazen sıkılması gerekiyor. Canı sıkılan çocuk kendini eğlendirmek için yeni yollar buluyor ve yeni oyunlar keşfediyor.

“Eğitim bir çocuk hakkıdır ancak okul tek bir eğitim yolu değil”

Bir de şunu sormak gerekiyor. Çocukları neden okula gönderiyoruz? Velilere belki buna meslek sahibi olsun gibi cevaplar verebilir. Eğitim bir çocuk hakkıdır. Ancak okul tek bir eğitim yolu değil. Evde eğitim, Avrupa’da ve ABD’de belli kültür düzeyindeki ailelerce kullanılan bir yöntem. Peki eğitimin ne kadarı ailenin sorumluluğuna bırakılmalı? Aile ben çocuğumu evde eğiteceğim diyerek hiçbir şey yapmayabilir de. Bu noktada devletin müdahalesi ne kadar olmalı? Bunlar hep üzerine düşünülmesi ve yeniden düzenlenmesi gereken konular.

Biz ERG olarak sosyal duygusal öğrenme üzerinde çalışıyoruz. Çocuğun sadece aklını değil kalbini de eğitmeye odaklanıyoruz. Duygularının farkında olmak, duygularını anlamak, ifade etmek ve yönetmek, empati, sosyal beceriler, sağlıklı ve şiddetsiz iletişim kurma, planlı olmak, sorumluluk alma gibi, hayatta kalabilmesi için çok önemli olan temel becerileri sağlamaya çalışıyoruz.

Eğitim Reformu Girişimi (ERG) nedir?

ERG çocuğun ve toplumun gelişimi için eğitimde yapısal dönüşüme katkı yapan bağımsız ve kar amacı gütmeyen bir girişim. Eğitimde karar süreçlerinin bilimsel verilere dayalı olması ve her çocuğun kaliteli eğitim alması kurumun en büyük hedefleri arasında. 2003 yılında kurulan ERG, Türkiye’nin önde gelen vakıfların desteklediği bir girişim.

Söyleşi: Cemre Yavuz