Mezopotamya nüfusu göçlerle biçimlenmiş

Öne Çıkanlar Toplum
Mezopotamya nüfusu göçlerle biçimlenmiş

Fırat ve Dicle nehirleri arasında kalan Mezopotamya bölgesi, insanların yerleşik hayata geçtiği yerdir. 10.000 yıl önce Anadolu’da yaşayan 13 kişinin DNA analizleri, o tarihlerde bölge nüfusunun göçlerle çeşitlendiğini gösteriyor.

Diyarbakır’ın kuzeybatısında Ergani ilçesinin yedi kilometre kuzeybatısında yer alan Çayönü yerleşmesi, arkeologlar tarafından Yukarı Mezopotamya olarak kabul edilir. Burada çok erken bir tarihte avcı ve toplayıcı gruplar koyun, keçi ve domuzu evcilleştirmeye başlamış, Emmer ve Einkorn buğdaylarını yetiştirmeye ilk büyük taş temelli yapıları inşa etmişlerdir. Bu süreçler yok iyi bilinse de çanak çömleğin kullanımdan önce orada yaşayan insanların nereden geldikleri ve nereye gittikleri henüz pek iyi araştırılmamıştır. Ayrıca bu bölgeden yayılan insanların Neolitik Anadolu’nun nüfusunu biçimlendirip, biçimlendirmediği ve ne ölçüde biçimlendirdiği sorusu da henüz yanıt bulmuş değil. Çiftçilik daha sonraları Avrupa’ya da buradan yayılmıştır.

Hacettepe Üniversitesi ve ODTÜ bilim insanlarının yönetiminde, NEOGENE projesinde çalışan yirmi beş uluslararası bir araştırma ekibi, 8500-7500 yıl önce bölgede yaşayan 13 kişinin DNA kalıntılarını inceledikten sonra, verileri daha önce yayımlanmış ve 17.500 yıl kadar öncesine inen “Verimli Yarım Ay” bölgesinin kalıtım verileriyle karşılaştırdı. Buna göre o tarihlerde Çayönü’nde yaşayan halk, her şeyden önce günümüz Anadolu halkının atalarına ait genetik izler taşıyor. Fakat genlerin yaklaşık olarak üçte biri günümüz İran’daki Zagros Dağları’ndaki kalıtım verileri ve yüzde yirmisi ise Güney Levante bölgesindeki kalıtım verileriyle örtüşüyor. Bu bilgilerden yola çıkan araştırmacılar, bölge halkının komşu bölgelerle sürekli ilişki halinde olduklarını düşünüyorlar.


Batıdan ve doğudan gelen etkilerin dışında bölgenin göçlere açık olması da bölgede çeşitli kültürlerin ve teknolojik etkilerin bir araya gelmesine yol açmıştı ve tüm bunları arkeolojik buluntularda da görmek mümkün. DNA analizlerine göre kalıtımlardan biri diğerlerinden tamamen farklı. Bu DNA, tahminlere göre o tarihte kısa bir süre önce göç etmiş 2 yaşındaki bir kız çocuğuna ait. Çocuğun kafası deforme olmuş. Bu da bir olasılıkla çocuk büyürken, kafanın bilinçli olarak sarıldığını gösteriyor. Araştırmacılara göre bu şimdiye kadar belgelenmiş en eski vakalardan biri. Çocukta ayrıca en eski dağlama izleri de bulunuyor. İzler kafatasının yan duvarlarında yer alıyor. Araştırmacılar bunun ilkel bir tedavi yöntemi olduğunu düşünüyorlar. Bölgedeki diğer birçok buluntu yerinde olduğu gibi Çayönü’nde de akrabalar aynı yere gömülmüş olabilirler. Yeni DNA verileri ayrıca Orta ve Batı Anadolu’nun M.Ö. 7000 yılından sonraki nüfusunun, sanıldığı gibi Kafkasya’dan göç etmediğini, büyük ölçüde Yukarı Mezopotamya kökenli olduğunu gösteriyor.

Nilgün Özbaşaran Dede

Kaynak