Tarihi 5 bin yıl öncesine giden Erdek: Dünü ve bugünüyle

Öne Çıkanlar Toplum
Tarihi 5 bin yıl öncesine giden Erdek: Dünü ve bugünüyle

Türk filmlerinin önemli yönetmenlerinden Çağan Irmak, nostaljik enstantaneleriyle yakaladığı doğallığı bugüne taşıyan çok başarılı bir isim. Son filmi “Benim adım Feridun” çekimlerinde saf insan doğasını ülkemizin ilk tatil beldelerinden birinde, Erdek’te kurguluyor.

Marmara Denizi’nde Kapıdağ yarımadasının batısında yer alan Kyzikos, 1339 yılında Süleyman Paşa tarafından ele geçirilerek Türk egemenliğine, 1807’de Karesi Sancağına, 1930 yılında da Bandırma’ya bağlanmış. 1960’larda da yerli turistin keşfettiği ilk beldelerden biri.

Doğal güzelliğinin yanı sıra arkeolojik konumuyla da büyük uygarlıklara egemen olmuş. Bakanlar Kurulu Kararıyla 1988-1997 arasında ve 2006’da tekrar başlayan kazılar Doç. Dr. Nurettin Koçhan bilimsel başkanlığında devam ediyor. Diğer taraftan 1997’den beri tekrarlanan Triatlon yarışları da ilçenin önem verdiği faaliyetlerden biri.


Kendimi bildim bileli yazlarımı geçirdiğim Erdek, samimi, sıcak ve değerli dostlukların yeri, yaz tatilinin ilk beldelerindendir. Türkiye’nin hemen hemen tüm tatil yörelerini gezsem de hala ilçe sınırlarından girince kalbim hızla çarpar, sokaklarında dolaşmak bile tarifsiz keyif verir.

Değişen yaşam biçimleri

Teknolojinin artması, tarımsal iş gücüne dayalı yapılaşmayı, ticarileşme ve modernleşmeyi paralel olarak artırıyor. Nüfus çoğunluğunun yaşadığı köylerde makineleşmeyle iş gücüne gereksinimi azaltınca, köyden kente göç ve sosyokültürel değişim 1960’tan itibaren büyük ivme kazanıyor. Birey ve toplumun kentleşmesiyle ataerkil yapıda çözülmeler başlıyor. Apartman kültürüyle çekirdek aile yapısının önem kazanması sosyal sınıfları yeniden şekillendiriyor. Burjuva, kentli ve köylü ayrımı başlıyor.

Toplum yapısını derinden etkileyen bu değişim, özellikle Ankara’da daha bariz görülmekte. Cumhuriyet'in simgesi olan başkent aynı zamanda bilim ve dönüşümün de merkezi oluyor. Yeni bir sosyal çevre ve kentleşme başlıyor. Kent yaşamının yoğunluğu huzur ve doğanın içinde dinlenme gereksinimi ‘tatil’ olgusunu yaratıyor. Ankara, Eskişehir gibi denize uzak olan orta sınıf ve üzeri kentliler, ikliminin etkisiyle yaz sıcağında serinlemek için üç tarafı denizlerle çevrili olan topraklarda arayışa giriyor.

İç turizm beldesi

Kolay ulaşımıyla doğa ve deniz arayışına cevap veren beldelerden biri de Erdek oluyor. Kapıdağ siperinde nemi düşük havası, az olan tuz oranıyla göz yakmayan denizi, sakin ve bakir beldeyi popülerleştiriyor. Sahil boyunca ince kumu, batıya açık soğuk akıntıları, daha çok poyraz olan rüzgarıyla, denizinde de havasında da oksijen taşıyor. İlk başlarda tek tük beton otelin yanında, motel, karavan, saz evleri ve çadırlı kampingleriyle bir tatil yöresi konumunu alıyor. Klima teknolojisinin gelişmediği yıllarda güneyin bunaltan sıcak ve nemli havasından kaçanların da tercihiyle iç turizmde önem kazanıyor.

Ailem turizm işletmesiyle 1963 yılında bu sektöre giriyor. Türkiye bayan milli voleybol menajeri rahmetli Necla Evren Vrolijk (Neco) müdürlüğüyle yaşam bulan sportif ve eğlenceli yaz ayları kahkaha dolu, samimi dostluklar yaratıyor. Baraka odalarda kalınan ve salaş tahta iskemleleriyle hizmet verilen yıllardan söz ediyorum.

Üstelik sıcak su, telefon gibi imkanlar sınırlı olsa da kimsenin şikayet etmediği, karşılıklı saygının sevginin yitirilmediği, kahkahanın, coşkunun, paylaşımın, dansın, müziğin doyasıya yaşandığı günler. Sebzelerin lezzetinin bozulmadığı, taş fırında pişirilen yemeklerin, ekmeklerin günümüz ile kıyası olmayan ağız tadının olduğu yıllar.

Her sabah yarı şaka yarı ciddi sabah sporu yaptırılır, akşam üzeri kamplar arası voleybol maçları düzenlenir, kıyasıya tatlı rekabetler yaşanırdı. Hatta bazı geceler çocukluk günlerine geri dönülerek 7’den 70’e saklambaç oynanırdı. Hiç unutmam benim grubumun ebe olduğu bir saklambaç gecesinde saklanıyorum diye bizi kandırıp, odasına gidip bir güzel yatmış.

1960’lı yıllarda Erdek, Türkiye’nin çok nezih üst sınıfının buluşma yeri oldu. 53 senedir bu sektörde çok değerli isimlerle tanıştık. Yaşar Kemal, Aydın Boysan, Altan Öymen… gibi önemli sanatçılar da gelirdi. Türkiye sanayisinin duayeni Vehbi Koç’un yaşamının son yılına dek, 20 Temmuz’da doğum gününü ailesi ve dostlarıyla beraber kutlardık.

5000 yıl önceye gidiyor

Son senelerde dünyaca ünlü renkli mermer kaynaklarını ustalıkla işleyen heykeltraşların sanat eserlerinin “Kyzikos” arkeolojik kazılarında ortaya çıkıp ören yerinde sergilenmesiyle yabancı turist görülmeye başladı.

Tarihinde “Artake” adı ile anılan ilçe, ismini İskitler’in, efsanevi krallarından almış. Ünlü yazar Heredot’a göre: M.Ö 7. yüzyılın başlarında, “Didumus Dağı” eteğinde Kyzikos şehrinin egemenliği görülüyor. Artake gibi Kyzikos şehri de ismini kurucusundan almış. Kyzikos’un yaptırdığı eserler arasında Hadrian Tapınağı, Kyzikos Amfitheatrı, Altıköşe kuleler, Bouleuterion, Palata Çeşmesi, Agios Nikolas Kilisesi, Muhle Kalesi, Zeytin adasında yer alan Meryem Ana Klisesi ve genç vaftiz havuzu bulunuyor.

Antik çağın büyük coğrafya bilgini Amasyalı Strabon, bölgeyi anlatırken "Kyzikos, Propontis'te (Marmara Denizi) bir ada olup, kıtaya iki köprü ile bağlıdır… Köprülerin yakınında aynı ismi taşıyan, gerektiğinde kapatılabilen iki limanı ve iki yüzden fazla gemiyi alabilecek büyüklükte barınağı bulunan bir kenttir"  ifadesini kullanıyor.

Tarihi günümüzden beş bin yıl öncesine uzanan, M.Ö 756’da Miletoslular tarafından kolonize edilen, M.Ö 7-6. yüzyılda bastığı ve üzerinde ton balığı olan sikkeleri Mısır’dan Kırım’a kadar her yerde geçerli olan, M.Ö 411’de Atina ile Perslerin karşı karşıya geldiği ve Perslerin yenilgisi ile biten savaşın geçtiği yerdir Kyzikos. M.Ö 3622’de Artake (Erdek) ve Prokonnesos (Marmara Adası) Kyzikos'un egemenliğine giriyor.

Erdek, Helenistik ve Roma dönemlerinde de Kyzikos'un gölgesinde kalıyor. M.S 117 yılında 7 şiddetinde geçirdiği deprem İmparator Hadrian’ın desteği ile onarılır. Bizans Dönemini daha öncesine göre daha iyi geçirmiş bu bölge. Maalesef İ.S 741 ve 1064 yıllarındaki büyük depremlerle ciddi hasarlar görmüş ve kendi kaderine terk edilmiş.

Bölge uygarlık sanat eserlerini ziyaret eden Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi rahipleri, en çekicileri arasında yer alan Kirazlı Yayla Manastırı’nda 2015’te bir ayin gerçekleştirdi. Fener Rum Patriği Bartholomeos başkanlığında gerçekleşen ayinde “Dedelerimizin kurduğu bu tarihi mekana sonbahar duası etmek için geldik. Mübadeleden 94 yıl sonra ilk kez burada ayin yapıyoruz. Bu nedenle tarihi bir gün yaşıyoruz. Türkiye’de inanç turizminin gelişmesi gerekir”
 ifadeleri kullanıldı.

Bartholomeos, adadaki Meryem Ana Kilisesi ve genç vaftiz havuzunun da inanç turizmi adına önemli bir merkez olabileceğine değindi. M.S 17-18 yıllarında yazılı kaynaklar ‘Kyzikos’un büyüklüğünden, güzelliğinden söz eder.

Güzin Kutlu Tarhan / İKÜ İletişim Sanatları Yüksek Lisans Mezunu / [email protected]

Kaynaklar:
Kyzikos Tarihi ve Mimari Kalıntıları Yard. Doç Dr. Nurettin Koçman
www.vikipedia.com.tr
https://tr.wikipedia.org/wiki/Kyzikos
www.erdekdogus.com

Görsel: http://balikesirefsaneleri.blogcu.com/erdek-artak-artake/421699